• Sayın Yeşil, bir yurttaş olarak ülkemizdeki ekonominin gidişatını nasıl buluyorsunuz?

18 yıllık AKP hükümetinin ekonomi yönetiminde bu gün gelinen ekonomik kriz eşiğini değerlendirir misiniz? Türkiye'nin ihracatı eylülde geçen yılın aynı ayına göre sadece yüzde 0,3 oranında artarken, ithalatta yüzde 1 oranında büyüme yaşandı. Dolayısıyla son bir yıldır daralmakta olan dış ticaret açığı da eylül ayıyla birlikte yeniden yükselmeye başladı. Eylülde ihracat 14,4 milyar dolarda kalırken, ithalat 16,5 milyar dolara; dış ticaret açığı da 2,1 milyar dolara yükseldi. Ticaret Bakanının yaptığı açıklamaya göre Ekim ayında da ihracat yerinde sayarken ithalat yüzde 8 oranında arttı ve dış ticaret açığı yüzde 256,4 oranında büyüyerek 1,8 milyar dolar oldu. TÜİK'in verilerine göre Ocak-Ekim döneminde ihracat yüzde 2,3 oranında artarak 125,8 milyar dolar olurken, ithalat yüzde 14,8 oranında azaldı ve 148,5 milyar dolara yükseldi. Dış ticaret açığı ise yüzde 55,7 oranında azalarak 22,7 milyar dolar oldu. Yatırım ve tüketim harcamalarındaki azalmanın neden olduğu ekonomideki durgunluk dış ticaret açığının küçülmesine yol açtı. Türk parasının son iki yılda yaşadığı yüksek oranda değer kaybına rağmen Türkiye ihracatında anlamlı bir artış yakalayamadı.

'KOBİ̇'LER KREDİ BULAMIYOR'

• Reel Sektörün temel taşları olan KOBİ'ler (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) borç sarmalında savruluyor, KOBİ'lerin borç batağından kurtarılması konusunda neler söyleyeceksiniz?

Bankaların KOBİ'lere kullandırdığı krediler bu yılın ilk 10 aylık döneminde 5,7 milyar lira daralarak 606,7 milyar liraya geriledi. Buna karşılık KOBİ'lerin zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan kredileri ise 12,2 milyar lira artarak 54,6 milyar liraya kadar çıktı. Sektörün batık kredi alacaklarının yüzde 40'ına yakını KOBİ'lerden olan alacaklardan kaynaklanıyor. Batık kredi borcu bulunan KOBİ sayısı ise 339 bin 602'ye yükseldi. Vatandaşın bankalara ve finansman şirketlerine olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçları 1 Ocak – 25 Ekim 2019 tarihleri arasında toplam 38 milyar lira artarak 557 milyar lira oldu. Bu borcun 444,3 milyar lirası tüketici kredilerinden, 112,6 milyar lirası da kredi kartlarından kaynaklanıyor. Vatandaşın takibe alınan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu ise 2,7 milyar lira daha artarak 25 Ekim 2019 itibariyle 21,4 milyar lira oldu. Bankaların batık kredileri varlık yönetim şirketlerine düşük bir bedelle satarak zarar yazmaları istatistiklere yansıyan batık kredi miktarını azaltıyor. Vatandaşların tüketici kredisi ve kredi kartlarından kaynaklanan borçları nedeniyle bankalara ödediği faiz ise Ocak-Eylül döneminde 57,7 milyar liraya yükseldi. Ödenen faiz geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16,8 oranında arttı. Vatandaşlar AKP döneminde bankalara toplam 504,5 milyar lira faiz ödediler.

'VATANDAŞ IN FAKİRLEŞ Tİ̇Ğİ̇Nİ GİZLEMEYE ÇALIŞ IYORLAR'

• Enflasyon rakamları ile alakalı TÜİK verilerine güveniyor musunuz?

