Ankara'da bir plazanın 20'nci katında cinsel saldırıya maruz kaldıktan sonra camdan aşağı atıldığı öne sürülen Şule Çet'in ölümüyle ilgili dava görüldü. Sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Dava 15 Mayıs'a 2019 tarihine ertelendi. Olaydan sonra önce serbest bırakılan ardında yeniden gözaltına alınarak tutuklanan sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. Ankara'da Gazi Üniversitesi Tekstil Tasarım Bölümü öğrencisi Şule Çet (23), 29 Mayıs 2018'de saat 04.00 sıralarında lüks bir plazanın 20'nci katından düşerek hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Çağatay Aksu ve Berk Akand gözaltına alındı. İlk ifadelerinin ardından Aksu ve Akand serbest bırakıldı. Ancak soruşturma derinleştikçe olayın intihar değil cinayet olabileceği ve Çet'in cinsel saldırıya uğrama ihtimalinin olabileceği üzerine iki şüpheli tekrar tutuklanmıştı. Davaya HDP Ankara Milletvekilli Filiz Kerestecioğlu, CHP İstanbul Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç, CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'de katıldı. 237 avukat davaya müdahillik talebinde bulundu. Ankara Kadın Platformu, Ankara Kadın Dayanışma Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, çeşitli baroların avukatları da hazır bulunarak davaya müdahillik talebinde bulundu. Daha önce Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi olarak bildirilen duruşma, kadınların yoğun katılımı üzerine 19. Ağır Ceza Mahkemesi'ne alındı. Davayı takip etmeye gelenler duruşma salonunun önünden üst katlara kadar adliye koridorlarına sığmadı.

HAKİMİN SORUSU: ÖĞRENCİYKEN NİYE ÇALIŞIYORDU?

Hakimin Şule'nin babası İsmail Çet'e, 'Şule öğrenci olduğu halde neden çalışmak istedi?' sorusu ise tepki çekti. Baba İsmail Çet, 'Kendi harçlığı için çalışıyordu, maddi sıkıntısı varsa bile çok yansıtmazdı' cevabını verdi. Çet ailesinin Avukatı Umur Yıldırım, mahkeme heyetine adli tıp raporlarıyla, vajinal ve anal ilişkiye zorlama kanıtlarını, kalçada ısırık izine ve anal bölgede sanığın tükürüğüne dair kanıt sundu. Gazi Üniversitesi öğrencisi Şule Çet'in ölümüne ilişkin 'cinayet', 'nitelikli cinsel saldırı' ve 'hürriyeti tahdit' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39'ar yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand suçlamaları kabul etmedi. Duruşmada savunma için ilk söz sanık Çağatay Aksu'ya verildi. Çağatay Aksu ifadesinde şunları söyledi: 'Cinsel saldırı, cinayet söz konusu değildir. Ona dokunmadık bile. Şu an da bile şoktayım. Halen bu kadar insan neden üstüme geliyor farkında değilim. Herkes ya gösteriş amacında ya da bilmeden bir şeyler yapıyor. İş yerine gelen hacizler nedeniyle mallarımız haczedildi. Bizim Şule'yle buluşma nedenimiz bunları konuşmaktı. Kendisi de görüşmek istiyordu benimle.' Aksu, Şule Çet'in, borçlarıyla birlikte aldığı iş yerinde çalıştığını, diğer personelin işlerine son verdiklerini ancak eski patronunun da riçabalarıyla Şule Çet'e tekrar iş verdiklerini ifade etti. Ancak borçlar nedeniyle işleri yürütemediklerini, Çet'in de işsiz kaldığını anlatan Aksu, iş yerindeki konuları konuşmak için Şule Çet ile randevulaştıklarını öne sürdü. Bulundukları lokantaya gece saatlerinde gelen Şule Çet'in, işsizliğinden, parasızlığından ve sınıfta kalmasından bahsettiğini ileri süren Aksu, lokanta kapanacağı için Çet'i, 'kafasını dağıtması' için plazadaki ofisine çağırdığını savundu.

'ŞULE'Yİ TUTMAYA ÇALIŞIRKEN TENDONUM KOPTU'

Lokantadaki bir arkadaşlarının fazla alkol alması nedeniyle plazaya gelmediğini, Şule Çet ve diğer sanık Berk Akand ile plazaya gittiklerini anlatan Aksu, şunları kaydetti: 'Ofis, plazanın 20'nci katındaydı. Saat 00.30 sıralarında plazaya geldik. Bütün gece müzik dinlemekten başka bir şey yapmadık. İçki içtik. Şule de alkol aldı. Dışarıda da almıştı. Saat 03.50 sıralarında Şule makam odasına yürüdü. Nereye yürüdüğünü düşündüm. Çünkü çıkışa ya da tuvalete doğru gitmedi. Çantası ve telefonu masada duruyordu. 'Ben gidiyorum' tarzı bir şey duydum. 40-50 saniye sonra peşinden gittim. Ben gittiğimde pencereden sarkık vaziyetteydi. Onu tutmaya çalıştım. Kızarcasına 'Ne yapıyorsun sen?' dedim. Makam koltuğunda oturan Berk'e bağırdım. Dizinden tutmaya çalışırken parmağımdaki tendon koptu.' Olaydan bir süre sonra Şule Çet'in nereye düştüğünü görmek için binanın dışına çıktığını, sonrasında yardım çağırmak üzere hastaneye doğru gittiğini kaydeden Aksu, 'Çet ile aralarında kesinlikle yakınlaşma olmadığını' söyledi.

MESAJLARIN 'BAHANE' OLDUĞUNU ÖNE SÜRDÜ

Mahkeme heyeti, Aksu'ya olay gecesi Şule Çet'in ev arkadaşına gönderdiği, 'Bu adam bana abayı yakmış, Allahım, göndermiyor', 'Biliyordum böyle olacağını', 'Bırakmıyor' yazılı mesajları sordu.Aksu, eve gitmek istemeyen Çet'in bahane olarak bunları gönderdiğini iddia etti.

'GECE SAAT 02:00'DE KİMSE İŞÇİSİNE MESAJ ATMAZ'

Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım, Aksu'nun, Şule Çet'e daha önce saat 02.00 sıralarında attığı mesaj olduğuna işaret ederek, 'Gece saat 02.00'de kimse işçisine mesaj atmaz' diye konuştu. Bir avukat, dosya içeriğine göre Şule Çet'in düştüğü pencere ile masa arasında boşluk olmadığına işaret ederek, '30- 40 santimetre alanda Şule'yi tutmak için mücadele verdim, hatta camı tekmeledim, diyorsunuz. Masayı kaldırmadan tekme atmanız mümkün değil. Masayı düzeltmiş olabilir misiniz?' sorusunu yöneltti. Aksu, bu soruya 'Hatırlamıyorum' yanıtını verdi.

ELİMDEN KAYDI VE DÜŞTÜ!..

Şule'nin düştüğü camda parmak izi bulunmaması hakkında konuşan Çağatay Aksu, 'Nasıl çıkabilir ki efendim. Elimle Şule'yi tutuyorum. Berk'e seslendim Berk duymadı. Gelmedi zaten, elimden kaydı ve düştü. O sırada Berk'in yanına içeriye koştum. Berk'e söyledim, 'Şule gitti' dedim. Berk hadi gidelim biz de dedi. 'Şule gitti' diyorum. Olayın şokuyla Şule'nin gittiğini düşünüyorum. 'Ne diyorsun sen' dedi Berk. 'Tutamadım, atladı' dedim. Parmağımı gösterdim. Aşağıya indik görevlilerin yanına gittik. Berk orada Şule'yi sordu, 'Nerede' diye. Berk donuk kaldığımdan kendime gelmem için itti beni. Yere düştüm. Araca bindim. Yanımızda bulunan hastaneye doğru gittim. Berk beni aradı o sırada. Hemen geri döndüm olay yerine duvarın dibine oturdum ondan sonrasını da net hatırlamıyorum' dedi.

ADLİ TIP RAPORU

Adli Tıp Kurumu'nun Şule Çet'in ters ilişkiye zorlandığı yönündeki raporu için konuşan Aksu, 'Kesinlikle dokunmamız söz konusu değil. Öyle Adli Tıp raporunu ben de istedim, göremedim' dedi.

