İfadesinde Narin’in cenazesini nasıl taşıdığını anlatan Bahtiyar, “Selektör yaparken aynama baktım onun arabasıdır. O geldi. Ben de araçtan çıktım. Bana, ‘Bunu kaybedeceksin’ dedi. Ben de ona ‘Nedir?’ dedim. Battaniye ön koltuktaydı. Önce ne olduğunu bilmiyordum. Kollarıma alınca farkına vardım. Eğilerek baktığımda battaniyeye sarılıydı. Ben de anladım. Beni tehdit etti. Başta ‘Böyle bir şey yapmam’ dedim. Hareketsizdi. İnsan olduğunu anlayınca ailemle tehdit etti. ‘Aileni düşün, sana 200 bin TL veririm’ dedi. Köyün aşağısında zaten kimse ortalıkta yoktu. Bizi gören yoktu. Rampayı biraz çıktıktan sonra battaniye ile birlikte geldi. Arabamda torba vardı. Bagajında inşaat malzemeleri vardı. Bana, ‘Arabanda torba var mı?’ dedi. Ben de ‘Var’ dedim. Sarı, turuncu gibi bir renkti. Torbaya koyarken üzerinde siyah şort ve siyah tişört vardı. Birlikte açtık ve birlikte koyduk. Battaniyeyi o götürdü. Üzerinde bir çanta vardı. Boynun sağ tarafında bir kırmızı iz vardı. Kanamıyordu. Muhtarın üzerinde mavi tişört vardı. Tişört mü, gömlek mi onu hatırlamıyorum ama yakalıydı. Kot pantolon ve spor ayakkabı vardı. Çuvalın ağzını çantanın ipiyle kapattık. Çantanın ipini ben çıkardım. Orada ağzını kapatmadık, direkt arabaya koyduk. Gittim orada bağladım. Arka koltuğun boşluğuna bıraktım. Battaniyeyi ne yaptı bilmiyorum. Mezarlığın solunda bir yol var ve ben oradan gittim. Ben muhtarın orada bekleyip beklemediğini görmedim” dedi.

‘GÖLÜN İÇERİSİNE ATABİLİRDİM, AMA ATMADIM’

Narin’in cenazesinin üzerine yaklaşık 20 kilogramlık taş bıraktığını belirten Bahtiyar, “Nereye bırakacağımı, muhtar bana gölü işaret etti ve onu ‘Kaybet’ dedi. Ben gölün içerisine de atmadım. Yarım saat gibi bir süre orada kaldım. Villaların oradan dereye doğru gittim ve çuvalı çıkardım. Götürdüm oraya. Çuvala tam sığmıştı ve ayağının kesik olduğundan hiçbir bilgim yok. Ayağı çuvala zor girdi. Ben tek başıma geldiğim için çuvalı ben bağladım. İp aradım bulamadım, çantanın ipiyle bağladım. Çantasının içerisinde ne var ne yok diye hiç bakmadım. Çuvalı ağacın yanına gelip bıraktım zaten biraz görünüyordu. Belki gelir bulur diye. Su fazla derin değildi. Ben gölün içerisine atabilirdim ama atmadım. Çuvalın üzerine bir taş bıraktım ama yanlarında taş vardı. 20 kilo falan vardı taş. Torba dışarıdan çok az gözüküyordu, çalı koymadım. Yanında vardı. Ardından Bağlar’a bağlı Kürtçe ismi ‘Sermi’ olan köye gittim. Baldızım Zeynep’in evine gittim, çay içtim. Küçük çocuğu ile 2 kızı vardı. Onlar patlıcan doğruyorlardı. Ortalama 15-20 dakika oturdum ve 8 kilo peynir aldım. Eve geldim. Üstümü akşama kadar değiştirmedim. Hiç kimseye bir şey söylemedim. Anahtarı Çarıklı’daki inşaat halindeki evin üzerinde unuttum, onu almaya gittim. Saat 6 gibi evin orada oğlumu bekliyordum. Amcasının yanına gitmişti. Akşam 7 gibi Tavşantepe’deki eve geldim” diye konuştu.

‘SUYUN İÇERİSİNE KOYARKEN NARİN OLDUĞUNU ANLADIM, PİŞMANIM’

Bahtiyar, ifadesinde şöyle devam etti:

“Köye geldiğimde Narin’i yeni aramaya çıkmışlardı. Annem ve eşim bana söyledi. Ben namaz kıldım. Ben arasam ne aramasam ne? Olayı zaten biliyorduk. Yemek yemeden onlara katılmak zorunda kaldım. O gün gece 10.30’a kadar aramaya katıldım. Eşim ise gece 3’e kadar yatmadı. Ben suyun içerisine koyarken Narin olduğunu anladım. Ben ertesi gün muhtarı jandarmanın yanında gördüm. Sabah muhtarla birlikte yaklaşık 50 kişiyle birlikte aramaya katıldık. Muhtarla göz göze gelmedim. Su kanalına muhtarda baktı ve içine girdi. Köyün içerisinde geziyordu. Teslim olmak aklıma gelmedi ama biliyordum yakalanacağımı. Ben öldürmedim. Battaniyeyi muhtar arabanın ön koltuğuna koydu. Muhtarın arabasında kimseyi görmedim. Vücut ısısını hatırlamıyorum. Arabamı hiç yıkamadım. Telefonumu hiç kapatmadım. 24 saat açık. Gece Salim ile hiç dere yatağına gitmedik. Ben de tek gitmedim. Ailesiyle herhangi bir husumetim yok. Arama çalışmalarında muhtar tedirgindi. Milletten muhtarın serbest bırakılacağını duyuyordum. Ben de zaten AK Parti’lidir diye onu bırakacağını düşündüm. Arabada başka insan yoksa ikimizden başka kimse bilmiyordu. Narin’in cesedi ortaya çıkarıldıktan sonra tedirgin olmaya başladım. Önce itiraf etmedim, biraz konuştuk sonra itiraf ettim. Salim ile kahveye de giderdik, yemeğe de giderdik. Salim cesedi verirken yüzünde sararma vardı. Elbiseleri yırtık değildi. Arama çalışmalarının 2 veya 3’üncü gününden sonra, Salim jandarmayla birlikte iken görüştük. ‘Bizim avluya geldiler mi?’ diye konuştu. Başka bir şey demedi. Asker vardı yanında. Pişmanım. Yasalardan faydalanmak istiyorum.”

Kaynak: DHA