• Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Eğitim geçmişim tamamen sporla birlikte ilerledi. Lise yıllarımda basketbol oynadığımdan kolejlerde burslu okudum. Liseyi bu şekilde tamamladım. Spor, hayatımın ön planında olduğu için erken yaşta hayatı tanıma fırsatım oldu. Bu sebeple eğitimime geniş bir açıdan bakıp yön çizme fırsatını yakalamış oldum. Liseyi bitirdikten sonra Avrupa'da okumak istediğimi değerli aile büyüklerime ilettim. Bana en mantıklı gelen para birimi, yaşama, maliyet ve gelecekteki iş potansiyeli açısından gelişmekte ve büyümede güzel oranlara sahip olan Polonya'yı tercih ettim. Şu an Varşova'da Uluslararası İşletme ve Yönetim okumaktayım. Eğitimimi tamamladıktan sonra masterımı İngiltere MBA programı ile bitirip eğitim hayatıma noktayı koymak istiyorum. Ülkemi çok seviyorum ama eski kafaların yerine genç dinamik bireyler gelmeli. Bu yüzden ülkemizden faydalı gençlerimiz yurt dışında olmayı ve başarıyı Avrupa'ya kazandırmayı hedefliyorlar. Bizim hata yapmamıza bile izin vermiyorlar. Bu yüzden gençler özgüvensiz, yabancı dili de bu sebeple konuşamıyorlar. 21 yaşındayım bu kulaklar; 'yapabilirsinden çok, elini yüzüne bulaştırırsın' kelimelerini duydu. Şu an 5 farklı sektörde adım adım büyüyoruz. Önceliğimiz eğitim. Geleceğimizi kurtaracak tek şey doğru eğitim. Bu işlere girme sebebim benim gibi genç girişimcilere liderlik etmek. Özgüvenimizi kimse kıramaz tam tersine bizi güçlendirir. İnsanlar bizlere yanlış yapabilir bu bizi yıkmak yerine başarıya yönlendirmeli.

'AVRUPA'DA ÜNİVERSİTE AÇMAK İSTİYORUZ'

• Eğitim kurumunuzla birlikle ulaşmak istediğiniz hedefleri anlatır mısınız?

Bu kısa ömrümüze iz mi bırakmalıyız yoksa bir toz tanesi gibi rüzgarın savurmasıyla hiç mi olmalıyız sorusuna doğru cevap verip, adım adım ilerlemek benim hedefimdi. Bende bunu aşılamak ve doğru bir gelecek adına yabancı dil eğitiminde artık insanların labaratuvar ortamından sıkıldığını gördüm. Grammer yerine Türkiye ve uluslararası ilişkilerin içinde olduğu tüm ticaret dallarında başarılı olmanın tek yolu konuşmadır. Ülkemizde bu konuda eksiklik olduğunu öngörerek bu sektöre girip doğru hedef kitleyi belirlemeye çalıştım. Hedefimiz para kazanmak değil, marka olmak. Gençlerin elinden tutmak istiyoruz. Kapımız yolu doğru olan herkese açık, hizmetimiz sonsuz. Doğru insanları toplayıp EUROPOL'ü çalışanıyla öğrencisiyle ziyaretçisiyle marka yapmak ve Avrupa'da Üniversite açmak istiyoruz. Düşünsenize sadece BUSİNESS and ECONOMİCS üniversitesi. Tarafımıza kabul edeceğimiz insanlar parayı ver düdüğü çal olmayacak. Tamamen başarıya aç bireylerin olduğu, Avrupa'dan dünyaya uzanan genç girişimcilerin olduğu bir üniversite istiyoruz.

• Bize eğitim kurumunuzdan bahseder misiniz?

Sınıflarımızda Avrupa sistemini getirdim. Onlara yabancı dil öğrenmenin boş zamanda yapılan bir aktivite değil, gerçek bir hedef olduğunu aşılıyoruz. Yabancı dil öğrenmenin önemini bilen ve hedefleri olan bireyleri bünyemize kabul ediyoruz. Kontenjanlarımız sınırlı sayıda olup, devamsızlık yapan öğrencileri direkt para iadesiyle birlikte gönderdiğimizi bildirmek isterim. Sınıflarımızda Türkçe konuşma yasağı var. Çünkü gramerden, laboratuvar ortamından sıkılan öğrencilerin dersleri aksatmaya başladığını zaten biliyorduk. Bu yüzden kurumumuzu yurt dışı eğitim imkanı da sunan bir dil okuluna çevirdik.