BERK AKAND: KENDİMDEN GEÇMİŞİM

Sanık Berk Akand ise Çağatay Aksu ile üniversiteden arkadaş olduklarını 15 yıldır tanıştıklarını Şule Çet'i ise olay günü tanıdığını söyledi. Aksu'nun ardından diğer sanık Berk Akand'ın savunmasına geçildi. Olay gününü anlatan Akand, alkol aldıklarını, müzik dinleyip eğlendiklerini, ilerleyen saatlerde kendinden geçtiğini ve olay sırasında içkinin etkisiyle kendinden geçtiğini söyledi. Çağatay Aksu'nun Şule Çet'in kendisini attığını söylemesi üzerine inanamadığını belirten Akand, 'Düşme anını görmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum' dedi.

OLAY GÜNÜ ÇET İLE TANIŞTIM

Bazlama üretip sattığını anlatan Akand, olay günü Batıkent ve Eryaman'da bazlama dağıttığı sırada Aksu'nun kendisini telefonla arayarak, akşam buluşmak istediğini aktardı. Akşam saat 18.00 sularında Çağatay Aksu ile buluşacakları Balgat'taki restorana gittiğini belirten Akand, Aksu'nun restoranda tek başına oturduğunu, beraber içki içmeye başladıklarını, saat 21.00 sularında arkadaşları Mustafa'nın yanlarına geldiğini söyledi. Saat 22:30 sularında lavaboya gittiğini belirten Akand, tekrar masaya döndüğünde Şule Çet'i gördüğünü, tanıştıklarını ve sohbet etmeye başladıklarını anlattı. Restoranın kapanış saatine yakın Aksu'nun ofise gidip içki içme teklifinde bulunduğunu savunan Berk Akand, Mustafa'nın teklifi reddettiğini, 'Gelin, eğlenmeye devam ederiz.' demesi üzerine Çet'in gelmeyi kabul ettiğini bildirdi. Aksu ve Çet'in aynı araçla restorandan ayrıldığını belirten Akand, savunmasını şöyle sürdürdü: 'Ben de aracımla restorandan ayrıldım. Telefonla arayıp nerede olduklarını sordum. Marketten içki aldıklarını söylediler. Bulundukları yere gittim. Çağatay ile Şule marketten çıkıyorlardı. Plazanın girişinde beni bekliyorlardı. Bir ara Çağatay bizden ayrıldı. Mini buzdolabıyla ilgili güvenlik görevlileriyle konuşmak için gitmiş. Ardından üçümüz plazaya girdik. Plazanın makam odasına geçtik. Bilgisayardan müzik açtık. İçmeye, eğlenmeye başladık. Videolar çektim. Bir süre sonra içkilerimizi aynı odada bilgisayarın bulunduğu yere taşıdık. Ben bu sırada arkadaşım Pınar'ı yanımıza gelmesi için ikna etmeye çalışıyordum. Pınar gelmek istemedi. Moralim bozuldu. Eğlenirken çektiğim bir videoyu Pınar'a gönderdim. Bir süre sonra makam koltuğuna bilgisayarın başına oturdum. Çok yorgundum. Telefonumu bir köşeye bıraktım. İçim geçer gibi oldu. Uyumamak için direniyordum. Bu sırada Şule'nin yanımdan kalktığını fark ettim. Çağatay da gitti. Ben müzik dinlemeye devam ettim. Bu sırada içim geçmiş.'

'BARDAK YIKAMA SESİ DUYDUM''

