Türk Toraks Derneği 23'üncü Yıllık Kongresi kapsamında online basın toplantısı gerçekleşti. Türk Toraks Derneği Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Başkanı Prof.Dr. Pınar Çelik, 'Dünyada en sık görülen kanser akciğer kanseridir. Tüm kanser ölümlerinin beste birinden sorumlu tutulmaktadır ve hem erkeklerde ve hem de kadınlarda kanser ölümlerinde ilk sırada yer almaktadır.' dedi. Çelik, akla gelen 'akciğer kanseri genetik bir hastalık mı?' sorusuna şöyle yanıt verdi: 'Akciğer kanserinin en önemli nedeni sigaradır. Sigara dışında asbest, radon gazı ve hava kirliliği de diğer risk faktörleri olarak sayılabilir. Fakat son yıllarda sigara içmeyen kadınlarda akciğer kanseri görülme sıklığının artması hormonal ve bazı genetik değişikliklerin rolü olabilir mi sorusunu akla getirmiştir. Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) bu olgularda en çok gözlenen akciğer kanseri türüdür.'

Tedaviye değinen Çelik, şunları söyledi: 'Akciğer kanseri tedavisi' erken evre küçük hücreli dışı akciğer kanserinde tedavi cerrahi iken ilerlemiş ve cerrahiye uygun olmayan hastalarda radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu etkili tedavi yöntemleridir. Günümüzde 'Hedefe yönelik tedaviler' ve 'immunoterapiler'in de ileri evre akciğer kanserinde sağ kalımı uzattığı gözlenmektedir. Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde ise çok özel durumlar haricinde cerrahi mümkün olmamaktadır. 'Hedefe Yönelik Tedaviler - Akıllı İlaç Nedir?' İleri evre hastaların tedavisinde temel yaklaşım kemoterapi iken günümüzde kanserli dokularda genetik değişikliklerin araştırılması sonucunda kansere neden olan mutasyonu hedefleyen ilaçlar geliştirilmiştir. Akciğer kanserinin farklı alt gruplarında hali hazırda saptanan bu mutasyonlara yönelik (EGFR, ALK ve ROS1) 'hedefe yönelik tedavi-akıllı ilaç' uygulanmaktadır. Başka birçok mutasyon da tanımlanmış olup bu alanda yapılan çalışmalar devam etmektedir. Bu tedavilerden beklenen, bu ilaçların tercihli olarak kanserli hücreleri öldürmeleri, ancak normal hücrelere görece zarar vermemeleridir. Bu ilaçların ağız yoluyla alınması ve yan etkilerinin de daha az olması avantajlı yönleridir. 'İmmunoterapi Nasıl Bir Tedavi?' İmmunoterapi, bağışıklık sistemi üzerine etki gösteren bir tedavi yöntemidir. İmmunoterapide amaç kanser hücrelerinin üzerinde bulunan tanımlayıcı özelliklerin bağışıklık sistemi tarafından tanınmasını ve yok edilmek üzere harekete geçirilmesini sağlamaktır. İleri evre, kemoterapiye dirençli olan akciğer kanserli hastalarda immunoterapi günümüzde umut veren bir tedavi yöntemidir.' Çelik, 'Akciğer kanserinden korunma akciğer kanserinden korunmanın halen en başarılı yolu tütün ürünü kullanmamak, sigara dumanına maruz kalmamak ve en kısa zamanda sigaradan kurtulmaktır.' dedi. Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram, şunları söyledi: 'Ülkemizin 5000'i aşkın üyesi ile göğüs hastalıkları alanındaki en büyük ailesi olan Türk Toraks Derneği'nin düzenlediği 'Türk Toraks Derneği 23. Yıllık Sanal Kongresi', 15-18 Ekim 2020 tarihleri arasında web ortamında gerçekleştirilmektedir. Bu yıl 'Bilimle sağlıklı geleceğe' sloganıyla düzenlenen kongremiz solunum alanında ülkemizde düzenlenen kongreler açısından uluslararası bir kongre olmasının yanı sıra bilimsel programı incelenerek uluslararası alanda 2 önemli solunum derneği olan ATS ve ERS tarafından desteklenen bir kongre olması açısından da ayrı bir öneme sahiptir. TÜBITAK tarafından da desteklenen kongremizde; Akciğer sağlığını tehdit eden konular, başta hepimizi derin- den etkileyen Kovid-19 pandemisi ile toplum sağlığı ve güncel sağlık politikaları ile göğüs hastalıkları alanındaki yeni tedaviler, yurtiçi ve yurtdışından birçok deneyimli bilim insanı tarafından her yönüyle tartışılıp, güncel veriler sunulmaktadır.' Bayram, 'Kongremize Göğüs Hastalıkları alanından yaklaşık (1650) hekim katıldı. Kongremize yurtiçinden ve yurtdışından (250'i) aşkın konuşmacı ve oturum başkanı katılmaktadır. Dünyanın kabul ettiği; konularında en iyileri olan meslektaşlarımız, paha biçilmez deneyimlerini bizlerle paylaşmaktadırlar.' dedi.

