Futbolumuz çok ilginç noktaya doğru gidiyor...

Transferlerdeki savurganlık, yabancılara aktarılan ve giderek katlanan paralar, kulüp bütçelerinde onulmaz yaralar açıyor. Başarı geldiği takdirde bir – iki yıl daha idare ediliyor. Sonrası ise herkesin malumu… Kayyuma kadar giden yol… Borçlar, icralarla geçen yıllardan sonra Amatör kümeye kadar hızlı düşüş… Şehir takımlarında işler kolay… Kulüp anahtarının Valiye veya belediye başkanına teslimiyle varılan son nokta: ' Amatör küme'

Pandemi, aslında kulüpler için doğru yol kullanılırsa kurtuluş için tam bir fırsat dönemi.

Futbol ile ilgili tüm işaretler aynı durumu gösteriyor… Kurtuluş için tek yol Alt yapı.

Dünya, zaten salgın olmadan öncede bunun farkına varmıştı

Ama bizde maalesef ancak zorunluluktan dolayı varılan nokta.

Bunun en iyi örneği Gençlerbirliği…

Bir zamanların kasasında para olan ender kulüplerimizden biri olan Başkent ekibi, kötü yönetim yüzünden paraları tükenmekle kalmayıp şimdi borç batağında yüzer hale geldi..

Allahtan Gençlerbirliği sevdalıları hala var da kulüp kötü durumlara düşmekten kurtuldu. Niyazi Akdaş ve yönetimi büyük bir özveri ve aynı zamanda cesaretle, taşın altına ellerini koyarak Başkent ekibini nefes alır duruma getirdiler.

Peki bu takım iyi dönemlerindeki zenginliğe nasıl ulaşmış ve nasıl büyümüştü. Tabi ki altyapısından yetişen futbolcuları yetiştirip, parlatarak büyük kulüplere (Özellikle 3 büyüklere) yüksek fiyatlara satarak en güzel günlerini yaşadı.

İlhan Cavcav rahmetli olunca, kasadaki paralara güvenerek yerli ve yabancı futbolculara yönelen bilinçsiz yöneticiler, hep kasadaki parayı bitirdiler hem de altyapıyı sekteye uğrattılar. İşte bu savurganlık, Gençlerbirliği'nde İlhan Cavcav'ın oluşturduğu o güzelim yapının yıkılışını getirdi.

Akdaş dönemi, zorunlu da olsa yeni bir yapılanmaya gidiyor.

Takımın transfer tahtası kapalı… İşte bu durum altyapıya yönelmek için tarihi bir fırsat…

Kırmızı -Siyahlı ekipte yetişmiş, yıllardır kaptanlığını yapan öyle bir Gençlerbirliği sevdalısı teknik adama görev verildi ki doğrusu bu kadar isabet olur.

Metin Diyadin hoca, kılı kırk yararak bu sezon oluşturduğu dar kadroyu gerileme döneminde de olsa altyapısından tam 11 futbolcuyla takviye etti. Bunlardan da 6-7 tanesini oynatmaya başladı. Ve hala bunların sayısını arttırmaya çalışıyor.

Türkiye'de bir teknik direktör ancak arkasında başkan ve yönetiminin desteğini hissederse, kendi kariyerini de ilgilendirdiği için bu kadar genç oyuncuya şans verebilir.

Tüm olumsuz koşullara rağmen Gençlerbirliği, 26 puan toplayarak sezonun ilk yarısını 9.olarak bitirdi. Yani başta konulan ilk 10 hedefi tutturulmuştu.

Ligin 2.yarısı Eyüp deplasmanı ile başlandı.

Gençlerbirliği'ne bakıyoruz, ideal kadrodan Aksel Aktaş, LuaLua ve Tshibola gibi önemli isimler eksik. Rakibin gücü ve kadro kalitesi belli. Buna karşın altyapıdan gelen genç yeteneklerle elinden gelen tüm mücadeleyi ortaya koydu. En büyük sorun da ofansta yaşandı. Çünkü hem tecrübeli hem de usta ayakların eksikliği, hücum anlamında takımı zafiyete düşürüyor. Bu yenilgi her şeyin sonu değil. Zaten güç farkı da ortada.

Her şeye karşın Kırmızı-Siyahlılar doğru yolda…

Tabi ki gençlerin gelişimi ve kadroya uyumu konusunda zamana ihtiyaç var. Bu da ancak onlara tahammül edilince olur.

Ama bir gerçek var ki hep eleştirmekle olmuyor… Kötü günlerde de takıma sahip çıkmak gerekir. Tamam zorlu bir ekonomik dönemden geçiyoruz ama en azından bir paket sigara parasına kıyıp 15 günde bir maça gidilerek takım desteklenebilir ve genç futbolculara moral desteği verilebilir.