Gerçek enflasyon size göre kaç puanlarda seyrediyor? Çarşıya, pazara giden herkes gerçek enflasyon oranını biliyor. Fiyatlar yükseliyor ama enflasyon düşüyor. Çünkü TÜİK ısmarlama rakamlarla enflasyonu düşük ilan ediyor. Böylece ücretlinin yılda bir maaşını alıyorlar. Ağır vergiler ve gerçek enflasyon nedeniyle maaşları eriyen insanlar ay ortasına gelmeden borç arayışı içine giriyor. Çarşı, pazar yangın yeri. Köprü geçiş ücretleri yüzde 133, ilaç yüzde 47,5, doğalgaz yüzde 22.6, sigara yüzde 44, elektrik yüzde 19, dolmuş ücreti yüzde 16 artmış. Gıdada ise vatandaşın en çok tükettiği makarna ve kuru fasulye yüzde 20, ekmek yüzde 15 zamlanmış ama enflasyon yüzde 8.5. TÜİK bu enflasyon rakamlarının yanı sıra alışveriş yaptığı marketlerin listesini de yayınlasa da vatandaş olarak hepimiz oralardan alış veriş yapsak. İktidar bütün zamları ayın 25'inde sonra yaparak o ayı egale edip bir sonraki aya kadar unutturmaya çalışmak gibi bir strateji geliştirdi. Bütün bunları niye yapıyorlar? Çünkü enflasyonun şu önemi var. Enflasyon oranı her şeyden önce dar gelirlinin maaşını belirliyor. Yani, tüm ücretliler ile hatta esnaf ve tacir de zammı buna göre ayarladığı için enflasyon bizim belirleyicimiz. IMF geldi, 'Gelirinizden çok harcıyorsunuz' dedi. Bunu nereden anlıyoruz? Çünkü cari açık çok fazla. Borç yükseldi, tasarruf yapmaları lazım. IMF de kapitalist ekonominin bir kurumu olduğuna göre kimin tasarruf etmesi gerekiyor, dar gelirlinin ve ücretlinin. Onun için enflasyonun altında maaş zammı vereceksin diyor. Hükümet de bu şekilde düşük enflasyon açıklayarak milletin maaşını tırtıklıyor. Her ay yarım puan alsalar, yıllık 7,7 puan yapar. Yılda enflasyonu 10 puan düşük açıklasalar ücretlinin bir maaşını ellerinden alıyor demektir. Bir maaşı buharlaştırdı farkında bile değilsiniz demektir. İktidar YEP'de açıklanan değil, hedeflenen enflasyon oranında zam yapılacağını açıklandı. Zaten gerçek enflasyonun altında belirledikleri ücret zamlarını daha da düşürecekler. 'Yılsonunda enflasyonun yüzde 5 olarak hedefledik' diyorlar ama yüzde 25 çıkıyor. Ne olacak, maaşlarda yüzde 20 eksik ödeme yapacaklar.

'VATANDAŞ LA DALGA GEÇİYORLAR'

• Açıklanan enflasyon rakamlarına sizce vatandaş inanıyor mu?

Açıklanan enflasyon rakamı 'vatandaşla dalga geçmektir.' Açıklanan rakamın akla mantığa sığan yanı yok. TÜİK'e göre enflasyon düşüyor ama temel ihtiyaçların fiyatı sürekli artıyor. İnsanların en büyük gideri gıda, gıda enflasyonu ise nereden bakarsanız yüzde 30'lar civarında. Ama ücretlere yapılacak zam en fazla yüzde 10. Ismarlama resmi rakamlarla vatandaşın her gün biraz daha fakirleştiğini gizlemeye çalışıyorlar. Bunların ekonomide kurtuluş reçetesi sadece ısmarlama rakamlarla enflasyon ve faiz ilan etmek, yandaş müteahhit kurtarmak. Bu kadar basit ve sığ düşünüyorlar. Oysa üretimi dışa bağımlı hale gelmiş bir ülkenin, geniş perspektifli makro çözümlere ihtiyacı var. Ama iktidarın ne bunun planlamasını yapabilecek kadroları ne de takati var. Tek dertleri günü kurtarmak. Halkımız kendisiyle alay eden bu iktidara gereken cevabı ilk fırsatta verecektir.

