TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör, yaptığı açıklamada, 'İthalat Rejimi Kararları kapsamında geçmişte Bakanlar Kurulu tarafından alınan gümrük vergisi oranlarının değiştirilmesi ile ilgili kararlar, Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemine geçilmesi nedeni ile Cumhurbaşkanı tarafından alınıyor. Yem ve yem hammaddelerindeki fiyat artışlarını önlemek için, sorunun gerçek nedenlerini çözmeye yönelik adımlar atılması yerine, KDV ve gümrük vergilerinin indirilmesi yönteminin sıklıkla tercih edilmesi, bugüne kadar bir sonuç getirmedi. Son karar öncesi 21 Kasım 2017 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanan İthalat Rejimi Kararı ile de gümrük vergileri azaltılmıştı.' ifadelerini kullandı.

BAKANLAR DEĞİŞİYOR, POLİTİKALAR DEĞİŞMİYOR

Tarım politikalarının değişmeyeceğini belirten Gür, yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:

'Yerli üretimi artırma ve destekleme yerine, kolaycılığa kaçıp ithalat politikaları ile sürdürme anlayışının, yeni Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından da aynı şekilde sürdürülmeye devam edeceği görülüyor. Havanları ithal ettiğimiz gibi hayvan beslemesinde kullandığımız yemleri de ithal etmek zorunda kalmamız, tarımımızın geldiği noktayı göstermesi açısından üzüntü verici bir örnek. Artan döviz kurları ile birlikte yurtdışı maliyetler dikkate alındığında, gümrük vergilerinde yapılan indirimlerle maliyetlerin düşürülmesi mümkün görülmemektedir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar bir sonuç getirmemesine karşın, gıda enflasyonunun kısa vadede düşürülmesi için ithalat yolu bir kez daha deneniyor. Bugüne kadar yapılanlar, gıda enflasyonun kısa vadede, günlük geçici politikalarla düşürülmesinin mümkün olmadığını ortaya çıkarmıştır. Gıdada kendi kendine yeterliliğin sağlanması ve fiyatların makul seviyelere gelebilmesinin tek yolu, yerli üretimin geliştirilmesi için gerekli politikaların bir an önce ve kararlılıkla uygulamaya alınmasıdır.

İhtiyaçlar yerli üretimle karşılanmalıdır. Yurt dışından ihtiyaç duyulan kaba yem ihtiyacının azaltılabilmesi için yem üretimine, yağlı tohumların üretimine verilen teşvikler artırılmalı, meraların etkin kullanımı sağlanmalıdır. Yem sektöründe soya kullanımının yoğunluğundan dolayı yurtiçinde GDO`suz soya üretimine ağırlık verilmeli ve bu yönde teşvikler geliştirilmelidir. Ayrıca soyaya alternatif olarak aspir gibi bitkilerin üretimine ağırlık verilerek yem sanayinin bu ürünleri kullanımı teşvik edilmelidir. Toprak Mahsulleri Ofisinin fiyat regülasyonu yoluyla üretici ve sanayicileri dengede tutması gereklidir. Tarım Kredi Kooperatiflerinin yerli üretim yapan üreticinin ürününü uygun fiyatlarla alması sanayiye kar amacı gütmeden satması üreticiye bu ürünlerin yetiştirilmesi yönünde destek sağlayacak ve yem üretiminde sürdürülebilirliğe katkı verecektir. Uluslararası ilişkilerden ortaya çıkacak kriz, yaptırım, ambargo gibi olumsuzluk durumunda bu hammaddelerin nasıl sağlanacağına dair alternatif politikalar oluşturulmalıdır.'

Güngör, 'Üretici örgütlerinin bu süreç içerisinde etkin olarak rol alması ürün fiyatlarının regüle olmasına katkı sağlayarak üreticinin zarar etmesini engelleyecektir.' denilen açıklamada, 'Süt sanayi ile yem sanayisinin entegre olmasının üretici aleyhine ortaya çıkaracağı sorunlar göz önüne alınarak üretici örgütlenmesinin geliştirilmesi ve süreçte rol alması sağlanmalıdır. Şeker pancarı posasında yaşanan ithalatın azaltılabilmesi için şeker pancarı üretimine konulan kotanın tekrar değerlendirilerek artırılması, hem nişasta bazlı şekere karşı pancardan elde edilen ürünlerin üretimini artıracağı gibi hem de posa ithalatının daralmasına katkı sağlayacaktır.' değerlendirmesinde bulundu.

GÜMRÜK İNDİRİMİ KARARI NELERİ KAPSIYOR?

Gümrük indirimi kararlarına değinilen açıklamada, şöyle devam etti:

'Gümrük vergisi oranları değiştirilen ürünler üç grup içinde yer alıyor. Bunlardan birisi 2303 GTİP grubunda yer alan, gümrük vergileri yüzde 3.7'den sıfıra düşürülen 'Nişastacılık, şeker pancarı, şeker ve içki sanayinin artık ve posaları', diğeri 2306 GTİP grubunda yer alan gümrük vergileri yüzde 11.8 ve yüzde 11.3`den sıfıra düşürülen 'Bitkisel yağların üretiminden arta kalan küspe ve katı atıklar', bir diğeri de gümrük vergileri yüzde 23.6`dan sıfıra düşürülen 1206 GTİP grubunda yer alan 'ayçiçeği tohumu'. Gümrük vergileri indirilen bu ürünlerin ithalatı kapsamında 2017 yılında 621 bin ton mısır grizi, 1.78 milyon ton DDGS, 965 bin ton ayçiçeği tohumu küspesi ve 365 bin ton ayçiçeği tohumu yer aldı. Bu ürünler için yaklaşık 1 milyar dolar ödendi. Yurtiçi kaynaklardan karşılanamayan bu ürünlerin ithalatı için önemli bir döviz gideri olmasının yanı sıra, özellikle mısır kaynaklı olanların GDO`lu olma riski, halkımızın sağlığı açısından endişe verici bir durumu da ortaya çıkarmaktadır.'

