Yaklaşık 24 biniaşkın seçmeniyle Ankara'nın en yeşil alanlarından biri olan Yeni Batı Mahallesi'nde 8muhtar adayı yarışıyor. Adaylardan 5'inin kadın olması ise dikkat çekici noktalardan. Adaylardan emekli İngilizce öğretmeni Jale Keskin, kapı kapı dolaşarak kolektif bir çalışmayla bütün mahalleliye ulaşmaya çalışıyor.Keskin, 'Yeni Batı Mahallesi muhtar adayı ve azaları olarak; kadınların özgürce sokaklarında dolaşabileceği bir mahalle, güvenle gidebilecekleri danışma merkezleri ve kadın sığınmaevleri, çocuklarını güvenle bırakabilecekleri ücretsiz kreş, kadın erkek eşitsizliğinin son bulması ve çocuk istismarlarının önlenmesi taleplerini destekleyerek hayata geçirmek için birlikte mücadele edeceğiz' diye konuştu. En can yakıcı sorunlarından birinin de mahalledeki uyuşturucu satışı olduğunu belirten Keskin, gençleri spor aktivitelerine ve gençlik kültür merkezlerine yönlendirerek onlara güvenli bir alan açmayı hedeflediklerini de vurguladı.Keskin ile projelerini ve Batıkent'teki seçim yarışını konuştuk.

Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?

İzmir'de doğup büyüdüm. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunuyum. Okulu bitirince Konya'nın Ereğli İlçesi'nin Zanapa Köyü'ne atandım. Orada 1 yıl tek başıma bir ahırda yaşadım. Çünkü köyde başka kalacak bir yer yoktu. Ahırı bozup bir oda yapmışlar. Mutfak, banyo, tuvalet hiçbir şey yok. Orayıönce boyadık sonrasında kütüphane yaptık bir deyatacak bir somya ve bir tane de masa koyup öylece başladım öğretmenlik hayatıma. İzmir'den sonra böylesi bir yerde yaşamak oldukça zordu. Çünkü evin tek kızıydım ve el bebek gül bebek yetiştirilmiştim. Ama benim için çok büyük bir deneyim oldu. Oraya dair çok güzel ve özel anılarım var. Oradaki öğrencilerim geçen yıl eşleri ve çocuklarıyla ziyaretime geldiler ve inanılmaz mutlu oldum. Güzel anılar ve anlamlı izler bırakmışım ki yıllar sonra öğrencilerimin aileleri ile ziyarete gelmesi gerçekten çok onur verici. Sonrasında eş durumu nedeniyle Ankara'ya geldim. Ankara'da ilk önce Üreğil Kız Meslek Lisesi'nde öğretmenlik yaptım sonrasında ise Batıkent Müjgan Karaçalı'da uzun yıllar görev yaptım. Hayatımın en verimli öğretmenlik yılları orada geçti diyebilirim. Çünkü çok güzel bir öğretmen kadromuz vardı çok demokrat aydın insanlardı tek idealleri eğitim ve öğrencilerdi. Öğretmenler arasında çok büyük bir dayanışma ve kolektif bir ruh vardı. Branşlarımız farklı yaptığımız iş ortaktı. Çünkü amaç öğrenciydi ve eğitimdi. O dönem Müjgan Karaçalı Ankara'daki en iyi okullar arasındaydı hem kültürel ve sosyal etkinlikler hem de akademik başarı açısından.

TİYATRO FESTİVALİNE ÖNCÜLÜK ETTİM

Mesela, her yıl bir tiyatro oyunu çıkarıyordum. Oyunlar çok profesyoneldi. Sonraki sürece Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin dekanı ile devam ettik. Dekan stajyer öğrencileri bize gönderiyordu ve birlikte çalışıyorduk o stajyer öğrencilerle. Böylece çalışmalar daha bilimsel bir sürece girdi. Bir süre sonra Yenimahalle Belediyesi'ndeki Tiyatro Festivali'nin başlamasına öncülük etmiş olduk.Okullar tiyatro çalışmaları yapıp bu festivale katıldı. Yenimahalle Belediyesi bu anlamda çok destek verdi. Sonrasında bu festival yarışmaya dönüştü yarışmalara dönüştükten sonra da ben o çalışmanın içinde yer almak istemedim. Çünkü sanatta yarışma diye bir mantığı kabul etmiyorum. Sanatta yarışma olmaz.

