Tematik bir festival olan ETHOS Tiyatro Festivali'nin bu yılki temasının 'Biyografi' olduğunu belirten ETHOS Festival Düzenleme Komitesi Başkanı Serhan Sarıkaya, festivalde tiyatro performanslarının yanı sıra, yaratıcı drama, fotoğraf sunumu, panel, atölye, workshop gibi etkinliklerin de düzenlendiğini kaydetti.

Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde akademisyen olan Sarıkaya, ETHOS Festivali'nin köklü bir festival olduğunu, festival tecrübelerinin esasen ETHOS'dan daha evvel başladığını, Ankara'daki diğer festivalin de kurucularının kendileri olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

'ETHOS, ilk tecrübemiz değil. ETHOS'dan önce Ankara Tiyatro Festivali fikri de kendi tiyatromuzun içinden doğan bir fikirdi. Yeşim Eyüboğlu'nun metne aldığı projeyi 6 yıl boyunca Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) çatısı altında gerçekleştirdik. Bizler hali hazırda devam etmekte olan Ankara Tiyatro Festivali'nin varoluşunda, kuruluşunda ve yerleştirilmesinde dolaylı değil, doğrudan varlık gösteren, hizmet edentiyatro ekibiyiz.Vakfın kurucu üyeleri arasındaydım. Fakat 6. yıldan sonra vakıfla yollarımız ayrıldı. Demokratik yapıdan antidemokratik bir yapıya dönüşme eğilimi gösterdiğini, giderek bu eğilimin baskınlaştığını izledim.Festivalimizi hegemonik ilişkiler ağında sürdürmeyi tercih edemezdik.'

'TEK SEÇENEK VARDI: AYRILMAK!'

Sarıkaya, 'Ankara Tiyatro Festivali'nin varoluş sebebi, basitçe aktarmak gerekirse, genç ve başarılı çalışmalara imza atan küçük bir tiyatronun, başta Yeşim Eyüboğlu olmak üzere Tiyatro Özgün Deneme sanatçılarının tiyatro hayatına dair ön görülerinin yarattığı ihtiyaçtı. Projemizi yaptık ve 6 yıl uyguladık. Kurumsallaşma yolunda zorlu virajları aştık. Bizim çekilmemiz, gitmemiz sanıyorum kimilerinin kendi hesaplarına göre, işine geldi,hiç bir kaygı, üzüntü vermedi, kabaca tabirle emeğimizin üzerine oturdular. Bugün festivalimizin, Ankara Tiyatro Festivali'nin orada devam ediyor olması bize rahatsızlık vermiyor, neticede tiyatro sanatına dair bir festival devam ediyor. Ancakkişilerin en güzel hislerle yola çıkarak başardıkları fiili ortamın arkasındaki emeklerin üstüne basılıp çiğnenmesi bizleri çok acıttı. Kırgınlığımız kalıcıdır. 6 yıllık emek ve tereddütsüz verilen zamanlar sonrasında,çatıyı terk etmek zorunda bırakıldık.'

TAKSAV'dan ayrıldıktan sonra bir süre yurtdışında bulunduklarını, bazı çalışmalar yaptıklarını, ardından Kültür Sanat ve Göç Etkinlikleri Merkezi'ni kurarak ETHOS Festivalini bu derneğin çatısı altında sürdürdüklerini belirten Sarıkaya, 'ETHOS' projesi ile yolda yürümeye devam ettiklerini söyledi.

'TİYATRO,DTVEYA HERHANGİ BİR KURUMUN TEKELİNDE DEĞİL..!'

Sarıkaya, 'Ankara'da seyirciyi ve meraklılarını ülkemizdeki ve dünya tiyatrosundaki hareketlerden haberdar etmek, ETHOS Festivali'nin en anlamlı hedeflerinden biri. Oyunlar sonrası yapılan küçük sohbetler ve konuya ilişkin düzenlenen özel oturumlarayer veriliyor.' dedi. Tiyatroyu büyük kentlerin belirli bölgelerine sıkışmış ya da Devlet Tiyatrosu tekelinde yürüyen bir sanat dalı olarak elbette benimsemediklerini belirten Sarıkaya, Devlet Tiyatrosu'ndan farklı olarak, bağımsız çalışmaların genellikle daha özgün, heyecan verici, farklı düşüncelereaçılan yapısının olduğunu ifade etti.

Sarıkaya, Gürcistan'dan gelen Tuncer Cücenoğlu imzalı 'Brutus ya da Jul Sezar'in Katli', İran'dan 'Tara',Azerbaycan'dan 'Yesenin /Kara Adam', 'Cemal Süreya Şiir Adamm' ,Ukrayna'dan Roksolana/Hürrem, Eskişehir'den 'Galileo'nun Korkunç Düşünceleri' gibi biyografik oyunlarınyanı sıra, İstanbul'dan Şehirdışı Tiyatrosu'ndan 'Kim O',Artvin, Muğla, Trabzon, Zonguldak gibi değişik bölgelerden tiyatrolar ile, dramada biyografik öğenin kuvvetini gösteren oyunlara ve Tiyatro Göç, Sokak Kumpanyası, Kargalar, Kuzgunlar ve İfade Sanat Tiyatrosu gibi genç bazı tiyatrolara da yer ayırdıklarını belirtti.'