Gümrük vergileri indirilen ürünlere değinen Güngör, şunları söyledi:

'Gümrük vergisi indirilen ürünlerle ilgili karara bakıldığında, ifade edilen bir takım rakamlardan durumun vahametini ve büyüklüğünü anlamak çok kolay değil. Bu ürünlerle ilgili geçmiş yıllar istatistikleri incelendiğinde, kararda bir satır olarak görülen her bir ürünün, ekonomimiz ve tarım sektörümüz açısından önemi daha anlaşılır hale geliyor.'

Açıklamada, ithalatın her geçen gün arttığına vurgu yapan Güngör, 'Nişastacılık, şeker pancarı, şeker ve içki sanayinin artık ve posaları ithalatımıza bakıldığında, ithalatımızın sürekli bir artış içinde olduğu görülmektedir. 2014 yılında 229 milyon dolar olan ithalat, 2017 yılında 445 milyon dolar, 2018 yılının ilk altı ayında da 166 milyon dolar oldu. Mısır grizi ithalatı konusun yaklaşık yarısı ABD`den yapılırken Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan`dan önemli miktarda ithalat gerçekleşiyor. Türkiye 2017 yılında 622 bin ton mısır grizi ithalatına ederek 107 milyon dolar öderken, bu yılında ilk altı ayında 155 bin tonluk ithalat için ise 31 milyon dolar ödedi. Mısır grizi ve DDGS büyükbaş ve kanatlı yem rasyolarında mısır, ayçiçeği küspesi, soya küspesi ve buğday kepeğine alternatif oluşturan ürünler. Protein değeri bakımından ayçiçeği küspesi ile eşdeğer, buğday kepeğine göre biraz daha zengin içerikte. Yağ içeriği bakımından mısır grizinde yüzde 2 -4, DDGS`de yüzde yüzde 8-11 oranında yağ bulunuyor.' diye konuştu.

ŞEKER PANCARI ARTIKLARI İTHALATI

Şeker pancarı artıkları ithalatı konusuna da dikkat çeken Güngör, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Nişastacılık, şeker pancarı, şeker ve içki sanayinin artık ve posaları grubu içinde yer alan diğer bir alt grubu şeker pancarının etli kısımları, şeker kamışı bağası ve şeker sanayinin diğer artıkları oluşturuyor. Bu kapsamda 100 bin tonu aşkın ithalat gerçekleşirken, 2017 yılında 6 bin tonun altında kaldı. Bu yılın ilk altı ayında ise 17 bin ton ithalat için 3.2 milyon dolar ödendi. Şeker pancarının etli kısımları, şeker kamışı bağası ve şeker sanayinin diğer artıkları ithalatı yüzde 80-90`lık kısmı Rusya`dan yapılıyor. Nişastacılık, şeker pancarı, şeker ve içki sanayinin artık ve posaları grubu içinde yer alan en önemli diğer bir alt grubu, Mısır nişastası diğer imalat artıkları ve Mısır gulitenin oluşturduğu DDGS adlandırılan alt grup oluşturuyor. DDGS, Biyoyakıt üretiminde kullanılan mısırın atığına verilen İngilizce isimlendirmenin baş harfleri. DDGS ithalatı sürekli artış eğiminde olup, 2017 yılında 1.78 milyon ton ithalata için 337 milyon dolara ödendi. Yılın ilk yarısında ise 572 bin ton ithalat için 132 milyon dolar ödendi.

DDGS ağırlıklı olarak biyoyakıt üretimi sırasında elde edilmekle birlikte, tarımsal atıklar ve odun atıkları ile hızlı büyüyen ağaçlar ve otlar gibi selülozca zengin malzemelerden de elde edilebilmektedir. DDGS ithalatının çok önemli bir ölümü ABD`den yapılmaktadır. ABD`nin payı 2017 yılında yüzde 82 olmuştur. Bu grup içinde yer alan ürünlerin vergileri yüzde 11.8 ve yüzde 11.3 olan vergileri sıfıra indirilerek kaldırılmış oldu. Türkiye 2017 yılında 965 bin ton ithalat için, 200 milyon dolar ödedi.'

'Bitkisel yağların üretiminden arta kalan küspe ve katı atık ithalatı içinde en büyük payın ayçiçeği tohumu yağı üretiminden arta kalan küspe ve katı atıklarına aittir.' diyen Güngör, 'Bu alt grubun payı 2014 yılında yüzde 85, 2015 yılında yüzde 89,2016 yılında yüzde 89, 2017 yılında yüzde 93, 2018 yılının ilk altı yılında yüzde 82 olmuştur. En fazla ayçiçeği tohumu yağı üretiminden arta kalan küspe ve katı atıkları ithalatı Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan`dan gerçekleştiriliyor.' diye konuştu.

Ayçiçeği tohumu ithalatını aktaran Güngör, Ayçiçeği tohumunun yüzde 27 olan gümrük vergisi yüzde 13`e indirildiğini belirtti. Güngör, 'Türkiye 2017 yılında 965 bin ton ithalat için, 200 milyon dolar ödedi.' dedi.

Editör: Haber Merkezi