'TÜRKÇE KONUŞMA YASAĞI GETİRDİK'

Ben 4 ayda Türkçe konuşulmayan bir sınıfta İngilizceyi öğrendim. Okulumuzda da o mantık var, Türkçe asla yok. Eğitim kurumumuz uzman hocalarımızla birlikte başarılı yurt dışı eğitim danışmanlarını bulunduruyor. Bu hocalar, bireylere tek bir kafa yapısı değil, geniş pozitif bir kafaya sahip olmasına yardımcı oluyor. 18 ülkeye eğitim danışmanlığı yapıyoruz. Bireyleri üniversite, dil okulu seçmelerine danışmanlık da yapıyoruz. Danışmanlığımızın içinde; uçak bileti, konaklama oturum kartı, banka hesap açılımı ve birçok hizmet var. Gerektiği yerde 18 ülkedeki temsilcilerimizden yardım alacakları şekilde bir hizmet sunuyoruz. Dil okulumuzda 6 adet yabancı dil eğitimi mevcuttur. Fransızca, Almanca, Rusca, Korece, İngilizce, İspanyolca… Yerli ve yabancı öğretmenlerimizle hizmet sunuyoruz.

• Yabancı dil öğrenmek için öğrencilerinize nasıl motivasyonlar sağlıyorsunuz?

İlk olarak okulumuzda Türkçe konuşma yasağı getirdik. Böylelikle öğrenciler sınıfta ve kurum içinde herhangi bir Türkçe soruya cevap alamıyor. Onları yabancı dil konuşmaya zorlamış oluyoruz. Tıpkı yabancı ülkede dil eğitimi aldığınız gibi. Türkiye'de olduğunuzu unutturan kurumumuzun en büyük motivasyonu budur. Öğrencilerimize yurt dışında yaşamın ve başarının devamına açılan kapının bundan geçtiğini anlatıyoruz. Onlara başarılı bir birey olmaları için iş görüşmelerindeki rakiplerinin en az iki dil bilebileceğini hatırlatarak, yabancı dil öğrenmenin yenidünya düzeninde zorunluluk olduğunu ve yabancı dil bilmeyen bir bireyin bu başarı yarışında rakiplerinden geri kaldığını ve talep görmeyeceğini bildiriyoruz. Onlara yurt dışındaki yaşamı anlatıyoruz. Bu sürece yurt dışı eğitim araya giriyor ve öncülük etmek, master bile yapabilmek için en az bir dil bilmeleri gerektiğini söylüyoruz.

• Dil öğrenmenin markalaşmak olduğunu söylediniz. Bunu açar mısınız?

Yabacı diliniz olmazsa işinizi genişletmek ve rakiplerinizi elemek adına uluslararası ilişkilerinizi güçlendirmeden yapamazsınız. Örneğin bir ticaret yarışındasınız bağlantılar kurmalı uluslararası portföyünüzü genişletmelisiniz. Marka olmanız için birinci yüz olmanız gerekir. Eğer diliniz olmazsa ikinci kişi devreye girer. Birey işini en iyi kendi yapar. Bu yüzden kendiniz bağlantıyı kurmak istersiniz. Ya da cebiniz para ile dolu olarak Türkiye'yi dolaşırsınız ama bir süre sonra gezecek yer kalmaz. Bu dünyaya, tekrarı olmayan bir filmin içindeyiz. İnsan çıkıp dünyayı gezmek ister. İşte burada da yabancı dil devreye giriyor. Gittiğiniz her ülkede çevirmenle dolaşmak bence iyi bir durum değil. Ne tadı kaldı o zaman... Bir dil bir insan. Kısa ve net... Günümüzde dil bilmeyen birey alt statüde kalıyor. Bu genel kültürdür. Bir şirkete gittiğinizde çok dil bilmeniz sizi kalifiye eleman yapıyor.