Bir süre sonra Çağatay Aksu'nun, 'Berk, Berk' diye bağırıp kendisini uyandırmaya çalıştığını anlatan Akand, 'Gözümü açamıyordum. Işıkların açıldığını fark ettim. Önce müzik kesildi. Bilgisayarın kapanış müziğini duydum. Çağatay'ın ayak seslerini duyuyordum. Oraya buraya koşturuyordu. Şişe sesi, peşi sıra bardak yıkama sesi duydum.' diye konuştu. Ardından Aksu'nun tekrar yanına gelip, 'Şule, 'Ben gidiyorum.' dedi ve camdan atladı gitti. Hadi biz de gidiyoruz.' dediğini aktaran Akand, şöyle devam etti: 'Söylediklerine inanamadım. 'Saçmalama.' dedim. 'Ne saçmalaması' diye parmağını gösterdi. 'Tutarken böyle oldu' dedi. Kapıya koştum. Parmağı iyice şişmişti. Çağatay ile Şule aralarında bir şey oldu sandım. Aşağıda güvenlikle karşılaştık. Çağatay 'Hadi gidelim.' diyordu. Sakindi. Güvenlik görevlileri, 'Patlama sesi duyduk. Siz de duydunuz mu?' diye sordu. Patlama sesi duymadığımı söyledim. Bu sırada Çağatay'da kayboldu. Telefonla arayıp, 'Neredesin, kız nerede?' diye sordum. Güvenlik görevlilerine, 'Buradan bir kız geçti, gördünüz mü?' diye sordum. 'Evet geçti.' demelerini bekliyordum. Geçmedi deyince daha kötü oldum. İtfaiye, polis ve ambulans geldi. İtfaiye asma kata çıktı. Burada diye işaret verince sinir krizi geçirdim.' Duruşmada olay gecesi Şule'nin mesajlaştığı ev arkadaşı Lilia Trohin da tanık olarak dinlendi. 'Çağatay, Şule'ye yazıp duruyordu. Şule bana 'Gideyim mi' diye sordu. 'Hem para alacağım da var' dedi. Çağatay, Şule'ye asılıyordu. Çağatay'ın, Şule'ye asıldığını öğrendikten sonra Şule'ye 'Bağımızı koparmayalım' dedim. Olay günü evde yemek yiyorduk. Şule bana, 'Çağatay bana mesaj atıp duruyor, gel diyor, bana asılıyor, ne yapayım' dedi. Ben de 'Sen bilirsin' dedim. Saat 21.30 gibi evden çıktı. Sonra ona 'iyi misin? diye mesaj attım. 'İyiyiz sıkıntı yok' dedi. Sonra bir daha iletişime geçtik ve 'ofise geçiyoruz' dedi. Ben 'seni alayım mı?' diye sordum. 'Yok abla' dedi.'

PLAZANIN GÜVENLİKÇİLERİ TANIK OLARAK DİNLENDİ

Çet'in hayatını kaybettiği gece plazada güvenlik görevlisi olarak görev yapan Akif Deniz ile Murat Dalgalı tanık olarak dinlendi. Deniz olay gününü yaşananları şöyle anlattı:

'Çağatay Aksu Konya yolundan giriş yaptı. Bana B2 kapısının neden kapalı olduğunu sordu. Belirli bir saatten sonra kapatıldığını söyledim. Birilerinin buzdolabı getireceğini, kapıyı açmamı söyledi. Açamayacağımı söyledim. 5 dakika sonra Şule ve yanındaki arkadaşıyla geldi. Kayıt aldım. Aradan bayağı bir zaman geçti. Sabah namazını kıldıktan sonra otoparka indim. 03.50 civarında Murat beni arayarak, bir patlama sesi duyduğunu söyledi. Yanına gittim. Nereden geldi diye aramaya başladık, bir şey bulamadık. Ekrana baktığımız zaman birinin yere çökmüş elleri başında birini gördüm. Çağatay 'Bize ne var?' diye sordu. Biz de 'Patlama oldu, onu araştırıyoruz' dedim. Berk 'Yok bir şey' dedi. Çağatay da 'Hadi gidelim' dedi. 'Yanınızda hanımefendi vardı o nerede' diye sordum. Berk, 'Çıkıp gitti görmedin mi' dedi. 'Görmedim beyefendi' dedim. Ardından beraber gittiler. Sonra Murat geldi, 'abi bir kızın düştüğünü söylüyorlar' dedi. Ben hemen polisi ve ambulansı aradım. Daha sonra Berk geldi, 'Abi bir şeyler yapın' dedi. Daha sonra telefonuyla Çağatay'ı 'arayıp neredesin lan şerefsiz gelsene' dedi. Aradan 15-20 dakika sonra polis ve ambulans' geldi.'

