Diyarbakır'da Narin Güran cinayetine ilişkin davanın duruşmasının 2'nci gününde rahatsızlanarak Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan baba Arif Güran, taburcu oldu. Arif Güran, 3'üncü gününde devam eden duruşmaya katılmak için Diyarbakır Adliyesi'ne geldi.
Duruşmada dinlenen tanıklardan Cahit Kaya, Arif Güran ile Nevzat Bahtiyar arasındaki araç alışverişini anlattı. Kaya, "Araba meselesi için Arif Güran beni ve ağabeyimi çağırdı. Önce Nevzat anlattı, sonra Arif anlattı. Bizi ikisini de dinledik. Nevzat, 'Bu araba senindir' dedik. '30 bin TL'yi Arif sen ödeyeceksin' dedik. '50 bin TL'yi Nevzat sen ödeyeceksin' dedik. Nevzat, 'Bu parayı ödeyemem' dedi. Salim de Arif'in 10 bin TL'sini ödemeyi kabul etti. Sonra Nevzat da 50 bin TL'yi ödemeyi kabul etti. Başka bir şeye tanık olmadım. Bu olaydan sonra, bu olayla ilgili bir daha görüşmedik. Bizi bu olayı çözmemiz için çağırdılar. Aile meclisi toplantılarını duymadım, katılmadım da" dedi.
'ORTA YOLU BULMAYA ÇALIŞTIK'
Diğer tanık Veysel Subatan da "Arif Güran ile Nevzat'ın arasında bir araba meselesi vardı. Kim haklı, kim haksız diye Arif Güran beni çağırdı. Nevzat'ı çağırdık. Nevzat'ın arabası çalıntı çıkmıştı. Nevzat, 'Bu parayı vermiyorum' dedi. Arif'e 'Haksızlık ediyorsun' dedik. 'Sen bu parayı ödemezsen, mahkemelik olunursa bu para daha çok artar' dedik. Nevzat yanaşmadı. Diğer köylüleri de çağırdık. Diğerleri Nevzat'a 'Sen haksızsın' dedi. Orta yolu bulmaya çalıştık. Nevzat'a haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da 'Ben de bir miktar para ödeyeyim, mesele kapansın' dedi. Nevzat, zar zor kabul etti. Nevzat, tehditvari cümleler kullanmadı. Bu olaydan sonra iki taraf arasında, bu olayla ilgili bir şey duymadım. Nevzat Bahtiyar, bu parayı ödeme taraftarı olmadığı için bizi çağırdılar" diye konuştu.
'NEVZAT İLE ARİF ARASINDA BİR TARTIŞMA OLDU'
Diğer tanık Kutbettin Kaya, "Araba meselesi için beni çağırdılar. Nevzat ile Arif arasında bir tartışma oldu. Nevzat Bahtiyar'a 'Senin paran yoksa Salim'in kardeşinin evi var. Evin sıvasını yaparsın' dedik. Nevzat dedi ki 'O benim arkadaşımdır. Bizim aramızda sorun olmaz' dedi" diye konuştu. Mahkeme başkanının Güran ailesinin aile meclisi toplantılarına katılıp katılmadığını sorusu üzerine de "Aile meclisi toplantılarına katılmadım" yanıtını verdi.
'YÖNLENDİRME OLMADI, ASLA'
Tanıklardan Narin'in amcası İbrahim Halil Güran, mahkeme başkanının 'Kaça aldın enerji içeceğini' sorusuna, "Benle küçük oğlum buzlaç aldık. Sonra saman çeken çocuklara verdim. Sofi bakkal, gece yarısı bakkalı açan bir insan. O dükkanın gündüz kapalı olduğunu görmedim. Bakkal, kapının önünde oturuyordu. Köyde yaşıyorum. Bakkalın kendisi vardı içeride" dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatının, kolluğun yanlış yönlendirilmesi ile ilgili sorusuna İbrahim Halil Güran, "Yönlendirme olmadı, asla. Bizim köyde amcalarımızın sözü geçiyor. Ali Rıza Güran, Hüseyin Güran. Yangın çıkarılma konusunda; gelin köye siz o yangını çıkarabilirseniz, ben size helal olsun derim" dedi.
'BİRİNİN NARİN'İ KAÇIRDIĞINI DÜŞÜNDÜK'
Yüksel Güran'ın avukatının balkondaki yazma ile ilgili sorusu üzerine de İbrahim Halil Güran, "Narin'in kaybolduğu gün ilk röportaj verenlerden biri benim. Balkondaki yazmayı yengeme gösterdik. İmam da onun olmadığını söyledi. Biz eve girmediğini, kapının önünde birinin Narin'i kaçırdığını düşündük. Narin'in ölmüş olduğuna dair bir şüphe oluşmadı bizde. Narin balkona kadar gelmiş, gitmiş diye düşündük" diye konuştu.
ZİHİNSEL ENGELLİ TANIĞI 'HANGİ TAKIMLISIN' SORUSU
Mahkeme başkanı, zihinsel engelli raporu bulunan Süleyman Kaya'ya 'Hangi takımlısın' diye sordu. Kaya'nın 'Galatasaray' yanıtı üzerine mahkeme başkanı "Tüh, bende Fenerbahçeliyim" dedi. Daha sonra mahkeme başkanı 'Enerji içeceği içiyor musun' diye sordu. Kaya da "Evet. Olay günü Enes ile birlikte bakkala gittik. Enerji içeceği aldık. Bakkal yaşlı biriydi" dedi.
'ENES'TE HERHANGİ BİR İZ YOKTU'
Diğer tanık Muhammed Yağmur, olay günü Narin'in ağabeyi Enes Güran'da herhangi bir iz olmadığını belirterek, "Narin'in kaybolduğu gün, Enes benim yanıma geldi. 17.00 gibi. Araba yıkıyordum. Arabayla caminin yanına bıraktım. Yanımızda Muhammed Kaya vardı. O gün başka sohbetimiz olmadı. Eve gittim. Evim Çarıklı’da. Babam eve geldi. Tavşantepe'de eski evimiz var. İçinde eşyalar. Ama eve girmedim o gün. Enes saman taşımak istemediğini söyledi. Kendilerini görmemeleri için arabaya bindi. O yüzden caminin önünde indi. Kolunda, yüzünde, gözünde herhangi bir iz yoktu. Madde kullanımı yoktu. Narin'in kaybolduğunu akşam saatlerinde öğrendim. Arama çalışmalarına da katıldım" diye konuştu.