• Peki, neden hala Türkiye'deki eğitimlerde yabancı dil öğrenmekte zorlanıyoruz? Öğrencileri yabancı dil konuşmayı teşvik etmek yetiyor mu?

Öğrenciler yıllardır aynı konsepten sıkıldı artık. Yazıp çizmek yerine konuşmak istiyorlar. Ama özgüvenleri olmadığı için çekiniyorlar. Bu özgüven eksikliğini kırmamın tek yolu derslerde ağırlık olarak konuşmaktan geçiyor. Herkesin hedefi para kazanmak olduğu için kimsenin sistemi umursadığı yok. Bazı okullar öğrencileri değil ceplerini düşünüyor. Biz de düşünüyoruz cebimizi ama hedefimiz öncelikli olarak markalaşmak. Elbette kazanacağız ama önceliğimiz sistemi değiştirmek olmalı. Her başıboş öğrenciyi okula kabul ediyorlar. Bireyin canı sıkılmış aktivitesi yok dil öğreneyim diyor. Bazı öğrenciler derse bir geliyor, bir gelmiyor. Böylelikle okul sahipleri de sistemi pek önemsemiyor. Bu zorlukları gidermenin yolları sınıflarda ve kurum içinde Türkçe yasağı koymaktan geçiyor. Belirli bir not ortalamasına sahip öğrencileri kabul etmeliyiz. Devamsızlık hakkı 12 saat ile sınırlı olmalı. Sınıfın ortamı da çok önemli. Okula kabul ettiğiniz öğrenciler sınıfın huzurunu da bozabilir. Bu yüzden bunun garantisi ofis bölümünde çalışanlardan geçiyor. Hedefleri olan, işe sadece para gözüyle bakmayan vizyon sahibi insanlarla çalışmak da çok önemli.

• Yurt dışı eğitim programlarının önemini anlatır mısınız?

Programlar insanın ufkunu açıyor, aşılmayacak duvarlarını aşıyor. İnsan farklı ülkeleri gördükçe benliğini buluyor. Ne olmak istediğine karar veriyorsun çünkü farklı kültürler ve farklı yaşamlar insana bir sürü hayat örneği sunar ve sen bir örnek üzerinden hedeflerini koymaya başlarsın. Bu yüzden yurt dışı programları çok önemli. Her şeyden önce vizyon katıyor. Daha kaliteli düşünmeye ve tek bir kafa yapısına bağlı kalmamaya yardımcı oluyor. Eğer ömrümce Türkiye'yi görseydim bu kadar geniş açılı bakamazdım. Çünkü yurt dışındayken ülkemin güzelliklerini, eksiklerini farklılıklarını görme fırsatım olmazdı ve ben neyi doğru yapacağıma karar veremezdim. Bu yüzden her bir birey yurt dışına gitmeli.

• Özellikle dil sınavlarından iyi puan alıp yurt dışına giden kişiler ne gibi zorluklarla karşılaşıyor? Bu sınavlar belirleyici midir?

Dil sınavları grammer ağırlıklı olduğu için öğrenciler başarılı olduklarında Türkiye'de kendilerini çok iyi buluyorlar, fakat yurt dışına gittiklerinde özgüvenleri olmadığından utanıp bir kelime edemiyorlar ve bu yüzden bu eksikliği fark ediyorlar. Cümlelerde telaffuz eksiliği ortaya çıkıyor. Fark ediyorlar ki grammer sadece kalemi konuşturuyor. Ülkemizdeki yapılan sınavlar belirleyici değildir. Öğrencilerin asıl seviyeleri yurt dışında belli olur. Çünkü Türk bir öğretmen ancak Türkçe edebiyat ve dil anlatıma net puan verebilir. Ama ana dili yabancı dil olmayan bir öğretmen bu seviyeyi net bir şekilde belirleyemez. Genellikle öğrenciler yurt dışına gittiklerinde seviyelerinin altlarda olduklarını fark eder.

Editör: Haber Merkezi