'En çok referans olarak doğadan faydalanıyorum.' diyen İllüstratör Başak Bilgin, 'Renkler, kompozisyonlar, dokular inanılmaz güzel. Örneğin okyanus canlılarının renkleri dokuları deli bir hayal gücüne ait fantastik bir dünyanın yansıması gibi. İlerleyen dönemlerde daha çok çizmek ve çocuk kitaplarına ağırlık vermek istiyorum.' dedi. Bilgin ile çizgilerle tanışma hikayesini ve renklerden oluşan hikayesini konuştuk.

• Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nden 2002 yılında mezun oldum. İş hayatıma ilkokul ders kitaplarını renklendirerek başladım. Uzun yıllar etkileşimli ekran tasarımı, animasyon ve benzeri işler yapan bir yazılım şirketinde çalıştım. Umut Karaman'ın illüstrasyon yapmam konusunda beni yönlendirdiğini söylemeliyim. Sonrasında tam zamanlı çalışırken bir yandan da yarı zamanlı olarak defter kapakları takvim tasarımları ve çocuk kitaplarında çizer olarak yer aldım.

• Sizin çizgilerle olan hikayeniz nedir, bu serüven nasıl başladı?

Çizgilerle hikayemin nasıl başladığına dair açıkçası hiçbir fikrim yok. Kalem tutuğum anda başlamış olmalı. Şanslı bir çocuktum, daha çok küçükken annemin resme olan ilgimi fark ettiğini ve beni keyifle yönlendirdiğini hatırlıyorum. Duvarlara, pencerelere ya da dolap arkalarına çizmemi engellemedi. Çocukluğum çoğunlukla boyalar, resim defterleri, oyun hamurları içerisinde geçti. Bazen beni büyük bir örtünün üzerine oturtur boya, tavşan makas ve eski gazeteleri verirdi saatlerce onlarla oynar keser boyardım.

• Neden illüstrasyon? Bu çizgiler nasıl ortaya çıkıyor? Çizgilerinizde bir kimlik var nedir bu kimlik?

İllüstrasyonun benim için en etkili ifade biçimi olduğunu fark ettim. Ayrıca çok keyifli bir iş... Sanırım konuşmaktan çok kendimi görsellerle ifade edebiliyorum o yüzden de çizgiler, renkler, karakterler hepsi beni yansıtıyor.

• Çizgi sizin için ne ifade ediyor? Çizerken sizi heyecanlandıran ne?

Benim için çizgiler, renkler; fikirlerimin hayal gücümün ellerimden akarak görünür hale gelmesi. Yeni bir fikir, renkler, şekiller hepsi heyecanlandırabiliyor. Ne çizdiğim önemli olduğu gibi nasıl çizdiğim, renklendirdiğim ya da kompozisyonu hazırlamak da benim için çok heyecanlı oluyor.

İKİSİNDEN DE VAZGEÇEMEM

• Çizimlerinizi nasıl bir teknikle yapıyorsunuz? El çizimi ve bilgisayar kullanımı arasında geçişler yapıyor musunuz? Geleneksel çizimlerin modern yöntemlerle yaşatılması konusunda fikirleriniz nedir?

Öncelikle konuyu ya da fikri okuyup sindirmem gerekiyor. Sonrasında bolca eskiz çiziyorum. Eskizden sonraki aşama karar verdiğim kompozisyonun boyanması oluyor. Burada iki yöntemim oluyor, ya markör kuru kalem suluboya gibi karışık tekniklerle boyuyorum ya da eskizimi tarayıp dijital ortama aktarıp bilgisayarda çalışmaya devam ediyorum. El çizimi ve bilgisayar kullanımı arasında bol bol geçiş yapıyorum. Bazen elimle çizmeye başlıyor bilgisayarla devam ediyor, çıktı alıp elimle tekrar boyama devam edebiliyorum.

İki yönteminde kendi içerisinde çok güzel, keyifli noktaları, ayrı ayrı tatları var açıkçası. İkisinden de vazgeçemem. İki güzel yöntemde elimizin altındayken neden ikisinden de faydalanmayalım ki? Kağıtta hem sulu kuru boya kullanabiliyorsak geleneksel ve modern yöntemleri de beraber ya da ayrı ayrı kullanabilmeliyiz.

• Örnek aldığınız, etkilendiğiniz veya tarzı ile sizi kendine hayran bırakan illüstratörler var mı?

