Milliler prestiji kurtardı

Elemelerde Montella ile zoru başaran ve bir maç kala finallere gitmeyi garantileyerek gönüllere taht kuran Bizim Çocuklar, Almanya için ümitlerimize tavan yaptırmıştı.

Ancak Mart ayında yaptığı iki hazırlık maçında alınan sonuçlar, moralleri bir anda sıfırın altına düşürdü. Bir de 1-0’lık Macaristan mağlubiyetinin ardından hiç beklenmedik Avusturya hezimeti kelimenin tam anlamıyla prestijimizi yerle bir etmişti…

Euro 2024’e 10 gün kala bu kez rakip son şampiyon İtalya idi…Bugüne kadar hiç yenemediğimiz bu kadar sert rakiple hem de kendi evinde oynamak doğru bir tercih miydi anlamak çok güç…

Aslında Montella gibi federasyonda da hiçbir yetkili Mart ayındaki 2 maçta da böylesine kötü sonuçları beklemiyorlardı ki “çivi çiviyi söker” atasözümüzü örnek alarak İtalya gibi, Polonya gibi sert rakipleri tercih etmişlerdi.

Yaşananlar yüzünden İtalya maçı, milli takım için bir kumara dönüşmüş gibiydi… Avusturya maçına benzer bir hezimet çok genç bir ekibi yıkıma doğru sürükleyebilirdi. Şükür öyle bir olay olmadı yoksa millilerimizi hem Polonya maçı hem de 18 Haziran’da oynayacağımız ilk grup mücadelesi olan Gürcistan karşısında toparlamak bir hayli zor olurdu.

Son şampiyon ile yaptığımız mücadelede “Bizim Çocuklar” kaybettikleri özgüvenlerini yeniden kazanırken, prestiji de kurtarmış oldular. Teknik Direktör Vincenzo Montella’nın dediği gibi aradığımız takım ruhunu sahada yakalama fırsatını bulduk.

Bu karşılaşmanın bir diğer özelliği ise 7 Haziran tarihine kadar geniş kadroyu en fazla 26’ya düşürerek UEFA’ya bildirmek için son fırsat olmasıydı. Bu nedenle Milli takım hocamız, İtalya karşısında bazı isimleri bir kez daha test etme olanağı sundu. Örneğin ilk kez milli formayı giyen oyunculardan Oğuz Aydın ilk 11’de sahaya çıkarken, Semih Kılıçsoy ise 82.dakikada Barış Alper’in yerine oyuna girdi.

Maça gelince…

Montella, hocası Spalletti’nin izinde gidiyor… Oyunu geriye paslaşmalarla başlatıyor, rakibi çok adamla baskı yaparak hataya zorluyor, kazandıkları topları süratle karşı alana aktarıp pozisyon bulmaya çalışıyor. İtalya karşısında bu planla orta alanda rakibe çok fazla top kaybı yaptırdık. Kaptırdıkları topları geri almalarını zorlaştırdık. Böylece onlara fazla hücum yapma şansı tanımadık. Bizde geçiş oyunlarını daha iyi yapabilmek için 2.yarıda Abdülkadir ve Orkun’u sahaya sürdük ama beklediğimiz kadar etkili olamadık.

Savunmada; Altay Bayındır, kalede maç eksikliğini hiç hissettirmedi… Oldukça başarılıydı… Zeki- Ozan-Abdülkerim- Mert Müldür dörtlüsü güven verdi, Ozan’ın sakatlığı moralleri bozdu ama çabuk toparlandık. Savunmaya Ferdi Kadıoğlu’nun dahil olması büyük güç katar.

Bir tek ofansta yetersiz kaldık,10 şut attık ancak iki net pozisyonumuz vardı. Onlar da duran top organizasyonlarında; Abdülkerim’im az farkla avuta giden kafa vuruşu ile Merih’in uygun pozisyonda çektiği sert şutta İtalyan kalecisinin kurtarışıydı.

Milli takımın en önemli sorunu gole ulaşması. Kadroya Arda Güler ve İrfan Can Kahveci’nin girmesi sorunu çözmede yeterli olur mu bilmiyorum ama Sanki Semih Kılıçsoy’a (tabi kadroda kalabilirse) şans tanırsa daha iyi sonuca gidebiliriz.