Cep telefonumuz; iletişimi aracımız, navigasyonumuz, bankamız, mektubumuz, fotoğraf makinamız, radyomuz, teybimiz, ses kayıt cihazımız, bilgisayarımız, sosyalleşme aracımız, oyuncağımız…
Dünyanın öbür ucunda neler oluyor ya da devletin zirvesinde ne kararlar alınmış o anda haberdar oluyoruz. Olayları sohbet gruplarımıza yazarak herkesin haberi bir anda öğrenmesini sağlıyoruz. İletişim artık o kadar kolay ki sanki telefonlar hep vardı da biz sonradan gelmişiz gibi… İnanılmaz bir bağ ile yaşamımızın tam içindeler. Yaşamı artık onlardan öğreniyoruz.
Oysa yaşam bundan 30 yıl önce çok farklıydı. Telefonla aramak için önce santrale bağlanılırdı. Santral hat boşsa karşı tarafı arar ve size bağlardı. Buluşmak için en son görüştüğünüzde belirlediğiniz gün ve saat önemliydi. O gün o saatte orada olmalıydınız. Eğer buluşmaya gelinmediyse ne olduğunu öğrenmek için gelmeyenin evine giderdiniz.
30 yıl öncesi böyleyse Kurtuluş savaşı döneminde ne yapmışlardı. Atatürk planlarını nasıl iletiyordu?
Atatürk Kurtuluş Savaşını nasıl kazandığını şu şekilde belirtiyordu.
“Kurtuluş Savaşını telgrafın telleriyle kazandık.”
Gerçekten de öyleydi. Kurtuluş savaşının görünmeyen kahramanları telgrafçılar sayesinde planlar, haberler, istihbaratlar gerekli yerlere iletiliyordu. Atatürk telgraf hatlarını internet ağı gibi kullanıyordu.
Mesajlaşmalarda kod adı “NUH” görevi ise vatanın kurtuluşuydu. O son kahraman Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Ve Mustafa Kemal Atatürk’ün telgraf telleri ile yolladığı belki de en önemli mesaj şuydu.
“Yaz bakalım. Vatanın bütünlüğü ve milletin özgürlüğü tehlikededir. Merkezi hükümet, görevlerini yerine getirememektedir…”Telgrafçı Rahmi Efendi, bu asil isyanı telgraf telleri üzerinden ülkenin dört bir yanına iletti.
Kıymetli okurlarım, geçen hafta sizlerle paylaştığımız “Cumhuriyet Vazgeçilmeziydi” makalesini lütfen yeniden gözden geçirin. Atatürk, Cumhuriyet için çıktığı yolda nelerle uğraştı? Ve biz Cumhuriyet’imizin 101. Yılında hâlâ Cumhuriyet’in önemini anlatmak için uğraşı içindeyiz.
Cumhuriyet’in özgürlüğünü, İlke ve İnkılaplarının aydınlığını anlatmaya çalışıyoruz. Anlatmaktan vazgeçmeyeceğiz. Son bir ayda bir avuç kötünün “aile, çocuk, hayvanlar, sokak yaşamı, güvenlik” konularında yaptıkları bizleri korku dünyasına itemez. Bizi aydınlığı anlatmaktan ve yaşamaktan vazgeçiremez. Milyonlarca iyi insanın karşılığı bir avuç kötü olmadığını anlatmaya devam etmeli ve vazgeçmemeliyiz.