YILIN EN YÜKSEK ENFLASYONU

• Geçtiğimiz ekim ayının gerçek enflasyon rakamları nedir?

Ekimde enflasyon yüzde 2 arttı. Böylece yıllık enflasyon baz etkisiyle 8,55 olarak gerçekleşti. Bu manzara yanıltıcı. Öte yandan ekim enflasyonu son 12 ayın en yüksek oranını temsil ediyor. Enflasyonun artış eğilimine girmesi dikkat çekiyor. Ekim ayında tüketici fiyat endeksi tahminlerin üzerinde, yüzde 2 arttı. Böylelikle Berat Albayrak'ın öngördüğü gibi son on iki ayın enflasyonu yüzde 8'lere inerek yüzde 8,55 olarak gerçekleşti. Yalnız burada kafa karıştıran bir rakam oyunu var. Şöyle ki; 2018 yaz aylarında yaşanan kur şoku bir anda fiyatları sıçratmış, ağustos-ekim aralığında yüzde 9,3'lük bir zıplama gerçekleşmişti. Ardından kasım ve aralıkta fiyatlar gerilemiş, yani eksi enflasyon söz konusu olmuştu. İşte bu ayrıksı durum nedeniyle yanıltıcı bir manzara ortaya çıkıyor. Peki, gerçek durum ne? Cahit Sıtkı'nın 'Otuz beş yaş' şiirindeki 'Bir namazlık saltanatın olacak musalla taşında' dizesine benzer biçimde tek haneli enflasyonla bir ay böbürlenecekler ve kasımda tekrar iki haneli tüketici fiyatlarıyla karşılaşacağız. Hesap çok açık; 2019'un ilk on ayında fiyatlar yüzde 10,59 arttı. Kasım ve aralıkta tüketici fiyatları ortalama yüzde 1,5 kıpırdarsa, yılı yüzde 13,6'lık bir enflasyonla kapatacağız. Ayrıca ekim enflasyonu son 12 ayın en yüksek oranını temsil ediyor. Enflasyonun bir artış eğilimine girmesi dikkat çekiyor. Yeni Ekonomi Programı'ndaki (YEP) yılsonu yüzde 12 tahmininin kısa sürede aşılması kaçınılmaz görünüyor.

'ORTALAMA ENFLASYON ÖNEMLİ'

Burada önemli bir noktaya değinmek gerekiyor. Vatandaşın hissettiği enflasyon yılsonu düzeyi değil, yılın ortalamasıdır. Bu oran TÜİK'in verilerine göre yüzde 16,81'dir. Çünkü harcamalarımızı bir yıla yayarak gerçekleştiririz. Diyelim ki fiyatlar yılın 11 ayında toplam yüzde 15 arttı, aralıkta ise birden yüzde 15 düştü. Yılsonu enflasyonu sıfır görünür. Halbuki biz 11 ay boyunca sürekli tırmanan fiyatlarla cebelleşmişizdir. Bu konuda en çarpıcı örnek gıda fiyatlarında gözlemleniyor. Gıda ve alkolsüz içecek fiyatları son bir yılda yüzde 7,85 artmış görünüyor. Yaz aylarında iklim koşullarının da elverişli seyretmesi nedeniyle sebze ve meyveye yanaşmak biraz kolaylaştı. Ancak bu rakam azizliği, tüm yıl domatese, patatese, limona ne bedel ödediğimiz, her hafta pazarda filemizi kaça doldurduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Nitekim yine TÜİK'e göre, gıda fiyatlarında yıllık ortalama artış yüzde 22,25 olmuş.

'VATANDAŞ IN ENFLASYONU YÜKSELİYOR'

Ekim 2019'da endeksin kapsadığı 418 maddeden 33 maddenin fiyatı değişmezken, 289 maddenin fiyatı arttı, 96'sının ise düştü. Diğer bir ifadeyle, fiyat artışları iyice tabana yayılmış, enflasyon yönünü yukarı çevirmiş durumda. B endeksi tabir edilen, işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE de aylık yüzde 1,58 arttı.Yani alkol, sigara 'günahlarından' uzak duran vatandaşın da enflasyonu yükseliyor. Ekim ayı çekirdek enflasyonunun bir trende işaret ettiği düşünülürse, ibre her halükarda çifte haneli enflasyonu gösteriyor.