Sonraki süreçte bu grup içerisinden ayrıldım ama yine tiyatro çalışmalarım devam etti. Her yıl bir oyun çıkardık. En son Sabahattin Ali'nin 'Benim Meskenim Dağlardır' oyunu ile jübile yaptım. Ankara Sanat Tiyatrosu'ndan oyuncuların bir kısmını oyunu izlemek için çağırmıştık ve onlar 'Biz bu kadarını başaramadık. Böyle bir oyunu Milli Eğitim Bakanlığı'nın izniyle okullarda nasıl gösterime sokabildiniz. Kutluyoruz' dediler. Hala efsanedir 'Benim Meskenim Dağlardır' oyununu hala konuşur insanlar.

Eğitime yönelik baskılardan dolayı çalışma alanlarımız çok daraldı ve bu nedenle geçen yıl emekli olmak zorunda kaldım. Sonraki süreçte de gönüllü olarak bir vakıfta bir yıl boyunca İngilizce öğretmenliği yaptım. Haftanın 7 günü ilkokuldan lise son sınıf öğrencisine kadar İngilizce kursları verdim. Çok güzel başarılar elde ettik.

Muhtar adayı olmaya nasıl karar verdiniz?

Çevremin destekleri doğrultusunda böylesi bir sürece girdim. Eğitimden gelen deneyimlerimi mahalleye aktarmamı istediler. Ben de 'Güzel bir şey olabilir' diye düşündüm. Aslında muhtarlık hiç düşünmediğim bir şeydi. 6 ay önce 'Muhtarlığa aday olacaksınız' deselerdi inanmazdım. 'Yok, canım deyip' güler geçerdim. Gerçekten hiç düşünmemiştim aday olmayı. Arkadaşlarımın yönlendirmesiyle aday oldum.

SEKİZ AZANIN SEKİZİ KADIN

Kadın aday olmak nasıl bir duygu?

Aday olmamın bir sebebi de kadınlar olarak ne kadar güçlü olduğumuzu göstermek istedim. Kadınlar yönetime geçmeli diye düşünüyorum. Çünkü kadınlar çok daha duyarlı ve üretken. O nedenle kadınların yönetimde olması benim için çok önemli. Kadınlar bu ülkenin zulmünü, yükünü, şiddetini ve ekonomik krizini en çok yaşayanlar. Projelerimin bir çoğu özellikle kadınlar için. Sekiz azamız var sekizi de kadın. Kadınlarla birlikte daha güzel ve anlamlı işlere imza atacağımızı düşünüyorum.

AMAÇ KOOPERATİFLEŞME

Projelerinizden bahsedebilir misiniz?

8 kadınla oturduk konuştuk ne yapabiliriz diye. Hiyerarşiye karşıyım ve hiyerarşiyi kendi içimizde yok edelim diye kolları sıvadık. Normalde 4 asil 4 yedek olur biz 8 kadın asil üye olarak çalışalım diye karar verdik. Hepimiz meslek gruplarımıza ve ilgi alanlarımıza göre çalışma alanlarımızı belirledik. Ayrıca bütün çalışmaları dayanışma ile sürdüreceğiz. En büyük projem kadınlar üzerine. Kadınları evde sürekli iş yapan, çocuk doğuran bir özne olmaktan çok sokağa çıkarmak istiyoruz. 'Kadınlar sokağa çıksın' diyoruz. Sokak derken kadınları sosyal, kültürel ve sportif aktivitelere dahil etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ve hemen hemen her gittiğim kapıda bu düşüncemi özellikle vurguluyorum.

Kadınlar, tarhana, sarma, erişte, mantı ya da el ürünleri yapıyor. Küçük semt pazarları kurarak kadınlar ürünlerini sergileyebilsinler istiyoruz. Kadınlar ürettiklerini gelirleri haline getirsinler, ekonomik olarak kocalarına ve babalarına mahkum olmasınlar.Bu projeyi küçük semt pazarlarında başlatıp dayanışmaylabüyütebiliriz. (Para kazanmaktan çok bir arada olmanın mutluluğunu yaşasınlar istiyoruz) Kadınlar arasında bir dayanışma ağı oluşturup kooperatifçiliğe kadar yaygınlaştırabiliriz bu projeyi. Bunun dışında bir de sosyal aktivitelere de katılsınlar. Mesela drama, tiyatro, müzik ve İngilizce kurslarına katılsınlar. Kendi kendilerini geliştirebilsinler ve bu gelişimi yaşamlarına aktarabilsinler istiyoruz.

Özellikle şiddete, tacize uğrayan kadınlar ve kadınlara boşanma esnasında hukuki danışmanlık noktasında yardımcı olmak için avukat arkadaşlardan da destek istiyoruz. Belirli zaman aralığında paneller ve aydınlatıcı sohbetler gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.

KADINLAR SOKAĞA!

Batıkent nasıl bir ruha sahip?

Batıkent sosyal demokrat ve aydın insanların olduğu bir semt.Yakın zamana kadar sıkıntılı bir yer değildi. Kadınların büyük bir çoğunluğu sokakta tek başına dolaşabilme özgürlüğüne sahipti. Ama son dönemlerde her şeyin değiştiği gibi Batıkent'te de bir takım değişimler oluyor. Zaman zaman kadınlara yönelik tacizler yaşanabiliyor. Böylesi güzel bir ortamın bozulmasına izin vermememiz gerekiyor. Onun için 'Kadınlar sokağa' diyoruz. Batıkent Dayanışma Platformu diye bir mecra var. Bütün oluşumlar var içerisinde. Bu oluşum Batıkent'e yapılacak bir takım etkinlikler ve çalışmalar üzerine tartışılıp karar veren bir yapı. Benim muhtar olmam da orada görüşüldü ve beni destekleyeceklerini söylediler.

Batıkent'in neyi eksik?

Batıkent eski yerleşim alanı olduğu için yeşil alanı oldukça bol bir yer. Ama semtlere göre baktığınızda eksik olan yeşil alanlar tabi ki var. Çocuklar için daha sağlıklı ve güvenilir park alanları oluşturmak gerekiyor. Engelliler için yollar var ama bazı dolaştığım apartmanlarda geçiş alanları sağlanmış fakat çok dik bir alan. Bir engelli oradan düşüp yaralanabilir. Çok düşünülerek yapılmamış. Benim projelerimin içerisinde birincisi kadınlar ikincisi gençler ve çocuklar üçüncüsü de engelliler ve yaşlılar. Ekip ekip bu alanlara yönlenip çalışmalar yapacağız. Mesela Serçeşme diye Yenimahalle Belediyesi'nin açtığı bir kültür evi var. Çok geniş bir alan.Şu an kadınlar için dikiş-nakış, resim, takı gibi kurslar açılmış. Ama orası çok daha aktif bir yer haline getirilebilir. Yani günün her saatinde farklı etkinliklerin yapılabileceği bir yer olabilir. Yeni Batı Mahallesi için yeterli olmayabilir çünkü çok geniş bir alan mahalle. Neredeyse Avrupa'da bir ülke konumunda. Ama bir başlangıç itibariyle elimizin altında olan bir mekan burası. Bu mekanı daha da işlevsel hale getirmek gerekiyor. Gençler için de kültürel sosyal ve sportif kurslar açılabilir. Oraya genelde kadınlar gidiyor gençleri de yönlendirmek için çalışmalar yapmak gerekiyor.

