• Sizi eğitim geçmişinizle birlikte tanıyabilir miyiz?

Kendimden kısaca bahsetmem gerekirse üretmeye, yeni bir şeyler oluşturmaya sevdalı birisi diyebilirim. Çok küçük yaşlardan beri bu böyleydi. Bir şeylere şekil vermek, bir şeyleri birleştirerek yeni şeyler yaratmak çocukluğumdan bu yana gelen en büyük hazlarımdan biridir. Bu üretme sevdası ilköğretim ve lise yıllarında biraz daha hobi amaçlı yürüse de, üniversitede iç mimarlık bölümünü seçmemle biraz daha ciddi bir hal aldı. Üniversitede üretim ve tasarımın akademik eğitimi ve uygulama alanına geçmiş oldum. Üniversiteden mezun olduktan sonra da iç mimarlığa göre çalışma alanı daha küçük ölçekte olan endüstriyel tasarım alanına yöneldim. Gerek üniversitelerin ilgili bölümlerinden derslere katılarak, gerekse diğer kaynaklardan araştırmalar yaparak kendimi hala bu alanda geliştirmeye devam ediyorum.

• El sanatları alanına geçiş süreci nasıl gelişti?

Aslında el sanatlarına geçiş gibi bir sürecim olmadı. Çünkü her zaman içindeydim. Çocukluğuma dair hatırladığım en eski anılarda bile resim yaparken ya da çamurdan heykeller, kaleler yaparken hatırlıyorum kendimi. Sanat her zaman hayatımın bir noktasında vardı. Tabi çocukken yaptığım şeylere ne kadar sanat eseri denir bilmiyorum ama. İlerleyen yaşlarımda da resim ve heykel, bir şekilde hayatımın içinde oldu.

'BUNU HERKES YAPABİLİR'

• Morfoz design'da tam olarak amacınız nedir?

Morfoz'da birden fazla amacım var aslına bakarsanız. Bunlardan en önemlisi insanların çöp olarak gördüğü bir şeyi atıp, Türkiye'nin ve dünyanın çöpünü fazlalaştırmaktansa, o şeyi farklı senaryolarla yeniden kullanıp hem işe yarar bir ürüne dönüştürmek hem de çöp yığınlarını bir nebze olsun azaltmak. Diğer amacım ise insanlara, 'bakın sizin çöp diye düşünmeden attığınız atıklarla neler yapılabilir, ne işlere yarayabilir'i göstermek. Onları hem bu konuda düşünmeye sevk etmek hem de onların da bunları yapabileceğini göstermektir. Bir diğer amacım da yapmaktan ve üretmekten keyif aldığım bu ürünleri para kazandıran bir iş modeline çevirmek.

• İnsanlar için atık haline gelmiş ürünleri bir sanat ürününe dönüştürürken hangi aşamaları izliyorsunuz? Örnekler üzerinden detaylı anlatır mısınız?

Öncelikle elimize geçen atıkları inceliyoruz. Bazı atıkları görünce onlar resmen bize bağırıyor. 'Benden çok güzel masa lambası olur,' 'beni saat yapın saat' diye… Bu haykırışlara kayıtsız kalmıyoruz tabi. Örneğin 'Labarna' adlı masa lambamızın üst kısmı eski bozuk bir saç kurutma makinesiydi. Onu görünce bize haykırdı yine. Işık kaynağını koyacağımız bir haznesi, bu hazneye açı ayarı verebileceğimiz eklem noktası ve elektrik kablolarını geçirebileceğimiz kanalı vardı. Biz de onu güzelce temizledik, boyadık. Altına da onun tasarım çizgisine uyan bir süt şişesinden gövde ekleyerek masa lambası yaptık.

'İLERİ DÖNÜŞÜM ATÖLYESİ'

• Özgün tasarımlar üretmek için vermiş olduğunuz eğitimler var ya da olacak mı?

Her ne kadar öyle görünmese de tasarım eğitimi zor ve ciddi bir iştir. Özgün tasarım yapmak üzerine bir eğitim vermek ciddi zaman isteyen bir süreç. Henüz öyle bir eğitimim yok. Bununla birlikte atık malzemeleri nasıl değerlendirebileceğimiz ve onları nasıl süsleyebileceğimize dair 'ileri dönüşüm atölyesi' düzenlemekteyim.

• Tasarımlarınızı 'İleri dönüşüm' olarak adlandırıyorsunuz. Bu tanımı açar mısınız?

Ülkemizde daha çok geri dönüşüm kavramı biliniyor atıkların değerlendirilmesi konusunda. Geri dönüşüm sürecinde atık malzeme toplanıyor ve geri dönüşüm merkezlerinde o maddenin hammaddesine geri döndürülüyor. Örneğin cam şişe geri dönüşüme sokularak tekrar eritiliyor ve tekrar cam şişe yapılıyor. İleri dönüşüm sürecinde ise atık malzeme alınıp eski işlevinden farklı bir şekilde kullanarak değerlendiriliyor. Örneğin cam şişeyi biz ileri dönüşümde bir vazoya ya da masa saati için bir ayağa dönüştürüyoruz. Tabi ileri dönüşüm için harcanan enerji miktarı da geri dönüşüme göre daha az oluyor. Böylece enerji kaynaklarını da daha az tüketiyoruz.

'HER ŞEY KISA ÖMÜRLÜ ÜRETİLİYOR'

• Günümüzde çabuk tüketen ve tükettiğini çabuk atan bir toplum haline dönüşmemizi nasıl yorumluyorsunuz?

Yapmış olduğunuz tasarımlarla bu konuya dikkat çekme gibi bir amacınız var mıdır? Ne yazık ki bizim gibi ve bizden daha yüksek gelire sahip ülkelerin hepsi tüketim toplumu haline çoktan geldi. Bana göre böyle bir toplumun yaratılmasındaki en suçlu kişiler üretici firmalar. Onlar daha çok üretmek daha çok para kazanabilmek uğruna bizi sürekli tüketmeye zorluyorlar. Gözlemleyebildiğim kadarıyla özellikle son 20 yıldır zirve yapmış durumda. Nasıl daha ucuza üretebilirim? Nasıl daha çok satabilirim? Kısacası nasıl paraya para demem? Soruları bugün dünyayı 3,4 milyon kilometre karelik yani Türkiye'nin 4 katı büyüklüğünde bir çöp yığınıyla baş başa bıraktı. Satabilmek uğruna mobilyadan teknolojik ürüne, kıyafetten beyaz eşyaya kadar her şey kısa ömürlü üretiliyor. Böylesi bir tüketim çılgınlığına çok bilinçli bir toplum olsanız bile karşı koymak zor. Ama imkansız değil bence. Ben Morfoz'u kurup insanlara yaptığım ürünleri gösterdiğimde, insanlar 'ya biz onları hep atıyorduk. Bu işe de yarar mıymış' diyorlar. Bunları duymak önceden bahsettiğim amaçlardan birinde doğru yolda olduğumu gösterdiği için beni de sevindiriyor.

• Daha çok hangi kitleye hitap ediyorsunuz? Çalışmalarınızı görenler nasıl tepkiler veriyor?

Aslında her kesime hitap etmek istiyorum. En azından bu bilinci, ileri dönüşüm kavramını herkese göstermek istiyorum. Tabi genellikle beni takip eden kitle, tasarım ve ev dekorasyonuna ilgili olanlar oluyor. Tasarımlarımızı görenler oldukça beğendiklerini dile getiriyorlar. Hele birde bu ürünlerin işe yaramayan gibi görünen şişelerden, konserve kutularından, CD'lerden yapıldıklarının söylediğimizde ilgileri daha da artıyor. Tabi ki Uzakdoğu'da üretilen basmakalıp ürünlerle karşılaştırıp fiyat konusunda memnun olmayan müşterilerimiz de oluyor. Ancak bu ürünlerin tamamen özel tasarım olduklarını ve yüzde yüz el işçiliği kullanılarak yapıldığını aktarınca bize hak veriyorlar

Editör: Haber Merkezi