'MERKEZ BANKASI: GÜNAH BENDEN GİTSİN DERDİNDE'

• Yeni Merkez Bankası Başkanı size göre hangi misyonla atandı?

Hatırlanırsa, 31 Ekim 2019 günü Merkez Bankası (MB) 2019 yılı sonu enflasyon tahminini yüzde 12 olarak açıklamış, YEP'ten biraz daha ileri giderek 12 ay sonrası tahminini ise yüzde 8,5'e indirmişti. Merkez Bankası başkanının hangi misyonla atandığını; faiz indirim kararlarının, büyüme ve enflasyon hedeflerinin nereden dikte edildiğini hatırlatmaya bile gerek yok, sizler zaten biliyorsunuz. Ancak Merkez Bankası 'Profesyonelliği tamamen de elden bırakmayayım, söylemedi demesinler' diye düşünmüş olmalı ki, Enflasyon Raporu'nda olası riskleri şöyle sıralıyor: 'Türkiye'nin risk primi, diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla yüksek seyretmeye devam etmekte; döviz kuru oynaklığı da yüksek seviyelerini korumaktadır. Küresel belirsizlikler ve jeopolitik riskler ile birlikte değerlendirildiğinde ülke risk primi ve kur oynaklığının orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaya devam ettiği değerlendirilmektedir.' Kısaca enflasyonun neden tutmadığını izah etmek için MB'nin bahaneleri çok. Yukarıdaki risklerin hepsinin teğet geçmesi, enflasyon tahmininin cuk oturması olasılığı da açıkçası pek yüksek görünmüyor. Özetle, kurun durgun seyrettiği, talepte ciddi bir canlanma belirtisinin görünmediği bir ayda bile, yüzde 2'lik bir enflasyon açıklanması, önümüzdeki dönem için iyimser olmaya pek olanak tanımıyor.

'HÜKÜMET LÜKSTEN VAZGEÇMİYOR'

• Vatandaş Ekonomik sıkıntılar içerisinde kıvranırken Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve hükümetine yakın çevrelerin harcamaları konusunda neler söyleyeceksiniz?

Gösterişli temsiller, lüks taşıtlar, tek bakan için kiralanan uçaklar… Bilanço dudak uçuklatıyor. Ejder meyveli gösterişli temsiller, ülkede kimsenin binemediği lüks makam araçları, tek bir bakan için dünyanın öbür ucuna kalkan uçaklar ve dahası... 85 milyar açığı olan bütçeden harcanan kalemler dudak uçuklatıyor. Kiralama ve temsil giderleri yüz milyonlarca lira tutuyor. Meclis'e gönderilen vergi paketi, gözleri devlet geliri ve harcamalarına çevirdi. Özellikle bütçedeki israf kalemleri, taşıt kiralama bedelleri, temsil giderleri kamuoyunun gündeminde. İsrafın önüne geçilememesi ise yeni vergilere olan tepkiyi büyütüyor. Zira devlet gereksiz harcamaları kısmak yerine ek vergilerle bütçe açığını kapatma yoluna gidiyor. Peki, bu yılın bütçe performansı nasıldı? 2019 bütçesine göre yılbaşında hedef, 80 milyar lira açık vermekti. Ancak ilk 9 ayın sonunda gerçekleşen açık 85 milyar lirayı yakaladı. Ancak bu hesap yapılırken gerek Merkez Bankası'ndan kullanılan 41 milyar liralık ihtiyat akçesi gerekse imar barışından elde edilen 23,5 milyar lirayı hesaba katmak gerekir. Eğer Merkez'in ihtiyat akçesi ve imar barışı olmasaydı ilk 9 aydaki bütçe açığı 85 milyar lira değil 150 milyar lira olacaktı. Bütçedeki mevcut durum karşısında 2020'de ya vergi artırıcı ya da gider azaltıcı önlemler almak şart hale geldi. Ancak hükümet, bütçedeki 'elzem olmayan' giderleri kısmak yerine vergi artırmayı tercih etti. Bol sıfırlı taşıt kiralama giderleri ve temsil, ağırlama tören giderleri dikkat çekici olanlardan. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre bu giderler ilk 9 ayda şu şekilde gerçekleşti; Makam aracı kiralama giderleri; 405 milyon 51 bin lira. Hava taşıtı kiralama giderleri; 203 milyon 767 bin lira. Temsil, ağırlama, tören giderleri; 91 milyon 353 bin lira. Bu giderler yıllar içinde azalmak bir yana, artıyor. Bütçeyi yöneten hükümet ne uçaklardan ne milyonluk temsillerden, ne de lüks makam araçlarından vazgeçmiş değil. Bu giderlerde yıllar içinde yaşanan artış ise dudak uçuklatan cinsten. Karşılaştırmayı daha kolay yapmak adına giderleri ortalama dolar kuru cinsinden karşılaştırdık.

'ÇİFTÇİNİN 26.7 MİLYARI TIRPANLANDI'

• Şu an meclis Plan Bütçe Komisyonunda 2019 yılı kesin hesap ve 2020 yılı bütçe görüşmeleri yapılıyor, 2020 bütçesinin genel bir çerçevede değerlendirmesini yapar mısınız? Bu bütçe kimin bütçesi, dar gelirli vatandaşların mı? Yoksa yandaşların mı?

Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, 2020 bütçe kanunu teklifi görüşmeleri tartışmalarla başladı. CHP'ye göre, milli gelirin en az yüzde 1'i çiftçiye destek olarak verilmeli. Gelecek yıl tarımsal destek için 22 milyar lira ayrılmış. Bu rakam 48.7 milyar lira olmalıydı. Çiftçinin 26.7 milyarı tırpanlandı. Gelecek yılki vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 70'i dolaylı vergilerden temin edilecek. Dolaylı vergilerin yüksek olması, dar ve sabit gelirli yurttaşa daha fazla yük bineceği anlamına geliyor. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, 2020 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi ve 2018 Yılı Kesinhesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay raporları üzerindeki görüşmeler tartışmalarla başladı. İdarelerin yedek ödenekleri, başlangıç ödeneklerinin yüzde 2'sini aşamaz. Oysa 2018'de yedek ödenek tutarı 56.6 milyar liraya ulaştı. Bu tutar, genel bütçeli idarelerin yıl sonu toplam ödeneğinin yüzde 7.21'ine denk geliyor. Yani yasayla öngörülen oran yüzde 260 aşıldı. 2018'de bütçeden 63.2 milyar lira ödenek üstü harcama yapıldı. Örneğin Diyanet, 3.2 milyar lira ödenek üstü harcama yaptı. Bu tutar başlangıç ödeneğinin yüzde 41.21'ine denk geliyor. 36 kamu idaresi faaliyet raporunu yayımlamadı. Yönetmelikteki bilgileri içerecek şekilde rapor hazırlamayan idare sayısı 141.Yardım yapılan birlik, kurum ve kuruluşlara ilişkin bilgilere yer vermeyen kamu idaresi sayısı 134. 2019 bütçesinde hiçbir hedef gerçekleşmedi. Bu hedefler Merkez Bankası karı ve yedek akçeleri gibi gelirlerin bütçeye aktarılmasına karşın tutmadı. 2019 için hükümete verilen borçlanma limiti 88.9 milyar liraydı. Hükümet ocak-temmuz döneminde net 99.5 milyar lira borçlanmaya giderek limiti aştı. Şimdi limit 70 milyar lira daha artırılıyor. Yasaya göre, milli gelirin en az yüzde 1'i çiftçiye destek olarak verilmeli. Gelecek yıl tarımsal destek için 22 milyar lira ayrılmış. Bu rakam 48.7 milyar lira olmalıydı. Eğitime ayrılan pay 2018'de yüzde 17.66'ydı. Bu yıl yüzde 16.81'e indi. Gelecek yıl yüzde 16.1'e düşecek.

Editör: Haber Merkezi