Yaklaşık 7 bin kişi ile görüştüm. O kadar yaşlımız var ki o kadar görmezden geldiğimiz engellimiz var ki. Bizim bu insanları yok saymamız mümkün değil. Mesela devlete müracaat ediyorsunuz görevli biri yaşlıları hastaneye bırakabiliyor ama onlara hastanede kimse eşlik etmiyor. Bu konuda destek olmak gerekiyor ve biz bu alanda çalışmalar yapacağız. Yaşlılar için belediye ile işbirliği içerisinde böylesi bir destek sunulabilir.

ENGELLİLER İÇİN BAKIM EVİ PROJESİ

Örneğin ev ziyaretlerinde şöyle bir öneri ile karşılaştım: Bu öneriyi sunan engelliler alanında öğretmenlik yapan bir öğretmen arkadaş. Kendisini hiç tanımıyordum ve çok samimi bir sohbetimiz oldu.'Biz engelli ailelerini düşünmüyoruz. Engelliler için bir şeyler yapıyoruz ama engelli ailelerin sorunları çok fazla. Mesela tatile gidecek aileler için tatil olanakları sağlanıyor ama engelli kişi ile tatile gitmek aileler için tatil olmuyor.Engelliler için güvenilir bir bakım evinin olması gerekiyor.' dedi. O kadar güzel bir öneri sundu ki öğretmen arkadaş. Ailelerin tatil dönemlerinde gönül rahatlığıyla bırakabileceği bir bakım evi olsa ne güzel olur. Aileler rahatça tatilini yapabilsin o kadar insani bir istek ki.

GEZİCİ KÜTÜPHANE PROJESİ

Gezici kütüphane kurmak istiyoruz. Duraklarda küçük kitaplıklar kuralım diye bir projemiz var. Ama çok emin olamadık durur mu diye? En azından bir bölgede böylesi bir çalışma yapacağız nasıl sonuç alırız diye de merak ediyoruz açıkçası. Ayrıca ilk işim muhtarlıkta bir kütüphane kurmak. Hatta muhtarlığın önünde açık bir kitaplık yapmayı düşünüyoruz. Daha sonra da yaygınlaştıracağız. Bu arada güvenlik ciddi bir sorun. Mesela evlere gidiyoruz dış kapı şifreli ya da güvenlikli orayı bir aşıyorsunuz sonra iç kapıya yöneldiğinizde yine şifreli içeriye girdiğinizde çaldığınız kapı 3-4 kez kilitlenmiş ve kapılar böyle açılıyor. Yani demek ki insanlar o kadar güvensiz yaşıyorlar ki bu kadar güvenlik önlemlerine rağmen o kapılar 3-4 kez kilitleniyor. Güvenlik konusunda yoğunlaşmak gerekiyor diye düşünüyoruz.Mahalleyi en çok bilen en çok dolaşan taksi şoförleridir. Onlarla dayanışma içerisinde olup onlardan yardım almak gerekiyor bu konuda. Mahallelere bekçiler kondu,onlara nasıl ulaşırız bilmiyoruz ama taksiciler her an yanımızdalar.

SOKAK HAYVANLARI İÇİN BARINAKLAR

Batıkent'teki bir diğer sorun da sokak hayvanları. Özellikle köpekler. Mesela benim evimin önünde Koşuyolu var en az 30 tane köpek var. Sevenler de var çok korkanlar da. Gerçekten çok tehdit oluşturmaya başlamış. Hemen hemen girdiğim iki evden biri köpek sorununun halledilmesi gerektiğini söyledi. 'Seviyoruz ama sokağa çıkamıyoruz' diyorlar. Ve çok saldırı olmuş. Bu sorunu çözmek için Eryaman'da çok geniş araziler var. Belediye ile işbirliği içerisinde köpek bakım evleri yapılabilir. Ya da hayvan severlerle bir toplantı yapıp onların önerileriyle hareket edelim istiyoruz.

Editör: Haber Merkezi