'ENES'İN YÜZÜNDE MORLUK YOKTU'
İfade veren diğer tanık Muhammed Kaya "Olay günü banyo yaptıktan sonra dışarı çıktım. Akşam üstüydü. İkindi ezanından sonra. Muhammed Yağmur ile Enes dışarıydı. Bakkalın ön tarafındaydık. Bakkalın oğlu da oradaydı. Biraz sohbet etti. Sonra Enes ile Muhammed arabayla gitti. Ben de eve gittim. Enes'in yüzünde morluk yoktu. Herhangi bir tedirginlik yoktu. Saman muhabbetini duymadım" dedi. Dinlenilmesi istenen M.A.K., 14 yaşında olduğu için tanıklık yapılmasına izin verilmedi.
'SALİM GÜRAN'IN HERHANGİ BİR TEDİRGİNLİĞİ YOKTU'
Diğer tanık elektrikçi Hasan Özdel, olay gününü anlatarak, "Elektrik işleri vardı. Orada 2 işçi ardı. Mehmet Selim Atasoy ve R.A. vardı. 10-15 dakika oturduk. Salim muhtar da vardı. Menemen yapıyorlardı. 4 gibi geldim. Oturup, görüştük. Karpuz yedik. Diğer tarladaki trafo için muhtarla beraber işe bakmaya gittik. Sonra muhtarı yerine bıraktık. İki çocuk vardı. Biri Salim'in çocuğuydu. Diğerini bilmiyorum. İkisi de erkekti. Gidişimiz planlı değildi. Tesadüfen gördük. Tarlada ilerlerken telefonla konuşuyorduk. Pamuklara kurt girmişti. Onun fotoğraflarını çekti. R.A.'yı ayrılırken görmedim. Döndüğümüzde karpuz yediğimiz yere geldiğimizde R.A. veya Mehmet Selim Atasoy'un orada olup olmadığını hatırlamıyorum. Düz tarlada yemek yedik. İş için 3 bin TL'ye anlaştık. Salim Güran'ın çocuğunun ismini bilmiyorum. Salim Güran'ın herhangi bir tedirginliği yoktu. Önceleri gördüğümüz gibiydi" dedi.
'SALİM O GÜN NORMALDİ'
Tanık olarak dinlenen elektrikçi Abdulsamet Yeşildal da "Mehmet Şerif beni aradı. 'Kesici arızalanmış' dedi. 3 bin TL’ye anlaştık. Tarlaya gittik. Karpuz yedik, menemen yedik. Salim vardı, R.A. vardı. 2 de çocuk vardı. Beraber geldik oraya. Motor süren biri vardı. 17.30 gibi oradan ayrıldık. Salim'in olay günü kıyafetlerini hatırlamıyorum. Salim o gün normaldi, tedirginlik hali yoktu" diye konuştu.
PEDAGOG EŞLİĞİNDE ALINAN İFADESİ DİNLETİLDİ
Dün mahkemede dinlenilmekten vazgeçilen Narin’in kardeşi E.G.'nin, daha önce alınan ifadesi mahkeme salonunda dinletildi. E.G.'nin pedagog eşliğinde alınan ifadesinde, "Narin'in kaybolduğu gün, o gün evdeydim. Annem, Muhammed ile Enes ağabeyim vardı. Narin camiye gitti. 3'te çıktı sonra hiç gelmedi. Uyuyordum. Annem de uyuyordu. Hediye yengem ilk geldiğinde annem çamaşırlarını ona bırakmıştı. Onun için geldi. 'Annen ne yapıyor' dedi. 'Uyuyor' dedim. Bıraktı, gitti. Annem, Muhammed ve Enes, klima odasında uyuyordu. Yengem sonra ikinci kez geldi. Niye geldi bilmiyorum. Annem uyanıktı. Çay içtiler. Teyzemlere gittim. Yengem ikinci kez geldiğinde Enes ve Muhammed uyuyordu. Yengem eve geldiğin annemin telefonuyla oyun oynuyordum. Hangi oyunu oynadığımı hatırlamıyorum. Eve gelen giden kimseyi görmedim. Yengemle annem ne konuşuyordu, hatırlamıyorum. Eve gittiğimde annem, Enes ve Muhammed vardı. Yengem gitmişti. Narin yoktu. Gelmedi. Narin'n kaybolduğunu ilk ağabeylerimden duydum" dedi.
SES KAYDI DİNLETİLDİ
Tanıkların dinlenmesinin ardından Nahit Eren'in, Salim Güran'a ait olan işçisi R.A. ile yaptığı telefon görüşmesinin ses kaydını dinletme talebi kabul edildi. Kürtçe olan ses kaydının yapılan tercümesinde, görüşme söyle dinletildi:
"Salim Güran: R.A.
R.A.: Efendim
Salim Güran: Sona doğru senin bir şeyin düşmüş
R.A.: Hı.
Salim Güran: Sol tarafta taşların üzerinde bir şeyin düşmüş, yerdedir.
R.A.: Tamam şimdi gideceğim."
'FISKİYE DÜŞMÜŞ, R.A.'YA 'GEL, YAP' DEDİM'
Salim Güran, tercümenin ardından Nahit Eren'e yönelik 'Anladın mı avukat bey' diye söyledi. Nahit Eren de "Dosyaya göre hareket ediyorum. Güya yerde bir ölü var diye ses kaydı yayınlanmıştı. Salim Bey'e bir sorum var. Daha önce yaptığı savunmada bu konuşmanın elektrik kaçağıyla ilgili bir alet olduğunu söyledi. Şimdi 'Fıskiye' dedi" diye konuştu. Salim Güran ise "Bu konuşmamız; su fıskiyesi düşmüş, pislik giriyor. Elbisem de müsait olmadığı için R.A.'ya 'Gel, yap' dedim. Taşın dibine kaçak elektrik için aletimizi de koyuyorduk. Son fıskiye de orada düşmüş. Aynı yerdedir. Ama bu şu an dinlediğim budur. Aletle ilgili telefonla da konuşuyorduk" dedi.
KOLUNU NASIL ISIRDIĞINI GÖSTERDİ
Nahit Eren, Enes Güran'a kolundaki ısırık izini nasıl yaptığını sordu. Enes Güran, uygulamalı olarak gösterdi. Nahit Eren, "İzin bütün olarak mı diş uçlarından mı yapılan bir ısırık olduğunu öğrenmek için uygulamalı olarak göstermesini istedim. Çünkü raporda ısırığın diş uçlarından gerçekleştiği belirtilmişti" dedi.
'NASIL OLUR DA KARASAL ÖZELLİK TAŞIYAN LARVALAR TAŞIR'
Nahit Eren'in talebi sonrası Nevzat Bahtiyar'ın dışında, sanıklar ve Narin'in birinci dereceden yakınları, mahkeme salonundan dışarıya çıkarıldı. Daha sonra Nahit Eren, "Elimdeki rapor, ölüm saatini belirleyen, vücut üzerindeki larvaları belirleyen delillerdir. Narin'in bedeninden alınan larvalar, İstanbul Adli Tıp’ın raporunda, vücudun bazı kısımlarının kara kısmında kaldığını belirtiyor. Nevzat Bahtiyar, yaklaşık 50 santimlik bir çukurdan bahsetmişti. DSİ'de suyun tamamen Eğertutmaz Deresi'ne aktarıldığı bilgisi vardı. Su içerisinde bulunan bir cesetteki larvalar nasıl olur da karasal özellik taşıyan larvalar taşır?" dedi.
'BAŞKA YERE GÖMDÜKTEN SONRA MI GETİRDİN'
Daha sonra Nevzat Bahtiyar'a, dere yatağındaki olay yeri keşif görüntüleri izlettirildi. Daha sonra Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar'a yönelik "Orada su olup olmadığını sormuştuk. Bu raporda Narin'in naaşından bizim tespit edebilmemiz açısından, insan bedeninden oluşan larva dediğimiz canlılardan Narin'in bedeninde vardı. Raporda, 'Bu naaş tamamen suyun içerisinde değil' diyor. Narin'in cenazesini indiğin yerde mi başka yere gömdükten sonra mı getirdin oraya?" diye sordu. Nevzat Bahtiyar da "Hayır. Çuvalın çok hafif üstü dışarıda kaldı. Taş hepsi ıslanmadı" yanıtını verdi.
'SUYUN ÜZERİNDE KALDI' CEVABI
"DSİ, suyu oraya yönlendirdi. O derenin debisi ne kadar yükselir, biliyorsun. Seviyesi sence ne kadar yükseldi" sorusuna da Bahtiyar, "Bir tahminin yok" dedi. Nevzat Bahtiyar, Eren'in, "30 dakika içerisinde oradasın ya, 5 dakika 30 saniye gidiş, 5 dakika 30 saniye dönüş, bu heyetle oraya gidişin. Narin kucağındayken daha fazla olur. O kadar süre orada ne yaptın? Bacağı suyun üzerinde mi kaldı?" sorusuna, "Suyun üzerinde kaldı" yanıtını verdi.
MAHKEME BAŞKANI, CÜBBESİNİ ÇIKARDI
Daha sonra mahkeme başkanı, cübbesini çıkararak Nevzat Bahtiyar'a yönelik, "Bu kadar insan gece gündüz bu dosyaya çalışıyoruz. Duygu sömürüsü yapmıyorum. İşimi yapıyorum. Bir birey olarak söylemek istiyorum. Üzerimdeki cübbeyi çıkarıyorum. Vermiş olduğun beyanlar doğru mudur?" diye sordu. Bahtiyar, "Doğrudur" cevabını verdi. Mahkeme başkanının "Birine iftira atmak, yalan söylemek var mıdır? Bizden sakladığın bir şey var mı?" sorusuna da Nevzat Bahtiyar, "Yok" yanıtını verdi. "Bize eksik anlattığın bir şey var mı?" sorusuna ise "Hatırlamıyorum" dedi. Mahkeme başkanı, daha sonra cübbesini giydi.
EREN: İDDİAM, NARİN İLK OLARAK ORAYA GÖTÜRÜLMEDİ
Daha sonra söz alan Nahit Eren, "Benim iddiam, Narin ilk olarak oraya götürülmedi. O bacak, Adli Tıp Kurumu raporuna göre bacaktan koparılmış. Dışsal etki ki, canlılar tarafından yendiği ve kaval kemiği ve ayak kemiklerinin birkaçı vardı. Yengeç de olabilir başka bir şey de olabilir. Bu bir köpek değil. Köpek, kemiği orada bırakmaz. Köpek, o cesedin tamamını da oradan çıkarır. Kendisinin düşüncesi nedir?" dedi. Nevzat Bahtiyar, "Benim bilgim yok" cevabını konuştu.
ARİF GÜRAN, EŞİNE, OĞLUNA VE KARDEŞİNE SARILDI
Daha sonra mahkeme başkanı, duruşmaya saat 15.00'e kadar ara verdi. Salonda bulunan Narin'in babası Arif Güran, eşi Yüksel, oğlu Enes ve kardeşi Salim Güran'ın yanına gitti. İlk önce eşi Yüksel'e sarılan ve ağlayan Arif Güran, daha sonra oğlu Enes'e sarılıp ağlayarak, "Başınızı dik tutun" dedi. Daha sonra kardeşi Salim Güran'a sarılıp, bir süre beraber ağladıktan sonra "Ağlamayın, başınızı dik tutun" dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi sonrası Narin'in cenazesinin götürüldüğü Adli Tıp önünde basın mensuplarına dönerek, "Gidin, yalan konuşun" dedikten sonra bir yakını tarafından yumruk atılan Oya Yorulmaz, tanık olarak dinlendi. Yorulmaz, "O cümleyi basına söyledim. Bana yumruk vurmadı. Kardeşim Taner Mehmetoğlu, ağzımı kapatmak isterken 'Abla sus’ dedi" diye konuştu.
SAVCI, TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINI İSTEDİ
Cumhuriyet savcısı, şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme başkanı, Arif Güran'a söz vererek, 'Video dışında araştırılmasını istediğiniz başka bir şey var mı?’ diye sordu. Bunun üzerine Arif Güran, "Üs bölgesinin ve Haci Sait'in geriye dönük kamera görüntüleri dışında bir şey yok" dedi. Arif Güran’ın avukatı Berat Kocakaya da "Dara görüntüsü, hava alanı mobese ve Hacı Sait'in kamerasının geriye dönük görüntüleri talebimiz vardır" diye konuştu.
'BU TALEBİNİ ÇOK GÖRMEMEK GEREKİYOR'
Avukat Kocakaya, "Ayrıca Arif Güran'ın acılı bir baba olduğu unutularak birçok saldırıda bulunulmuştur. Az önce de verdiği ifadede, bu olayda fail veya failler kimler varsa cezalandırılmasını talep ediyor. Bunlara dikkat edilmesini talep ediyoruz. Dün fenalaşması bile farklı yöne çekenler oldu. Kamuoyunda birçok şeyler paylaşılmış olsa da alınmış olan görüntülerin saatleri konusunda bir talepte bulunduk. Kendisi kamera görüntülerinin görüldüğü zaman, neyin ne olduğunun ortaya çıkacağına inanıyor. Kızı öldürülmüş bir babanın bu talebini de çok görmemek gerekiyor. 'Bu olayın aydınlatılmasını istiyorum, bundan dolayı kamera görüntülerini istiyorum' diye röportaj verdi ve ifadesi alınıyor. Narin onun kızı, Enes onun oğlu, Yüksel eşidir. Atılan çirkin iftiralara karşı 'Eşime güveniyorum' diyor. Bu niye problem oluyor ki? 'Şüphelenmiyorum' demesi yargılamaya müdahale değildir. Bu durum, kendisini bu olayı bildiği anlamına gelmemektedir. Vekilimiz, bu olaya karışan fail veya faillerin en ağır şekilde cezalandırılması için mücadelesine devam etmektedir. Ama bu hususta, oğlundan veya eşinden şüphelenmemesi, kendisinin bu olayı bildiği anlamına gelmemektedir. Şikayetimiz devam etmektedir. Baran Güran da tanık olarak dinlendi. Ağabeyin de bu olayda acı çektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden dosyaya müşteki olarak dahil edilmesi talebimiz vardır" dedi.
DARA ÜS BÖLGESİNİN GÖRÜNTÜLERİ İZLETİLDİ
Ailenin talebi sonrası istenen Dara 2 Askeri Üs Bölgesi'nin görüntüleri izletildi. Baba Arif Güran'a istediği görüntünün o olup olmadığı soruldu. Arif Güran "Evet, budur" dedi. İyileştirilmiş olan ve en net görüntüler olduğu söylenen, köyü gösteren 21 Ağustos 15.12 saatini gösteren görüntüler, Arif Güran’a izlettirildi. 'Şahin Göz' kameranın ise kayıt yapmadığı söylendi. Daha sonra Arif Güran, mahkeme heyetine, 'Oraya bir terör saldırısı olsa kayıt olmayacak mı?' diye sordu. Mahkeme başkanı da "Savcılık tarafından bize, istenen görüntülerde herhangi bir şey bulunmadığı söylendi" dedi. Diyarbakır Barosu da sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
‘SALİM GÜRAN’IN BÜTÜN İFADELERİ ÇELİŞKİLİ’
Diyarbakır'da Narin Güran (8) cinayetine ilişkin davanın duruşmasında söz alan Diyarbakır Barosu avukatlarından Aydın Özdemir, “Şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi talebimizdir. Güran ailesi fertlerinin sistematik bir şekilde hareket ettiği kanaatindeyiz. Narin Güran’ın cenazesine ulaşılmaması amacıyla olayın saatini değiştirerek maddi gerçeği ortaya çıkmasının önüne geçmeye çalışılmıştır. Örneğin, Narin’in 17.40’ta görüldüğü ile ilgili iddialar var. Birsen Güran’ın ifadesinde, Salim’in ‘17.40’da Narin’i gördüğünüzü söyleyin, yoksa sıkıntı çıkar’ şeklinde ifadesi var. 4 ayrı ifadesi var, bir kısmını kabul etmedi. Muhammed Kaya isimli biri var, kaybolmasından 1 gün sonra terlik buluyor ve o terliğin Narin’in terliği olduğunu düşünüyor ama kolluk kuvvetlerine teslim etmiyor. Aracına alıyor, köye gidiyor, birkaç yere gidiyor. Gerçekten ona ait olduğunu düşünüyorsa, nasıl olur da kolluk kuvvetlerine vermez? Bir kısım beyanlarda aile meclisi toplantısı kabul ediliyor, bir kısım beyanlarda kabul edilmiyor. Şimdi toplantı var mıydı, yok muydu? Toplantı olup olmadığını bir aile neden gizler? Bir kısım aile üyeleri neden, ‘Toplantı yapmadık’ dedi? Bu kısım şaibelidir. WhatsApp kayıtlarının silinmesi, bir insan neden bu kayıtları siler? Tek başına Salim Güran bunu yapmış olsaydı, tesadüf derdik. Ama birçok aile üyesinin bunu yapması tesadüf değil. Salim Güran’ın bütün ifadeleri çelişkili. Örneğin; ilk ifadesinde aile bireyleriyle alışverişe gittiğini söylüyor ama bu aile bireylerinin ifadeleriyle çelişiyor. Olayın sıcağı sıcağına Salim Güran neden böyle beyanda bulundu? Salim Güran olay günü birçok görüşme yapıyor. Narin’in DNA’sının Salim Güran’ın aracında çıkması, Narin’in nişan için arabaya binmesiyle ilgisi yoktur bu DNA’nın” dedi.
‘BİZE GÖRE, ENES, O İZLERİ KENDİ YAPMADI’
Özdemir, “Dosyada bir jandarma tutanağı var. Narin’i ararken defalarca aileyle görüşüyorlar. Tutanakta, ‘Enes için ne yapabilirim’ diyor. Jandarma tutanağında ‘Annenin Enes’i koruma çabası var’ deniliyor. Balkondaki eşarbı, Narin’in cenazesinin bulunduğu çantada çıkıyor. Köydeki kavgada Enes, mahkemedeki ifadesinde ‘Ben oradaydım, kadınlardan birinin ağzını kapattım’ dedi. Neden kapattı? Adli Tıp Kurumu raporu çıktıktan sonra cezaevi görüşmesinde ilk defa Narin’in nasıl öldürüldüğünü söylüyor. Şaşırmıyor. Vücut belli bir dereceye kadar acıya katlanabilir. Belli bir acı derecesine kadar kendimize zarar verebiliriz. Vücut refleksle sizi geri iter. Adli Tıp Kurumu raporunda, ‘5-6 günlük izler var’ deniliyor. Bize göre, Enes, o izleri kendi yapmadı” diye konuştu.
‘CİNAYET SAATİNDE HERKES BİR İŞLE MEŞGUL’
Daha sonra söz alan baro avukatlarından Metin Arkaş, Salim Güran’ın eşi Melek Güran ve çocuklarının ifadelerinde çelişki olduğunu belirterek, “İddia edilen cinayet saatleri, 15.15 ile 15.40. Herkes bu saatler arasında bir işle meşgul. Kadınların kavgası konusunda, Yasemin’in Narin’in vefat haberinin geldiği gün verdiği tepki, en doğal tepkidir. Görüntü kayıtları olan bir delil. Birine beddua edildi ve ‘Biliyorsanız söyleyin’ denildi. Melek Güran ve çocuklarıyla ilgili çelişki var. 14.33 te bir HTS kaydı var. Baz kayıtları çıktıktan sonra 16.00’a kadar evde olduğu şeklinde ifadeler değişti. Salim Güran ‘Ben eve döndüğümde kıyafetimi değiştirdim’ diyor. Aile üyeleri ‘Değiştirmedi’ diyor” dedi.
‘VECDİ’NİN HEM NEVZAT, HEM SALİM’LE İŞ BİRLİĞİ İÇERİSİNDE OLDUĞUNU ANLAYABİLİYORUZ’
Duruşmada söz alan baro avukatlarından Erdem Kaya, “Nevzat Bahtiyar’ın kardeşi Vecdi Bahtiyar dinlendi, Nevzat Bahtiyar Salim Güran’la 21 Ağustos'tan sonra hiçbir iletişiminin olmadığını iddia etti. Kayıtlara baktığımızda, bütün organizasyonu ve aralarındaki iletişimi Vecdi Bahtiyar’ın üzerinden yürüdüğünü görüyoruz. 22-24 Ağustos’ta Nevzat Vecdi’yi arıyor, o da Salim Güran’ı arıyor. Defalarca sıralı bir iletişim dosyaya yansıyor. ‘Narin için yaptığımız görüşmelerdir’ dese de kendisinin de olaydan haberdar olduğu bu görüşmelerden çok net anlaşılıyor. Vecdi Bahtiyar, 22-24 Ağustos’ta Hatay’da, sonra Diyarbakır’a geliyor. 8 Eylül’de sabah saatlerinde Narin’in cansız bedeninin bulunduğu yerde çalışma var. Nevzat, Vecdi’yi arıyor. Muhtemelen, köyden çalışmaların yapıldığı yer görünüyor. Cansız bedeninin bulunacağını da biliyor ve onu haber veriyor. Bu görüşmelerde, Vecdi’nin hem Nevzat, hem Salim’le iş birliği içerisinde olduğunu anlayabiliyoruz” diye konuştu.
‘R.A.’NIN ORGANİZASYONDAN HABERİ VAR’
Konuşmasına devam eden Kaya, “R.A., dosyadaki kilit tanıklardan biri ama dinlenemedi. Bizce Narin’in cansız bedeninin saklandığı anda R.A. ve Mehmet Selim Atasoy birlikte gözcülük yapıyor. Dosyaya yansıyan, R.A. ile ilgili bir tutanak var. 8 Eylül 2024 tarihinde R.A. mahkemeye sevk edilmiş, tutuklanmış. Jandarmanın hazırladığı tutanak. Şüpheli tutuklanmasının etkisiyle ağlamıştır. Yaşadığı sinir patlaması neticesinde, ağlamaklı olarak muhtar Salim Güran’a sinkaflı bir küfrediyor. ‘Senin yüzünden başımız belaya girdi. Komutanım, muhtar öğleden sonra yanıma geldiğinde, üzerinde tarlada çalıştığı kıyafeti yoktu, kıyafeti temizdi, her iki ayak bileğine kadar suyun içine girmişti” diyor. R.A.’nın da bu organizasyondan haberi olduğunu anlıyoruz. 18.38 de Salim R.A.’yı arıyor. Sınırın üzerinde düşen bir şeyden bahsediyor. ‘Sınırın orada, taşın yanında’ diyor, yoldan gidip gelen bir arabadan bahsediyor. Bu yer, Narin'in cansız bedeninin saklandığı yer de olabilir. Bunu R.A.’nın Salim Güran’a iletmesi, Narin’in gömüldüğü yeri bildiklerini ortaya koyuyor” dedi.
'YENİ FAİLLERİN ÇIKACAĞI KANAATİNDEYİM'
Duruşmada söz alan eski Baro Başkanı Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar'ın geldiği yönden gitmesi halinde tespit edilemeyeceğini ifade ederek, "Soruşturma dosyasına baktığımız zaman, öldürmekten 4 sanığımız var. Aslında bizim tutuklu sayımız daha fazlaydı. Öldürmeye iştirak anlamında yeni faillerin çıkacağı kanaatindeyim. En çok bu dosyada, üzerinde bir avukat olarak şaşırdığım konu şu. Belki hayatınızın en değerli şeyini kaybediyorsunuz. Dönüp baktığımız zaman en çok hatırlamamız gereken bir zamandan bahsediyoruz. Ben o gün ne yaptım? Dönüp baktığımız zaman belki en çok iyi hatırlamamız gereken bir günü kastediyorum. Biz en değerli şeyi kaybettik. En değerli şeyi kaybettiğimiz günde o güne dair bütün ayrıntıları, ilmik ilmik hatırlama gibi bir mecburiyet var aslında. Ben o gün ne yaptım? O günü hayatlarında hiçbir şekilde unutmayacakları, her saniyesinde ifade etmesi gereken bütün o sosyal çevrenin ayrımı, sosyal çevresi bir günü ertesi güne uymayan ifadelerden önümüzdedir. 23’ünde başka, 24’ünde başka, 25’inde başka. Narin’in kaybolduğu saati kolluk 18.00 olarak biliyor. Narin’in 15.11’de öldüğünü Adli Tıp Kurumundayken öğrendik. Narin’in bulunduğu yer itibariyle yeniden görüntüler incelenmeye başlandı. Bu görüntülerde kırmızı araç tespit edildi. Nevzat Bahtiyar kırmızı aracın sahibi olarak bulundu. Nevzat Bahtiyar, geldiği yönden gitmiş olsa, tespit edilemeyecekti, o okulun tesadüfi kamerası olmasaydı" dedi.
'DARALTILMIŞ BAZ İSTASYON ÇALIŞMASI ÇOK TARTIŞILDI'
Eren, baz istasyonu verilerinin yer ve zaman itibariyle kişinin nerede olduğunu gösterdiğini belirterek, "19 gün senaryo oluşturmaya müsait bir zaman. Neden 17.40 kurgulandı? Çünkü 17.40'a kadar birilerinin nerede olduğu kurgulandı. Kim için bu kurgu yapıldı? Ben müşteki tarafım, Narin'in adına konuşuyorum. Bugün dosyada sanık olan oğlu evdedir. Bu çocuğu evde uyuyor göstermemiz lazım. Eren var küçücük. Muhammed var anlatır. Evin dışından birine daha ihtiyaç var. Kim? Hediye. Hediye çamaşır muhabbetinin doğru olduğuna inanıyor. Eğer Salim Güran, eşi ve çocuklarının ifadeleri doğruysa, senin o aracı görmemen mümkün değil. Her gün bu dosyaya çalıştım. İddiaya göre, salim 15.00’te de 16.00’da da evde. Hediye bir şekilde 3’üncü tanık olarak eve getirildi. Kurgusal olarak herkes tembihlendi. O kadar kolay mı? Muhammed ‘Ben Hediye’yi bizim evde görmedim’ dedi. Hediye’nin oğlu ben 13.00’te uyandım dedi, ‘Uyandığımda annem evde değildi’ diyor. Sordum ‘1’den 3’e kadar neredeydin?’ diye, ‘Kendi evimdeydim’ dedi. Bunu idrak edebilecek bir yaşta çocuk. Biraz daha organizasyon yapılmalı, ne yapılmalı? Enes’i evden çıkarmamız lazım. Ne zaman çıkmalı? Nevzat Bahtiyar’ın aracının kameralara göründüğü, 15.40’tan sonra, cinayet mahallinden uzaklaşması lazım. Daraltılmış baz istasyon çalışması çok tartışıldı. Çok ceza dosyalarında görmediğimiz bir şey. Bu kadar güçlü baz sinyallerinin olduğu yerde sinyal aralığını da belirliyor. Birçok uzmana sordum. Yanılma payını sordum. Baz istasyonu verisi, yer ve zaman itibariyle nerede olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
'SANIKLARIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINI İSTEDİ'
Gerçeğin açığa çıkmasını istediğini belirten Eren, şöyle konuştu:
"Biz Narin’in kimler tarafından öldürüldüğü konusundaki bu iddianameyle, bu yargılamanın sanıklar açısından cezaya dönüşeceğine inanıyoruz. Gerçek ne ise açığa çıkmasını istiyoruz. İlk günden bugüne kadar bazı kısımlarıyla gösterildiği kadarıyla bugüne geldiğimiz aşamada, bu iddianame sanıkların tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz."
'R.A.'NIN TANIK OLARAK DİNLENMESİNİ TALEP EDİYORUZ'
Duruşmada söz alan Baro Avukatı Aslı Cemre Işık, Salim Güran’ın işçisi R.A.’nın tanık olarak dinlenmesini talep ederek, "Ses kayıtlarının çok kaliteli olmadığı kanaatindeyiz. Salim Güran ve Mehmet Selim Atasoy arasındaki 16.27 ve 16.38 arasındaki görüşmelerinin iyileştirilip, Kürtçe bilen tercümanlar tarafından çevrilmesini talep ediyoruz. Kadınların kavgası konusundaki tutanağa göre, kadınlar buradaki beyanlarıyla reddettiler. Kolluk kuvvetlerinden varsa görüntülerin tarafımıza gönderilmesini talep ediyoruz. Jandarma personelinin dinlenmesini talep ediyoruz. Muhammed Yağmur’un beyanı vardı. Araçla Çarıklı’dan Tavşantepe’ye geldiğini söylüyordu. İlgili kolluk birimine müzekkere yazılarak araç PTS hareketlerini talep ediyoruz. R.A.’nın 14 Eylül tarihindeki beyanlarını göz önünde bulundurarak, tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz. Valiliğin 25 Ağustos tarihli basın metni var. Kayalıklar üzerinde bulunan kan lekesinin mahalledeki bir çocuğa ait olduğuna dair açıklama. Bu basına metninde herhangi bir bilgi ya da belge göremedik. Bu tespitlerin hangi bilgi ve belgelere dayanarak yapıldığının sorulmasını talep ediyoruz. Nevzat Bahtiyar’ın kızı ile Süheyla Özkan’ın da tanık olarak dinlenmesinin talep ediyoruz" dedi.
Baro avukatlarının, 1 saat 8 dakika savunma yaptıkları kayda geçti
8 KİŞİNİN DAHA DİNLENMESİ TALEP EDİLDİ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Avukatı Elif Aslı Şahin ise Recep Kaya, Devran Güran, bakkal ve oğlu, Narin’in kaybolduğunu annesi Yüksel Güran’a haber veren İsa Kaya ile İbrahim Kaya, Hasan Kaya ve Narin’in Kur’an kursundan arkadaşları F. Güran ile H. Güran’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti.
'BU DOSYANIN KİLİT NOKTASININ ENES GÜRAN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ'
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Avukatı Abdullah Yılmaz ise "Mahkemeden talebimiz şu ana kadar olduğu gibi adil bir yargılamanın olması. 21 Ağustos’ta ilk resmi ihbar, Baran Güran tarafından yapılıyor. Yine akşamında arama çalışmaları başlıyor. Ertesi gün Muhammed Kaya bir terlik buluyor. Akabinde Salim Güran bütün aramalarda var. Kolluk birimleriyle sürekli hareket ediyor. Yanlış yönlendirdiğine dair tutanaklar var. 24 Ağustos’ta 21.00 sıralarında dış bir müdahale olmaksızın yangın gerçekleşiyor. 2 gün sonra yine Enes Güran’ın gözünde morluk ve diş izi tespit ediliyor. Burada maalesef bir ayrım yapılamıyor. 30 Ağustos’ta Narin’in yakınlarının telefonları inceleniyor. Salim Güran’ın kullandığı araç var. Burada bir arama ve inceleme yapılıyor, Van jandarma kriminalden. Burada aracın şoför koltuğunda DNA profili tespit ediliyor. Aracın sağ arka iç kısmında, Narin’e ait kıl tespit ediliyor. Olaydan 12 gün sonra amca tutuklanıyor. 6 gün sonra da Narin’in bedeni bulunuyor. 2 Eylül’de arama çalışmaları devam ederken, Yüksel Güran adeta kızının öldüğünden emin, oğlu Enes için ‘Ne yapabilirim’ söylemlerinde bulunduğu tutanaklarda var. 8 Eylül’de, Narin'in cenazesinin bulunduğu gün kadınlar arasında bir tartışma yaşanıyor. Salim Güran ve Nevzat Bahtiyar’ın araçlarında toprak numuneleri inceleniyor ve benzer oldukları tespit ediliyor. Dolayısıyla bu dosyanın kilit noktasının Enes Güran olduğunu düşünüyoruz. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun" diye konuştu.
Bu sırada gözyaşlarını tutamayan Arif Güran, mahkeme salonundan çıkarıldı.
'SUÇSUZUZ, BERAATIMIZI İSTİYORUZ'
Mahkeme Başkanı, avukatların savunmaların ardından Salim Güran’a söz vererek, bir diyeceği olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Salim Güran, "Çoğu senaryo, böyle bir şey yok. Herkes bir şey konuşuyor. Bu çocuğu evde 4 kişi öldürmüş diyorlar. Çocuğumuzu niye öldürelim? Suçsuzuz, beraatımızı istiyoruz" dedi.
'İDDİANAMEDE KİMİN NİYE ÖLDÜRDÜĞÜ BELLİ DEĞİL'
Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, "Bu kadar kapsamlı bir dosyaya bu iddianame yakışmamıştır. Acele işe şeytan karışır derler. Bu acelecilik yanlışa götürür. Dosyada derin bir devlet aklı mevcut. Soruşturma, en başından beri gerek kasıtlı, gerek ihmali bir şekilde Güran ailesi üzerine kurgulanmıştır. Televizyon ekranlarında sabah- akşam uydurulan her türlü senaryo, dedikodu ve iftira ile aile topyekun şeytanlaştırılmış, kriminalize edilmiş, bu safsatalar da ciddi bulunarak savcılık makamınca konu olmuş, asıl maddi delillerle ilgilenilmemiştir. İddia makamı hangi senaryoya inanıyor? HTS kayıtlarına baktığımızda müvekkilimin ailenin diğer üyeleriyle irtibatını göremezsiniz. Kim kimle ortak hareket etmiş, belli değil. Olayın aslı faili kimdir? İştirak edeni, yardım edeni kimdir? Bunların hiçbirine iddianamede yer verilmemiştir. İddianamede kimin, niye öldürdüğü belli değil. Nerede öldürdüğü zaten belli değil. Salim Güran, çocuğu ahırda mı, evde mi öldürmüş? Nevzat’ı tepeden mi çağırmış? Nevzat çocuğu evden mi almış, çocuğu Enes mi öldürmüş? Ya da kimsenin aklına getirmediği, o çocuğun o tepeye çıkmamış olduğu ve Nevzat tarafından öldürüldüğü mü? Sebepsiz yere öldürme diye bir kavram da vardır. 4 farklı insanın hemfikir olup sebepsiz yere öldürdüğünü söylemek saçmalıktır. Hem hemfikir olacaksın hem de sebepsiz yere öldüreceksin. Bu 37’nci maddeyle örtüşmez" dedi.
'BİZ BU CANİLİĞİN NEVZAT TARAFINDAN YAPILDIĞINDAN YÜZDE 100 EMİNİZ'
Akdağ, savunmasında Nevzat Bahtiyar’ın cinayeti işlediğinden emin olduklarını belirterek, "Anne, kardeş ve amca ile Nevzat’ı, aynı çuvala koymak vicdanen makul bir durum değildir. Mahalle çevresinde birçok kameranın varlığını tespit ettik. Tüm bu kamera kayıtlarına jandarma el koymuştur. En önemlisi, üs bölgesinin Şahin Göz kamerasıdır. Nevzat Bahtiyar, aile üyelerinin düğün davetiyesi dağıtmak için köyden ayrılacağını annesinden öğreniyor. Nevzat’ın köyde olmaması gereken kardeşi Askeri Bahtiyar'ın Narin’in evinin orada keşif yaptığı köylüler tarafından belirlenmiştir. Biz bu caniliğin Nevzat tarafından yapıldığından yüzde 100 eminiz. Nevzat’ın yapısı ve konumu her attığı adım yalan bir adamdır. Kuzu postuna bürünmüş bir kurt, bir katildir. Mantık yürütmek yasak, itiraz etmek suç olmuş. Nevzat Bahtiyar bir hafta boyunca televizyondan dersini almıştır. Yakalanınca Salim’in ismini sinsice fısıldamıştır. İlk ifadesin Yüksel yokken, televizyon programında Yüksel’i duyunca, ikinci ifadede Yüksel’i de hedefine koymuştur. Çocuğun battaniyeye sarılmış olduğu bir düzmecedir. Battaniye asla olmadı. ‘Korktuğum için taşıdım’ diyor. O zaman neden sürekli ifade değiştiriyor? Nevzat asla Salim’den korkmadı. Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şeyi gördüğü için öldürdü, öyle mi? O zaman neden aile dışından birini kendine şahit yarattı? Nevzat Bahtiyar, kızı eski muhtarın torunu tarafından kaçırılınca, muhtarın evini basan vahşi biridir. Elleriyle onu boğmaya çalışmıştır. Salim tarafından kurtarılmıştır. Kurtarılmasa, Narin gibi can verecekti. Nevzat ile Arif arasındaki para meselesinin tazeliğini koruduğu bellidir. Daraltılmış baz istasyonu bir fanteziden ibarettir. İş bu raporu sunan kişilerin bize tam olarak izah ettirilmesi ve duruşmada hazır olmasını talep ediyoruz. İcabı halinde yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz" diye konuştu.
'SÜRÜNTÜNÜN NE OLDUĞUNU TALEP EDİYORUZ'
Akdağ, savunmasının devamında şöyle konuştu:
"Salim Güran, Narin kaybolduktan sonra aracını bir daha hareket ettirmemiştir. Narin’in DNA’sına ait rapor; Van kriminalden alınan raporda, sürüntünün kusmuk mu, idrar mı, ne olduğunu mahkemeden talep ediyoruz. Bu sürüntünün canlıyken mi, ölüyken mi olduğunu talep ediyoruz. Kendi çocuklarının DNA kalıntıları neden ortaya çıkmamıştır. İki elektrikçi, Salim'in kendilerini karşıladığını beyan etmiştir. 21 Ağustos’tan bu yana kolluk görevlileri, JASAT görevlileri, akıl ve insanlık dışı uygulamalarla, akıl almaz baskı, işkencelere kısaca değinmek gerekir. Cinayeti işlemiş olsun olmasın diğer aile bireylerine üst düzey bir komutan tarafından, ‘Seni Irak’a götürürüz, yüzünü değiştiririz’ vaatlerinde bulunulmuştur. Müvekkilimin oğlu olan Devran Güran falakaya yatırılmıştır. Annesinin yanında Devran’ı dövmeye devam etmişler. Devran’ın annesinin gözü önünde ağzına kerpeten sokmuşlar, ‘Madem bu kadar şeye rağmen itiraf etmedin, o zaman kızının leşini önüne atarız o zaman itiraf edersin’ deme zalimliğini göstermişler. Barış, Uğurcan ve diğerlerine yapılanları anlatırsak tadımız kaçar."
'SUÇLUYUM AMA İDDİALARI KABUL ETMİYORUM'
Savunmaların ardından huzura alınan Nevzat Bahtiyar’a Mahkeme Başkanı, iddialar hakkında ne diyeceğini sordu. Bahtiyar, "Ben de suçluyum, itiraz etmiyorum ama bu iddiaları kabul etmiyorum. Benim üzerime atılan şeyler iftiradır. Dosyaya eklenmesini talep ediyorum" dedi.
'KATİLİN NEVZAT OLDUĞU YÖNÜNDE ALGI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILDI'
Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Elif Karakoyun ise "Dosya sürencemede kalmasın diye kabul ettim. Özellikle bir kadın olarak, katilinin bulunması yönündedir tüm çabamız. Hepimizin amacı hangi tarafta olursak olalım, maddi gerçeğin açığa çıkması olmalıdır. Zorunlu müdafiliğini üstlendiğim Nevzat Bahtiyar da dosya kapsamında itirafta bulunarak olayı tüm çıplaklığıyla anlatmıştır. İfadelerine diyeceğimiz yoktur. Nevzat kızımızı öldürmediğini, öldürüldükten sonra evden alıp dereye götürdüğünü beyan etmiştir. Burada kendisine defalarca kez hakaretler edilmiş, üstüne gidilmiş, manipüle edilmiş, aynı zamanda da medyada algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Katili biliyorsak zaten burada olmamızın bir amacı yoktur. Amacımız gerçek katili ortaya çıkarmak. Her ne kadar Nevzat Bahtiyar öldüren kişi olarak algı yapılsa da, bunun sebebi soğukkanlılığa bağlansa da, ‘Her şey ortada zaten’ denilse de, ben bu algının, söylemlerin yanlış veya maddi gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarmayan kararlara yol açmasını açıkçası istemiyorum. Eminim ki 85 milyon insan da gerçek failin, faillerinin bulunmasını istiyor" diye konuştu.
ANNE YÜKSEL GÜRAN HUZURA ALINDI; 'BENİM NAMUSUMLA OYNAMAYIN'
Daha sonra, Narin Güran’ın annesi Yüksel Güran huzura alındı. Mahkeme Başkanı’nın ‘İddialara karşı ne diyorsun’ sorusu üzerine Yüksel Güran, "Ben acılıyım. Dünyada en acılı anne benim. Kızımı öldürdüler, mezarına gidemedim. Namusuma söz getirdiler. Katil olsaydım, balkondaki şalı söylemezdim. Jandarma kadın geldi. ‘Ankara’da mafya oğlunu öldürecek’ dediler. Ben o yüzden ‘Oğlum için ne yapabilirim’ dedim. ‘Kızım gitti, oğlum için ne yapabilirim’ dedim.' (Yumruğunu masaya vurarak) Kızımı öldürmedim. Beni asın, öldürün ama biz bunu hak etmedik. Eğer katil Nevzat değilse, beni asın. Narin nereden gitmiş, çıkartın. Karakolda bizi dövüyorlardı. Çıkartın, bu cinayet nerede olmuş? Elinizi vicdanınıza koyun. Narin eve gelmemiş. Ben Narin’in annesiyim, annesiyim. Ben şu anda artık kızımı unutmuşum, namusun derdindeyim. Benim namusumla oynamayın. Jandarma elbisesi görüyorum, elim ayağım titriyor. Ben anneyim. Yeter, bize niye böyle yapıyorsunuz? Enes o gün deli oldu deli. Kendimizi kaybetmişiz" dedi.
TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ
Yüksel Güran’ın avukatı Yılmaz Demiroğlu ise "Yüksel Hanım, sizinle defalarca görüşmüş biri olarak masumiyetinize inanıyorum. Somut vakalara ve delillere göre karar verileceğinden şüphemiz yoktur. İnsanlık dışı muamelelere, kızımızın katillerinin bulunması için şikayetçi olmadık. Bu yargılama sonunda masum olan anneye yapılanlar, kendini ifade edemediği için tepkilerini bilemeyen toplum, aynı jest ve mimikleri şeytanlaştırma yoluna gitti. Bir anne olarak kızının mezarını görmemiş. İddianamenin ana omurgasını, dar alan baz çalışması oluşturuyor. Burada hazırlanan raporda yuvarlama cümlelere kullanılmış. ‘Değerlendirilmektedir’ cümlesi hata payını gösteriyor. Bilirkişi rapor hazırladığı zaman der ki, ‘Şu cihazları kullandım.’ Ancak ‘Kişi falan odada, falan odada’ denilmiştir. Aynı rapor üzerinden Nevzat Bahtiyar’ın evi, Arif Güran’ın evine yakın gösteriyor. Bu raporda bazı hususlar var. Kişilerin zaman bazında sinyal aldığı hususu işleniyor. Eğer bu rapor doğru olsaydı, Nevzat Bahtiyar’ın sinyali, 15.10 civarında orada olduğu gözüküyor. Aynı raporda 15.08’de görüşmüşler. Su meselesi. DİSKİ’den arıza olmadığı yönünde bir kayıt var. 15.10’da Narin henüz patika yola girmeden, Nevzat’ın hareketlendiği belli. Daha girmeden sözde oraya varmış. Nevzat Bahtiyar, ‘Bahçedeki ağaçları suluyordum’ dedi. Sonra ‘Patlıcan közlüyordum’ dedi. Fotoğraflarda hemen ahırın yanında patlıcan varmış. Hemen ahırın arkasında briketle örülmüş alan var. Narin’in son görüldüğü yer, bizim tezimize göre Nevzat Bahtiyar kızı aldı. Boğdu, ya da tepeden aşağı attı. Ya da ahırın camından atarak sakladı. Daha sonra eşinin belirttiği üzere evden ayrılırken yalnız ayrıldığı, yani ikinci bir araç yok, yani ikinci bir araç da yok. Yüksel Güran’ın ve Enes Güran’ın telefon mesajlarını silme durumu yok. Siz de görmüşsünüzdür. Bu bilgi tamamen yalandır. İddianamede, ‘Yüksel Güran’ın kızının öldüğünden emin olmakla birlikte’ ifadesi ile ilgili Yüksel Güran ile jandarma arasındaki Kürtçe diyalogda, Yüksel Güran’ın ‘Yaşanan olayla ilgili bilgim bulunmamaktadır. Olursa sizlerle paylaşacağımdan emin olabilirsiniz’ ifadesi var. Yüksel Güran’ın kuvvetli suç şüphesini gösteren bir delil yoktur. Bu nedenle henüz kızının mezarını görmemiş Yüksel Güran’ın tahliyesini talep ediyorum" dedi.