• Bilişsel gelişim nedir? Bu gelişimin çocuklardaki önemi nedir?

Bilişsel gelişim, bireyin çevresini algılaması, yorumlaması ve buna göre zihinsel faaliyetler göstermesidir. Çocuklarda bilişsel gelişim, problem çözme becerisi, düşünce süreçleri, hafızası ve duyu organları ile çevresini algılayabilmesi ve anlamlandırabilmesidir. Çocuğun yaşanılan olayları zihnine alıp, onları anlamlandırıp, yorumlaması olması nedeniyle önemlidir. Bu gelişim öğrenmeyi sağlar. İlk çocukluk döneminde dış dünya ile ilişkileri bu gelişime bağlıdır. Zihinsel tüm faaliyetler bu gelişime bağlıdır.

'PSİKOLOJİK İYİ OLMA HALİNİN DEVAMINI SAĞLAMALIYIZ'

• Okulda çocuğun ruh sağlığını neler etkiler?

Okullar çocukların aile dışında sosyalleştikleri ilk yerler olması nedeniyle çocukların kişisel ve ruhsal gelişimlerinde büyük bir öneme sahiptir. Öğretmen, arkadaş, idare, yardımcı personel kısacası okulda bulunan ve çocuğa temas eden herkes onun ruh sağlığını etkileyebilir. Öğretmen unsuru burada önemlidir. Farklı kültürlerden gelen öğrenciler olsa bile öğrenciler arasındaki ayrımları ortadan kaldıracak, onlar arasındaki adaleti sağlayacak olan ve onların kalplerine sevgi tohumlarını ekecek olan kişiler öğretmenlerdir. Sevgi ortamında, karşılıklı saygının sağlandığı bir sınıfta ve kurumda eğitim alan çocukların ruh sağlıkları da olumlu etkilenecektir. Ancak ilgisiz bir okul ortamında ise öğrenciler aidiyet, sevgi, saygı, hoşgörü gibi kavramları sadece ders kitaplarından öğrenmiş olacaktır. Bu da onları zorbalığa itecek veya maruz bırakacaktır. Okullar hepimizin sorumluluğu altında olan kurumlardır. Buralarda işi sadece öğretmene de bırakmak doğru değildir. Bizler evde kendimize ve çocuğumuza saygı duyarak işe başlamalı ve okul ortamlarında da bu saygının ve psikolojik iyi olma halinin devamını sağlamalıyız.

• Öğrencilerin öğrenmesi için sosyal bağlam, kişilerarası ilişkiler ve duygusal iyi olma hali niçin önemlidir?

Öğrenme bütüncüldür, süreklidir, dinamiktir, bir süreçtir. Yaşam boyu devam eder, kesintisizdir. Bir kişi veya mekanla sınırlandıramazlar. İnsan yaşamı boyunca her zaman ve her kişiden isterse bir şeyler öğrenebilir. Bunun için toplumla kişilerle ilişkilerinin de sağlıklı olması gerekir. İlişkilerin sağlıklı olabilmesi ve öğrenebilmenin gerçekleşebilmesi için ise gerekli ön koşul motivasyondur. Öğrenmeye, gelişime motive olabilmek, kendimizi motive edebilmek duygusal olarak kendimizi iyi hissetmemize de yardımcı olacaktır. Kişilerarası ilişkiler, duygusal iyi olma hali öğrenmeyi besleyen unsurlardır. Bu sebeple öğrenmenin gerçekleşmesinde önemli bir konuma sahiptirler.

'SINIFLARDA DEMOKRATİK ORTAM SAĞLANMALI'

• Öğretmenler açısından sınıf en iyi nasıl yönetilir?

Sınıf yönetimi hiç şüphesiz zor bir iştir. İyi bir sınıf yönetimi için öğrencilerin sınıf içi tüm etkinlik ve çalışmalara katılımını sağlamak önemlidir. Onlara söz hakkı vermek, demokratik bir ortam sağlamak ve fikirlerini ifade etmelerine olanak sağlamak gerekir. Bunlar sağlandığında öğrenciler sınıfa ve birbirlerine karşı aidiyet hissine kapılırlar. Sınıfta huzur ve güven ortamı oluşur. İstenmeyen davranışların ortaya çıkma durumu çok az görülür. Böyle ortamlarda öğretmen, öğrenci mutluluğu, verimi artacağı gibi başarı da kaçınılmaz olarak gelecektir.

• Öğrencilerin yaratıcılığı nasıl geliştirilebilir?

Üretkenliği geliştirmenin pek çok yolu vardır. Sınıf içerisinde soru sormaya teşvik etmek, problemlerin çözümünde destek olmak ve baş edebilmek için gerekli yolları göstermek, çözüm yolları bulmasında onu cesaretlendirmek öğrencilerin üretkenliğini geliştirmelerinde yardımcı olur.

• Fiziki bir sorunu olan öğrencilere nasıl bir psikolojik destek sağlanmalıdır?

Bu öğrencilerle özel ve bireysel görüşmeler yapmak önemlidir. Her şeyden önce öğrencilerin kendilerine ilişkin algılarının ne olduğunun tespit edilmesi önemlidir. Yani kendilerini nasıl görüyorlar? Örneğin kilolu bir öğrenci aynanın karşısına geçtiğinde kendisini nasıl algılıyor? Vücut hat ve şekillerinden memnun mu? Ya da aşırı zayıf bir öğrencinin kendine ve bedenine ilişkin algıları nedir? Bunları tespit ettiğimizde psikolojik destek sağlamamız daha kolay olacaktır. Bu öğrencilerin özgüvenlerinin sağlanması ve sosyal ilişkilerde desteklenmesi, akran grupları ile sıkı ve sağlıklı ilişkiler kurmasında öğrenciyi destekleyici uygulamalar sağlanmalıdır. Öncelikle kendilik algılarının farkına varılmalı ve sonrasında öğrenci nasıl bir psikolojik destek sağlanacağı netleştirilmelidir.

'BAZI ÖĞRENCİLERE TOLERANS GÖSTERİLMELİDİR'

• Anne-babası boşanmış öğrencilere yönelik öğretmenlerin nasıl bir yaklaşım sergilemesi gerekir?

Literatürde parçalanmış aile olarak geçer. Parçalanmış aile çocukları da risk grubunda yer alırlar. Burada yaş ve cinsiyet faktörü vardır. Bu faktör önemlidir. Genel anlamda duygusal boşluk görülmüş olsa da bunun yanında dikkatlerini toplamakta da zorlanabilirler. Akademik olarak düşüşlerin yaşanması, duygusal boşlukların oluşması, arkadaş ilişkilerinde sorunların yaşanması, okula gitme konusunda isteksizlik gibi belirtiler kendini gösterebilir. Öğretmenler bu durumlarla doğrudan veya dolaylı olarak karşılaşabilmektedirler. Bu durumda okul psikolojik danışmanları ile iletişim halinde olmaları ve öğrenci ile ilgili olarak ortak çalışmalar yapmaları gerekmektedir. Öğrencinin ders başarısını etkileyebilecek bir faktör olması nedeniyle öğrenciye dersler konusunda çok yüklenmeden ona tolerans gösterilmelidir. İlk olarak öğrencinin psikolojik iyiliği sağlanmaya çalışılmalıdır. Arkadaş ve sosyal çevresinden kopuşları engellemek adına onu akran gruplarına yönlendirmeli ve ikili ilişkileri sürdürmesi konusunda cesaretlendirilmelidir. Yaşına uygun olarak gerekli müdahaleler yapılabilir. Hayatın akışında bazen üzücü haberler alabileceğimizin öğrencilere yaşlarına uygun şekilde anlatılması gerekmektedir.

• Sınav kaygısı ve buna bağlı olarak gelişen stresi önlemede öğretmen ile veli arasında nasıl bir işbirliği sağlanmalıdır?

Sınav kaygısı maalesef sık rastlanan bir durumdur. Bu durumda çözüm öğretmen, öğrenci ve ailedir. Doğru bir iletişim gereklidir. Bunu sağlamak için ise velilerin ve öğrencilerin öncelikle sınav dönemlerinin bir süreç olduğunun farkına varmalarıdır. Süreç odaklı olmalıyız. Eğer her şeye sonuç odakla bakarsak ileride telafi edemeyeceğimiz hasarlara neden olabiliriz. Öğretmen ve aileler öğrencilerin sınav başarı veya başarısızlıklarını değerlendirirken öncelikle onların yapabildiklerini görmeleri ve bunu da çocuklara anlatmaları gerekir. Sürekli başarısızlık üzerine odaklanmak öğrencide başarı duygusunu hiç tadamayacakmış gibi bir hissiyata sevk edebilir. Hep olumsuzluklara odaklanmak kendilerine olan güvenlerini zedeler. Bu konuda aileler maalesef sık sık yanlış yapıyorlar. Sonuca odaklanıp verilen emekleri bazen görmezden gelebiliyorlar. Öğretmen burada öğrencinin yanında aileye de rehberlik yapmalıdır. Öğretmenin velilerle iletişimi sadece olumsuzluklar üzerine olmamalıdır. Öğrencinin başarısını da paylaşmalı ve öğrenme sürecindeki durumu hakkında bir sorun olmadan gözlemlerini aktaran konumunda da olmalıdır. Öğrenciyi her yönüyle tanımalı ve veli ile bu yönde iletişime geçerek sorunun çözümüne yönelik bir yol seçilmelidir.

Editör: Haber Merkezi