HAVA KİRLİLİĞİ SAĞLIĞI ETKİLİYOR

Dr. Öğr. Üyesi Nilüfer Aykaç da konuya ilişkin şu açıklamaları yaptı: 'Hava kirliliği sağlık açısından başta çocuklar, yaşlılar ve yoksullar olmak üzere herkesi etkileyen en önemli çevresel risklerden birini oluşturmaktadır. Hava kirliliği, özellikle de havada asılı duran toz zerrecikleri (partikül maddeler) etkilenimi bulaşıcı olmayan hastalıklar açısından önde gelen risk etmenlerinden biridir. Hava kirliliği özellikle doku beslenmesinin bozulması, kalp krizi, felç, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı ve kanser açısından risk etmenidir. Tüm kirleticiler ve akciğerle kadar ulaşabilen aerodinamik çapı 2.5 mikrondan küçük partikül madde (PM2.5) etkilenimi solunum sistemi ve dolaşım sistemi başta olmak üzere rahatsızlanmaya, hastalanmaya ve hastane başvurularına ve akciğer kanseri de içinde olmak üzere solunum sistemi ve dolaşım sistemi hastalıkları yüzünden erken ölümlere yol açmaktadır. Kirleticilerin ve özellikle PM2.5 düzeyinin izlenmesi ve sağlığı etkileyecek düzeyde artış göstermemesi için önlem alınması halkın sağlığının korunması açısından bir zorunluluktur.' Kovid-19 ve hava kirliliği konusuna değinen Aykaç sözlerini şöyle sürdürdü: 'Hava kirliliğinin viral enfeksiyonlara bağlı ölümleri artırarak pandemilerin yarattığı yıkıma katkı sunmaktadır. Hava kirliliği üst hava yollarındaki silyaların, yani vücudun ilk savunma hattının işlevlerini bozduğu iyi bilinmektedir. Hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde yaşayanlarda daha sık solunum yolu enfeksiyonları gelişmektedir. Özellikle aerodinamik çapı 2,5 ve 10 mm'den daha küçük partiküller, kükürt dioksit , azot dioksit, karbon monoksit ve ozonun solunum yollarını olumsuz biçimde etkileyerek virüs enfeksiyonlarına karşı olan duyarlılığı ve hastalığın şiddetini arttırdığı Kovid-19 pandemi sürecinde daha önemli olarak karşımıza çıkmaktadır. Hava kirleticilerin artışı Kovid-19 hastalığı gelişme riskini ve Kovid-19'a bağlı ölümleri artırmaktadır.' Aykaç, 'Türkiye'de mevcut hava istasyonlarında 2019 yılında yeterli ölçüm (338 istasyonun; 161 tanesi (%48)) yapılamamaktadır. Bolu, Uşak, Mersin, Tunceli, Artvin, Ağrı ve Batman da 2019 yılı boyunca yeterli ölçüm yapılmadığından bu iller değerlendirilememiştir. Sırasıyla Muş, Afyon, Iğdır Şırnak, Kahramanmaraş'ta en fazla kirliliğin olduğu şehirlerdir. Dünya Sağlık Örgütü'nün sınır değerleri dikkate alındığında; sadece Hatay ve Hakkari illerinin PM10 açısından hava kirliliğinin yaşanılabilir iller arasında görüldü.' ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi