Dilek ŞAHİN
Mevsim geçişlerinde, özellikle eylül-ekim ve mayıs-haziran ayları arasında terlemenin başlaması ve terlemenin sona ermesiyle bel ve boyun ağrılarında artış meydana geldiğini söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Hekimi Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Bu dönemde vücutta bazı mineraller hızla tüketilirken bazı mineraller de vücut tarafından koruma altına alınıyor. Dolayısıyla vücutta kalsiyum ve magnezyum dengesizlikleri oluşabiliyor. Bu durum kas spazmlarına neden olabiliyor” diyor.
DÜZENLİ EGZERSİZ VE SAĞLIKLI BESLENMENİN ÖNEMİ
Kış uykusu dürtüsünün insanlar da dahil olmak üzere tüm canlılarda bulunduğuna dikkat çeken Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Vücudumuz eylül ayından itibaren kış uykusuna girme hazırlığı yaparak tüketimini minimum düzeye indiriyor. Mayıs ayından itibarense vücudun uyanma ve kışa hazırlık süreci başlıyor. Yani metabolizmanın mevsimsel harekete uyum sağlaması nedeniyle vücut deposunda elektrolit ve element dengesizlikleri oluşuyor. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde sırt ve boyun ağrılarıyla birlikte vücudun belli noktalarında tutulmalar görülebiliyor. Ayrıca derin uykularda bacaklara kramp girme şikayetlerinde de artış yaşanıyor” diyor.
Mevsim geçişlerinde eklem ve kas ağrılarından muzdarip olmamak için düzgün ve dengeli beslenmeye dikkat etmek gerektiğini belirten Op. Dr. Evren Fehmi Atay, şunları söylüyor: “Mevsim geçişlerinde sık sık kramplarla mücadele ediyorsanız yaşınıza, vücut yapınıza ve genel sağlık durumunuza bağlı olarak düzenli bir şekilde spor yapmanız büyük önem taşıyor. Ancak spor aktivitelerini abartmamaya özen göstermelisiniz. Vücudunuzu zorlamadan, yaşınıza ve günlük yaşamınıza uyum sağlayan spor faaliyetlerine yönelmelisiniz. Mevsim geçişlerinde eklem ve kas ağrılarına maruz kalmamak için vücudun ihtiyaç duyduğu kalsiyum, magnezyum, B vitamini ve D vitamini takviyesi de son derece önemli. Güneş görme şansınız azsa yani doğal yollarla D vitamini alamıyorsanız D vitamini takviyelerine başvurabilirsiniz. Bunun yanı sıra beslenmenizde C vitamini bulunmasına ve bol miktarda su içmeye de özen göstermelisiniz. Özellikle yaz mevsimiyle birlikte terlemenin artması vücudun su kaybetmesine yol açıyor. Bu suyu vücuda geri kazandırmak için gün içinde bol miktarda sıvı tüketmek gerekiyor.”
72 SAATTEN UZUN SÜREN AĞRILARA DİKKAT!
Kas ve eklem ağrısından yakınan bir bireyin hangi durumlarda uzmana başvurması gerektiğine açıklık getiren Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Kas ve eklem ağrısının bir hastalık olarak nitelendirilebilmesi için 72 saat boyunca ağrının devam etmesi gerekiyor. Bu süre zarfında ağrı geçmiyorsa en yakın tarihe randevu alarak bir doktor kontrolünden geçmelisiniz. Fakat sabah uyandığınızda beliniz, sırtınız veya boynunuz ağrıyorsa ve birkaç saat içinde bu ağrı geçiyorsa panik olmanıza gerek yok. Bu ağrılar muhtemelen yatış pozisyonundan veya ağır bir eşya taşımaktan kaynaklanıyor olabilir. Kısacası 72 saati geçen şikayetleri ciddiye alarak harekete geçmeniz gerekiyor. Ayrıca her sabah uyandığınızda başınız ağrıyorsa ya da her araba yolculuğunun ardından beliniz ağrıyorsa yani tekrarlayan bir ağrıya sahipseniz yine bir hekim kontrolünden geçmeniz büyük önem taşıyor” diyor.
Soğuk algınlığıyla birlikte vücutta oluşan kırgınlık, halsizlik, kas ve eklem ağrıları için endişelenmemek gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Bu tip ağrılar hastalığın sona ermesiyle geçer. Ancak hastalığınız bittiği halde eklem ağrılarınız devam ediyorsa farklı bir sorunla karşı karşıya olabilirsiniz. Bu durumda da alanında uzman bir hekime görünmeniz faydalı olacaktır” diye ekliyor.
HANGİ TAKVİYELER KULLANILMALI?
Vitamin takviyeleri hakkında önemli uyarılarda bulunan Op. Dr. Evren Fehmi Atay, vücudun ihtiyaç duyduğu vitaminleri ve mineralleri karşılayabilmek için doğal ve dengeli beslenmek gerektiğine dikkat çekiyor. Doğal ve dengeli beslenmenin yetersiz kaldığı durumlarda ek gıda takviyelerine başvurulabileceğini söyleyen Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Bir ortopedist olarak yeteri kadar D vitamini, kalsiyum ve magnezyum almanın çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Ancak alınan her kalsiyumun kemik gelişimini etkilemediğini de belirtelim. Nitekim hastanın yaşı ve sahip olduğu hastalıklar da bu konuda büyük bir rol üstleniyor. Örneğin; menopoz döneminin ardından oral yolla alınan kalsiyum takviyesi kemik gelişimine doğrudan katkı sağlayamıyor. Menopozdan sonra östrojen hormonun azalmasıyla birlikte kalsiyumun kemik üzerindeki etkisi de düşüyor. Bu nedenle menopoz atlatan kadınlar için farklı destek takviyeleri gerekebiliyor. Buna kadın doğum uzmanı, ortopedist ve fizik tedavi uzmanı ortak bir şekilde karar veriyor. Sözün özü, hastaların kendi kendilerine takviye gıda kullanmalarını önermiyorum. Ancak hekim tavsiyesiyle takviye gıda tüketimine başlanabilir” diyerek sözlerini tamamlıyor.