· Öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Halk oyunları ilgisi nasıl başladı?

İsmim Sezai Koç.1966 doğumlu olup, Ankara Ayaş Gökler Köyü nüfusuna kayıtlıyım. Halkla İlişkiler mezunuyum. Evli ve üç çocuk babasıyım. Ben on çocuklu bir ailenin en küçük erkek çocuğuyum. Babam Merhum Ahmet Koç, 1950'li yıllarda Ankara Kulübü'nde görev almış, mahalli halk oyunları danslarını ve kültürünü de (oda kültürü) çok iyi seviyede bilen ve icra eden, ayrıca bu kültürün lokomotif görevini gören ilk öncülerinden olan bir insandı. Evin en küçük erkek çocuğu olmam hasebiyle, sürekli babamın yanında bulunurdum. Bu süreçte babam bana hem halk danslarını hem oda oyun kültürünü çok iyi bir şekilde öğretmiştir. Şöyle ki; köyde bir düğün olduğunda, köyümüzde, üç ayrı oda bulunurdu, bunlar, askerliğini yapmamış olanların eğlendiği, askerliğini yapmış olanlardan 40 yaşına kadar olanların bulunduğu ve 40 yaş üstü ihtiyarların eğlendiği odalardı. Babam ben henüz küçük yaşta olmama rağmen beni yanında götürür ihtiyarlar odasında arkadaşları ile oynatır, benim küçük yaşıma rağmen büyükler gibi oynamamdan hem babam hem de diğer ihtiyar amcalar büyük haz duyardı. Bu benim o kadar hoşuma giderdi ki, o düğünden sonra yakın zamanda tekrar bir düğün olsa da tekrar oynasam diye heyecanla beklerdim. Oda kültürü olan bu oyunları sergilemekten büyük zevk alırdım. Bilmeyen arkadaşlarıma nasıl oynanması gerektiğini öğretir onların da bu kültürü öğrenmelerinden büyük memnuniyet duyardım. Bu sebepten dolayıdır ki, halk kültürünün bir parçası olan halk oyunları benim için bir yaşam biçimini almıştır.

GENÇLERE ÜCRETSİZ HALK OYUNU KURSU

· Halk oyunları ekibini nasıl bir araya getirdiniz? Yürüttüğünüz çalışmaları anlatır mısınız? Genellikle hangi tür organizasyonlarda bulunuyorsunuz?

Köylülerimizin 1957 yılında kurduğu ve Türkiye'nin ilk köy derneği olma özelliğini taşıyan 'Ayaş Gökler Köyü Kültür ve Yardımlaşma Derneği', köylüleri arasında yardımlaşma ve dayanışmayı sağlarken, hem de mahalli halk oyunları kültürünü gelecek nesillere aktarmak için bünyesinde sürekli canlı tutmuşlardır. 1973 yılına kadar aktif olarak faaliyet gösteren derneğimiz, 1974 yılı Kıbrıs savaşı daha sonra ise iç karışıklıklar (sağ-sol çatışması) sebebiyle ve sonrasında gelen 1980 İhtilali ile 1988 yılına kadar faaliyetlerine ara vermek zorunda kalınmıştır. 1988 yılında tam demokrasiye geçişle birlikte dernek faaliyetlerimiz tekrar başladı. Benim Seymen oyunlarının yanı sıra mahalli halk oyunlarında yeterli bilgi birikimim ve tecrübe sahibi olmam sebebiyle tarafıma bir halk oyunları ekibi kurmam için, yeni oluşturulan Dernek Yönetimi tarafından böyle bir görev tevdi edildi. Dernek tarafından verilen görevi yerine getirmek üzere, bir önceki nesilden birebir öğrenerek almış olduğum bu kültürün gelecek kuşaklara taşınması için köylülerimden gençleri davet ettim. Biraz zorlanmış olsamda dört genç arkadaşım ile başlatmış olduğum bu kültüre yönelik öncelikle ekip çalışmasını gerçekleştirdik, aslına sadık kalarak koreografilerini oluşturduk ve derneğimizin önemli gün ve gecelerinde (Hıdrellez, Koç katımı, Gökler Gecesi vs.) bu kültürü sergileyerek, izleyenlerin beğenisine sunduk, köylülerimiz ve bu faaliyetlerimize katılan misafirlerimizden de olumlu tepkiler aldık. Ayrıca bu faaliyetlerimizin kulaktan kulağa duyulması ile birlikte İlçemiz olan Ayaş'a gelen devlet görevlilerinin karşılanmasında, Bayram kutlamalarında, festivaller ile önemli gün ve gecelerde görev alarak hem kültürümüzü hem köyümüzü hem de derneğimizi tüm Ankara'ya tanıtma yolunda önemli adımlar attık. 1988 yılında 'Ayaş Gökler Halk Oyunları Ekibi' adı altında başlayarak, 12 yıl usanmadan bıkmadan yapılan bir çalışma sonrasında 2000 yılında Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen 1'inci Türkiye Mahalli Halk Oyunları Yarışması'nda birincilik ödülüne layık görüldük ve müteakiben Bulgaristan'ın Burgaz şehrinde düzenlenen ve 25 ülkenin katıldığı halk oyunları gösterilerinde de en başarılı ve disiplinli grup ödülü ile döndük. Bu başarılardan sonra birçok ulusal kanala davet edildik. Bu kanallarda yaptığımız gösteriler ile bu kültürün, köyümüzünve derneğimizin tanıtılmasına büyük katkılar sağladık. Gösteri programlarımızın yanı sıra, Gelin Alma-Çıkarma, Asker Kınası, Sünnet Kınası gibi geleneksel yapısına bağlı olarak icra ettiğimiz programlarımızda büyük ilgi görmektedir. Ayaş Gökler Halk Oyunları Derneği bünyesinde, bu kültürün devamlılığı adına gençlerimize ücretsiz kurslarla, bu halk kültürü öğreterek gelecek nesillere aktarılması için çaba sarf etmekteyiz.

· Günümüzde yapılan düğünlerde kendi kültürünü yansıtan halk oyunları ekipleri davet ediliyor. Size göre bu furyanın sebepleri nelerdir?

Bizler düğün, derneklere, eğlencelere babamız ile birlikte giderdik, bizi muhakkak yanlarına alırlar o kültürü görmemizi ve öğrenmemizi isterlerdi. Bu sayede bizler bir şeyler öğrenebildik, ancak 1980 sonrası doğumlu gençlerimiz, gelişen teknoloji ile birlikte her türlü müzik ve eğlenceyi, televizyonlardan, cep telefonlarından izledi. Babası götürmek istese dahi çocuğu gitmek istemedi. Dolayısıyla kendi yörelerine has olan halk oyunları kültürünü öğrenemediler. 20 yıl öncesine kadar her birey kendi kültürünü doğal olarak öğrenip en güzel şekilde sergilerken, bu gün yeni nesil eğer kursuna gitmemiş ise bundan bihaber durumda, dolayısıyla düğün-dernek sahibi kendi kültürünü misafirlerine göstermek için bu konuda kendi gelenek ve göreneklerini yaşatan bir dernekten/kuruluştan yardım almakta ve kendi yöresine has kültürünü bu şekilde yaşatmaya ve misafirlerine göstermeye çalışmaktadır.

'SEYMEN, ANKARA EFESİDİR'

· Bize Ankara'nın sembollerinden olan Seymenlik kültürünü biraz anlatır mısınız?

Seymenlik, 6'ncı yüzyılda Oğuz Türklerine kadar uzanan bir gelenektir. Orta Asya'da doğa koşullarıyla baş etmeye çalışan Oğuz kervanı bir yerden diğerine göç ederken, herhangi bir saldırıya karşı kervanı korumak, ön saflarda yer alan Seymenlerin görevidir. Seymenler, Batı'ya göç ve İslamiyetin kabulüyle birlikte Alperenler ve Gaziler gibi farklı unvanlar içinde yer almışlardır. Her ne kadar Seymenlik kültürünün ana damarı Orta Asya olsa da Türklerin Anadolu'ya yerleşmesiyle birlikte Selçuklu, Beylikler (Ankara'da Ahiler)'den sonra Osmanlı döneminde yeniden şekillenmiştir. Ankara ve ilçelerinde halk müziğini, halk oyunlarını yaşatan başlıca geleneksel eğlenceler; düğün, bayram, bağbozumu, güreş, asker uğurlama ve karşılama, cümbüş muhabbet, sohbet ve sıra gezmesi (ferfene)'dir. Ankara'nın geneline şamil olan güçlü Seymen geleneği, şehrin müzikal kimliğinin ve halk oyunlarının önemli bir belirleyicisi olmuştur. Seymenler, kurdukları 'alay' ve 'musiki meclisleri' ile geleneğin devamlılığını sağlarlarken, bu ortamlarda icra ettikleri zeybek, divan, düz oyun ve oturak havaları ile merkezin ve ilçelerin müzikal kimliğini inşa etmişlerdir. Ankara halkı Orta Asya Türklerinden bu yana, Seymen Alayı denilen bir Türk geleneğini milli vicdanında gizli bir sihir olarak yaşatmıştır. Seymenler, geçmişte 'kızılca gün' olarak adlandırılan milli felaket günlerinde, bir beyliğin ya da devletin yıkılışında; yeni devleti kurmak ve devletin yeni liderini seçmek için toplanmışlar ve bunu müteakiben Seymen alayları kurmuşlardır. En son Seymen Alayı, 27 Aralık 1919'da, Kurtuluş Savaşı için, Atatürk'ün Ankara'ya gelişinde kurulmuştur. Seymenlerin sohbet ve eğlenceye dair organize ettiği diğer iki oluşum ise, Divanlar ve Cümbüş alemleridir. Divanlar, kentin ileri gelenlerinin, Seymenlerin ve musikişinasların kapalı bir mekanda toplanıp sazlı sözlü muhabbet yaptıkları, belirli bir kurallar bütünü dahilinde işleyen musiki ortamlarıdır. Divanların ana çalgısı bağlamadır. Bu saza, zilli maşa ve şimşir kaşık eşlik eder.

'KÜLTÜREL AKTARIMLARDA SORUN VAR'

· Yeni nesilde bu kültürü yaşatma adına ne gibi eksiklikler var?

Yeni nesilin dünyayı keşfetmesi, dünyada olup biteni takip etmesi, ekonomik zorluklar, okullara-sınavlara hazırlıklar, çocukların eğlenceye ayıracakları zamanı ailelerin ders/kurs gibi bir çalışma içine sokması, her ailenin çocuğunu üstün bir birey olarak yetiştirme çabası yeni nesili kültürel etkileşimden uzak tutmuştur. Bırakın halk oyunlarını, düğün-derneği, yakın akraba eş-dost gezmeleri, bayram gezmelerinde dahi çocuklar ders çalışma zorunluluğunda bırakılmıştır. Bu duruma alışan çocuklarımız misafir geldiğinde dahi artık odalarından çıkmaz, eş dost düğünlerine gitmez, gitse de ne yapacağını nasıl davranacağını o ortama nasıl ayak uyduracağını bilemez duruma gelmiştir. Tabi ki bu da o çocuğun 11-18 yaşları arasında alması gereken kültürel değerlerden uzak kalmasına neden olmuştur. Son zamanlarda gençlerin, okul/sınav, iş-güç kaygısını atlatmalarını müteakip kendi yörelerine ait halk danslarını, oyun ve yemek kültürünü öğrenmeye çalıştıkları gözlenmektedir. Yani aslında kültürel aktarımlardaki sorun gençlerden değil, öğrenmeleri gereken yaşlarda bizim onlara bu konuda yeterli zaman ayırmamamız ve öğretmek için gerekli çabayı sarf etmememizden kaynaklanmaktadır.

· Geleceğe dönük plan ve hedefleriniz nelerdir?

'Ayaş Gökler Halk Oyunları Derneği' olarak yapmak istediğimiz tek şey, Ayaş ve çevre ilçeleri ve köylerinde muteber olan bu mahalli halk oyunları kültürünü, gelenek ve göreneklerimizi, örf ve adetlerimizi gelecek nesillere kesintisiz bir şekilde aktarmak, devamlılığını sağlamak adına çok çalışmaktır.

Editör: Haber Merkezi