FESTİVALDE BİR İLK

Ukrayna'dan Papasony Theatre ile ETHOS'a gelen'Roksolana/Hürrem' oyununun bir gölge oyunu olduğunu böylece Ankara'da bir ilk yaşandığını ifade eden Sarıkaya, oyunun seyirci tarafından sevinçle karşılaştığını, büyük bir ilgi gördüğünü belirtti.Festivalin amaçlarından birisinin bu türden farklı çıkışları seyirciye sunmak olduğunu dile getiren Sarıkaya, küçüktiyatro gruplarının görünür olması için onlara da kapılarını açtıklarını belirtiyor. Bu yıl İran, Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Almanya olmak üzere 5 farklı ülkeden tiyatro topluluklarının festivale renk kattığını, 25 yerli topluluğun da ETHOS'a katılımıyla destek verdiğini kaydetti.

Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği'nin (AFSAD) sahne alan tiyatroların performanslarını belgelediğini belirten Sarıkaya, festivalin Almanya ve Türkiye'nin iki usta pantomim sanatçısının çocuklar için hazırladığı 'PanTwo Mim' adlı gösteriyle başladığını söyledi.

'OYUN FISILTIYLA DUYULDU'

ETHOS Festival YönetmeniYeşim Eyüboğlu da,Tiyatro Özgün Deneme'nin ilk oyunu 'Doğmamış Çocuğa Mektup'un o dönem beklenmedik bir ilgi gördüğünü, oyunun fısıltıyla duyulması üzerine yurt içinde dolaşmaya başladıklarını,Anadolu'nun farklı şehirlerinde dolaşırken, tiyatro sahasındaki ortak problemlerin de doğrudan farkına vardıklarını belirtiyor.

Eyüboğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Üstüne bastığımız zeminin ne çeşit tuzaklar ve sallantılarla dolu olduğunu hissettik. Zaman içerisinde bir tiyatro festivali yapmak ve tiyatro sanatının ülkemizdeki yaşam koşullarını bu zeminden aktarmak düşüncesi doğdu. Anadolu'nun her köşe bucağından tiyatro hayatını Ankara'ya getirerek akademi ve seyirci de dahil olmak üzere çeşitli platformlarda görünür yapmak istedik. Zorlukları, mücadele biçimlerini, örgütlenme problemlerini Başkent'e getirip kişi ve kurumlarındikkatine sunmak istedik. Böyle kendiliğinden gelişmelerle festival düşüncesi oluştu. Projeyi kaleme aldım. Türkiye'deki tiyatro hayatını akademiye, seyirciye, basına, siyasi kademelere ve tabii sanatçılara, kendimize de açmak istedik.

'6'INCI YILDAN SONRA AYRILDIK'

Festivali uygulamaya TAKSAV'da başladıklarını belirten Eyüboğlu, projenin ilk zamanlar kucaklanmadığınıama zamanla sıcak bakıldığını belirterek şöyle konuştu: 'Tiyatro Festivali Projesi'ne TAKSAV'ın angaje olması biraz zaman aldı. Sonrasında ise başkalaştı. SerhanSarıkaya'nın paha biçilmez emeği var. Entelektüel emek ve fiili emek.. İlk festivalden çok iyi bir sonuç alındı. Türkiye'nin her köşesinden tiyatro grupları Ankara'ya geldi. Festivalin geniş bir kitleye ulaşması vakıfta da bir tür şaşkınlık yarattı. 40'dan fazla tiyatronun katıldığını anımsıyorum. Sonraları bu 65'i aştı. Vakıf içinde değişik bir hareketlenme başladı. Öyledir tiyatro; girdiği her yer hareket eder. Zorla değildir, kendiliğindendir.Kısmen de olsa başlangıçta kendimizi bağımsız hissettiğimiz çalışma ve iletişim ortamı giderek boğucu oldu. Bazı tartışmalar… O yapılar ile savaşamayız ve birlikte olamayız.Yabancıyız. Bu nedenle ayrılmak zorunda kaldık.'

Eyüboğlu, 90'lı yıllarda Ankara'da bir tiyatro festivali fikrinin ve ikliminin olmadığını, sadece Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nin ve kendi halinde yürüyen Denizli Amatör Tiyatro Festivali'nin bulunduğunu, Ankara'nın tiyatro hayatındaise kampüste gerçekleşiyor olsa da etkiliolduğunu gözlemlediği ODTÜ Amatör Tiyatro Şenliği'nin bulunduğunu, kendilerinin ise, tek bir amaçla kesinlikle açıklanmayacak, özellikle somut hedefler ve sorularla beraber festival düşüncesi geliştirdiklerini belirtti.

Eyüboğlu, tiyatro festivali dendiğinde 90'lı yıllarda akla gelen biçim ve içerikte kanıksanmış çizgiden bazı yönlerden farklılaştıklarını, atölyeler, seminerler, forumlar ve söyleşiler ile desteklediklerini, tiyatro festivali yürüyüşü ile açılış yaptıkları festivallerle, salonlar dışında da varlık gösterdiklerini söyledi.

'BUNA KARŞI DURMADIK!'

Eyüboğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Türkiye'nin çeşitli yerlerinde festival açılışlarında yapılan yürüyüşü sanıyorum ilk kez biz düzenledik ve ısrarcı olduk. Şimdilerde bir çok festivalin açılışlarında artık yürüyüş yapılıyor. Yürüyüş benimsendi. Bu çok hoş. Ve hatta Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali de açılış yürüyüşü gerçekleştirmeye başladı. O dönemler İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali ülke içindeki tiyatrolara kapalıydı. Yadırgadık. Festivalimiz Uluslararası idi fakat en başından beri Türkiye'den grupları dışarıda bırakmadık. Aklımızdan bile geçirmedik. Sonraki süreçte İstanbul Festivali de Türkiye'deki grupları festivale dahil etti. Gecikmiş de olsa, son derece yerinde bir karar oldu. Ama üç yıldır çok sevdiğimiz yürüyüşü, caddede, sokakta, yaşamın hayhuyunda koşuşturan insanların da merakla ve gülümseyen ve bazende yabancı bakışlarla izlediği ve tiyatronun sorunlarını haber veren dövizlerimizle yürüdüğümüz bu sevimli ve önemli yürüyüşümüzü yapamıyoruz! Olağanüstü Hal uygulaması ve siyasi iklim sebebiyle. Buna karşı durmadık! Ama unutmuş olduğumuzdan ve önemsemediğimizden değil…

RUS KONSRÜKTİVİZMİ

Tematik bir festival olduklarını dile getiren Eyüboğlu festivalin bu yılki temasının 'Biyografi' olduğunu hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ' Azerbaycan'dan ünlü Rus şairi Yesenin'in son nefesini verdiği otel odası için kurgulanan oyun, ETHOS'da izleyici ile buluştu. Parviz Mammadrzayev yönetti. Mammadrzayev, Pandomim ile Meyerhold Tiyatrosu'nu esas alarak rejisini kurmuştur. Ukrayna'dan PAPASONY Tiyatrosu 'Roksolana/Hürrem' oyunu ile oldukça ilgi gördü. Ukraynalı olan Hürrem, Ukraynalı sanatçılar tarafından yorumlandı. Gölge tekniği ile yapılan bir oyun. Eskişehir Sanat Tiyatrosu tarafından oynanan 'Galileo'nun Korkunç Düşleri' oyunu da Galileo'nun hayatını anlatıyor. Tuncer Cücenoğlu imzalı Brutus Ya da Jul Sezar'ın Katli ' adlı oyun Türkiye'den evvel Tiflis Akhmeteli Devlet Dram Tiyatrosu tarafından ünlü yönetmenleri Irakli Gogia rejisi ile Gürcistan'da sahnelendi. Dünya prömiyerinden sonra Türkiye Prömiyerini ETHOS seyircisi için Ankara'da yaptı. Rus konstrüktivzmi izlerini gördüm. ETHOS Seyircisi'ne böyle sürprizler yapmak hoşumuza gidiyor!

'DT SALON VERMEDİ'

Gelecek yılın temasının tiyatrolara duyurulacağını söyleyen Eyüboğlu, 'Ankara Devlet Tiyatrosu13. ETHOS'a salonlarınıaçmadı. Kentin sanat hayatına kötülük yapıldığını düşünüyorum.Devlet Tiyatrosu kuruluş amacına uygun davranmalı.ETHOS'a salonlarını açtıkları için Çankaya Belediyesi'ne içten ve ciddiyetle teşekkürler. Ama yalnız Ankara'daki yerel yönetimler için değil, ülkemizdeki bütün yerel yönetimler için şu gerçeklik de var ki; zamanımızda tiyatro, başka salonlara da gereksinim duyuyor. Dünyadaki tiyatro hareketleri, artık var olan salon ve sahne düzeneklerine sığmıyor. Tiyatrolara, tiyatro binaları gerekiyor. Tiyatro için inşa edilmiş olan mimariler ve bütün oyunların ve projelerin isteklerini karşılayacak olanaklara sahip salonlar ve sahneler gerekiyor. Bu mekanlar, oyunların isteklerine yanıt vermiyor... 'Çok amaçlı salonlar' olarak ifade ediliyor. iyi ki çok amaçlı salonlar var.O salonlar ile nefes alıyoruz. Ama artık çok amaçlı salon yapılmasını istemiyoruz, tek amaçlı salon istiyoruz: Tiyatro salonu. Kentin her yanına dağılan irili ufaklı tiyatro salonları…

Editör: Haber Merkezi