Etkilendiğim sanatçılar başta Toulouse Lautrec ve Egon Schiele. Günümüz sanatçıları içerisinde takip etmekten büyük zevk aldığım birçok isim var. Fakat aklıma ilk gelenleri söylemek gerekirse Umut Karaman, Sedat Girgin, Condrad Roset, Hüseyin Sönmezay, Ekaterina Koroleva, Sofia Bonetti ve Michele Mikesell gibi isimleri söyleyebilirim.

• İllüstrasyon yaparken ne tür referanslar ya da hangi sanatçılar sizi etkiliyor?

Referans olarak sanırım doğadan faydalanıyorum. Renkler, kompozisyonlar, dokular inanılmaz güzel. Örneğin okyanus canlılarının renkleri dokuları deli bir hayal gücüne ait fantastik bir dünyanın yansıması gibi.

'ÇALIŞMALARINIZIN TESCİLİNİ ALIN!'

• Türkiye'de illüstratör olarak çalışıyor olmanın zorluğu var mı? Bu mesleğe yeterince değer verildiğini düşünüyor musunuz?

Var tabi zaman zaman karşınıza çıkabiliyor. Özellikle severek ve tutkuyla işinizi yapıyorsanız sömürülmeye açık oluyorsunuz. İnsanların çoğu bedava iş yaptırma derdinde. Ayrıca özgülükler çok baskılanabiliyor o zaman da yaptığınız iş size ait olmayan kötü bir işe dönüşebiliyor. Ayrıca Pinterest'e ya da İnstagram'da gördüğü her illüstrasyonu kendi illüstrasyonu sanan insanlar var. İstedikleri gibi kullanıp çekinmeden ürün haline getirebileceklerini sanıyorlar. Sonrada kendilerine çizer, art direktör vs. diyorlar. Sadece iş yaptığınız insanlar değil maalesef, sizinle aynı mesleği yaptığını söyleyen birçok insanında değer vermediğini düşünüyorum. Çünkü değer veren kimse başkasının işini çalmaz. Diğer çizer arkadaşlara söylemek isterim çalışmalarınızın tescilini alın ki gerektiğinde rahatlıkla yasal haklarınız kullanabilin.

• İlerleyen dönemlerdeki projeleriniz neler? Planlarınızdan ve hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?

İlerleyen dönemlerde daha çok çizmek ve çocuk kitaplarına ağırlık vermek istiyorum.

• Teknik olarak çizime başlamadan önce ve çizimin bitene kadarki süreç nasıl işliyor?

Araştırma, eskiz, çeşitli tekniklerle boyama ve en son olarak bilgisayarda baskıya hazır hale getirme şeklinde oluyor.

• Genelde nerelere çalışıyorsunuz, düzenli olarak çizim ürettiğiniz yerler var mı? Hangi çalışma yöntemlerini daha çok seviyorsunuz?

Yayın evleri, çeşitli dergiler, çocuk kitapları gibi projelerde yer alıyorum.

'KADIN ÇİZERLERİN OLMASI BENİ HEYECANLANDIRIYOR'

• Birçok mesleğin toplumsal açıdan kadınlar için zorlayıcı tarafları var. Kadın bir çizer olarak iş hayatında bu türden cinsiyet ayrımcılığı problemleri ile karşılaştığın oldu mu? Ya da çevrendeki kadın çizerler ne tür sorunlar yaşıyor?

Maalesef toplumda hangi meslekte olursanız olun kadın olduğunuz için bir sıfır yenik başladığınız hissi bir bulut şeklinde başınızın üstünde duruyor. Son yıllarda artan kadına karşı fiziksel, psikolojik şiddet ve eşitsizliğin yoğunlaştığı bu dönemde olaylardan etkilenmemek mümkün değil. Bir kadın olarak toplum içerisinde karşılaştığımız durumlar iş hayatımda ve iş dışındaki hayatımda beni kısıtlamaya başlıyor. Toplumda çok kolaylıkla ahlaksız olarak nitelendirilen, aşağılanan, arka plana itilmesinde sakınca bulunmayan bir kadın algısı oluşuyor. Şiddetin normalleştirilmesi inanılmaz korkunç.

İllüstrasyona dönecek olursak Türkiye de çoğunlukla erkek çizerleri ön planda görsek de son zamanlarda çok sık kendine has çizgileriyle kadın çizerlerin ortaya çıkıyor olması beni çok heyecanlandırıyor.

Editör: Haber Merkezi