Vahşice katledilen, ömrüne kıyılan, geleceği, hayalleri, hayatı çalınan bir çocuk daha... Koruyamadığımız, yaşatmayı beceremediğimiz bir sabi... Yerin dibine girsek de kurtulamayız bu utançtan...
Hangi gerekçe hangi yasa maddesi, hangi örf, hangi töre olursa olsun affettiremez bizim suçumuzu... Çünkü, daha önce de sayısız kere yaşandığı gibi küçük bir çocuk vahşice katledildi ve cesedi, dere yatağında, üzeri taşlarla kapatılmış bir çuvalın içinde bulundu.
Narin, yaşasaydı okula başlayacaktı; olmadı.
Hepimiz, boş bir hayal olsa dahi güzel bir haber bekledik günlerce. “Boş bir hayal” diyorum; çünkü hangi çocuğumuz kayboldu da biz onu sağ salim bulabildik. Hiçbiri...
Ağrı’da 4 yaşındaki Leyla’nın cesedi, kaybolduktan 18 gün sonra bulunmuştu. Yörük kızı Müslüme’nin öyküsünden ise tam bir aile dramı çıkmıştı. Giresun’da İkranur’dan da günler sonra acı haber alınmıştı. Daha niceleri niceleri...
Hepsinde ayrı bir acı...
Narin öldürüldü. 20 haneli küçük bir köyde kayboldu. Annenin çelişkili ifadeleri konu oldu, erkek kardeşle ilgili pek çok spekülasyon çıktı.
Herkes suspus idi. Nasıl bir hassasiyet var ise hemen yayın yasağı konuldu.
Narin’in cesedinin bulunmasından sonra yapılan kimi açıklamalar ise köyle ilgili soru işaretlerini iyice artırdı. Sanki, pandoranın kutusunun kapağı açılmış gibi...
Örneğin, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun açıklamaları dikkat çekici. Ensarioğlu, "Soruşturmada gizlilik var. Ayrıca son aşamaya gelindi. Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile de bizim dostlarımız. Konu çok hassas. Onları da çok fazla üzecek bir şey söylemek istemiyoruz."
Hassas olan nedir? Gerçekler, neden ifade edilmek istenmiyor? Soruşturmanın sağlıklı bir şekilde ilerletilebilmesi ve gerçek suçluların bulunması için gizliliğin sağlanması elbette ki gerekli ama buradaki hassasiyet, siyasi bağlar veya başka gerekçeler nedeniyle oluşmuş olmasın sakın?
Çünkü, kamuoyuna sızan kimi bilgiler, Tavşantepe Mahallesi’nde ve Narin’in ailesinde daha önceki yaşanmışlıkları kuşkulu hale getiriyor. Örneğin, Narin’in bir kız kardeşinin de merdivenden düşmek suretiyle öldüğü, otopsi bile yapılmadan gömüldüğü gündeme geldi ve bu ölümün de araştırılması gerektiğine dikkat çekildi. Hepsinden önemlisi Habertürk Muhabiri Çetin Çetiner’in bölgeden yaptığı bir yayında söyledikleri...
Çetiner, üzerine basa basa "Pandora'nın kutusunu açacağını" söylüyor ve devam ediyor:
"Son 10 yılda köyde ölenlerle ilgili jandarmanın, cumhuriyet savcılığının mutlaka inceleme yapması lazım. Jandarmanın bu köydeki herkesin kimliğini kontrol ederek yaşıyor mu, yaşamıyor mu incelemesi lazım. Ölenlerle ilgili de bakılması lazım. Böylesine komplike bir şey yaşanıyorsa o köyün mercek altına almak lazım."
Tuhaf açıklamalar, daha önce yaşanmış esrarengiz olaylar...
Tavşantepe köyünde bir şeyler oluyor.