'01.50 ile 02.30 ZAMAN ARALIĞINDA TECAVÜZ EDİLDİ'

Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım da dosya kapsamına göre, gece 01.50 ile 02.30 arasında bütün sanıkların internet girişlerinin kesildiğini, bu sıralarda Şule'ye tecavüz edildiğini kaydederek, Şule Çet'in ne zaman ve neden öldüğünü anlamaya çalıştıklarını ifade etti.

Müzakereden sonra ara karar açıklayan mahkeme heyeti, düşmeden önce mağdurun herhangi bir darba maruz kalıp kalmadığına ilişkin rapor alınmasına hükmetti. Şule Çet'in tırnaklarında bulunan Akand'a ait DNA örneğinin, avukatların iddia ettiği gibi el sıkışma veya el ele tutuşup halay çekmeyle geçip geçmeyeceğinin ortaya çıkarılması için İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor talep eden heyet, Berk Akand ile Pınar Turgutlu tanığı arasındaki telefon irtibatına ilişkin de rapor hazırlanmasına karar verdi. (Pınar Turgutlu, Berk Akand'ın üniversite yıllarında hoşlandığı kız arkadaşı.) Sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmeden mahkeme heyeti, davayı 15 Mayıs'a erteledi.

İDDİANAME: 'CİNSEL SALDIRI VE CİNAYET'

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ifadeler, raporlar, tanık ifadeleri, telefon incelemeleri sonrası Şule Çet'in cinsel saldırıya maruz kaldığını ve plazanın 20. katından atılarak öldürüldüğüne dair iddianame düzenledi. Şüpheliler, Çağatay Aksu ve Berk Akand'ın 'kasten öldürme' 'cinsel saldırı' ve hürriyetten yoksun bırakma' suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

'İNTİHAR DEĞİL CİNAYET'

Ankara Kadın Platformu üyesi bir grup, duruşma öncesi adliye önünde toplanarak basın açıklaması yaptı.'İntihar değil cinayet', 'Şule Çet için adalet' yazılı pankartlar taşıyan gruptakiler adına yapılan açıklamada, Şule Çet'in harçlığını çıkarmak için çalışırken öldürüldüğü ve cinayete intihar süsü verilmek istendiği belirtildi. Duruşma öncesi Ankara Kadın Platformu adına açıklama yapan Şeyda Özcan, Şule Çet cinayetinde faillerin cezasız kalması için bu cinayete önce intihar süsü verildiğini ifade verdi. Özcan, ailesi ile birlikte ilk günden beri Şule'nin intihar ettiğine inanmadıklarını ve bunun bir cinayet olduğunu haykırdıklarını belirterek, bütün soruşturma boyunca kadın dayanışmasının güzel örneklerinden birini sergilediklerini söyledi.

Özcan, platform olarak Çet ailesinin ve bütün katledilen kadınların yanında olduklarını vurgulayarak şunları söyledi: 'Bugün burada oluşumuz bile başlı başına kadınların mücadelesinin ve dayanışmasının kazanımıdır. Şule'nin acısından dolayı öfkeliyiz. Ama mücadelemiz devam edecek. Hep birlikte bu davayı takip edeceğiz. Türkiye'de suçların faillerininin ceza alabilmesi için kamuoyu baskısı yaratmamıza gerek kalmayıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz.'

'ŞULE ÇET ÖLDÜRÜLDÜ!'

Bu arada, Adliye binası önünde açıklama yapan CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, bu davada alınacak kararın tüm benzer davalar için emsal teşkil edeceğini belirtti. Taşçıer, 'Bugün burada olanlar biliyor ki Şule Çet cinsel istismara maruz kaldı ve öldürüldü. Bu dava sürecinde yayınlanan adli tıp raporları hiçbir bilimsel alt yapısı olmadan ve tamamen cinsel istismarı meşrulaştıran raporlardı. Bunlar, sürecin organize bir suç haline geldiğini gösteriyor. Biz, kadınların ne giyeceğine, yaşam şekline karışılmasını istemiyoruz. Bu davanın takipçisi olacağız. Şule Çet ve tüm kadınlar için adalet istiyoruz' diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi