İMO Ankara Şubesi YK Başkanı Ahmet Onur Özergene ile İMO Ankara Şubesi Sekreteri Mahir Kaygusuz’un katıldığı açıklamayı İMO Ankara Şubesi YK Sekreter üyesi Nuri Taşkın Karadeniz okudu. Karadeniz, “Bu saldırılar, kimi zaman işçilik hatalarının görmezden gelinmesini isteyen işçiler, kimi zaman proje dışı imalatlarla rant elde etmek isteyen müteahhitler tarafından gerçekleştirilmektedir. Görmezden gelinmesi istenilen bu uygulamalar sebebiyle meslektaşlarımız sorumluluk altına alınmakta vatandaşlar ise deprem sonrası göçük altında kalmaktadır” şeklinde konuştu.
Karadeniz, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremleri hatırlatarak: “Yapılarımızın güvenliğinin sağlanması için etkin bir yapı denetim sisteminin kurulmasının, yapı üretim sürecinin her evrensinin bağımsız bir şekilde denetlenmesinin zorunluluğu kamuoyunca daha iyi anlaşılmıştır” dedi.
Tüm bunlara karşı yapı denetim sisteminin hem mevzuattan hem de uygulamadan kaynaklı sorunlarının olduğu gibi durduğunu ifade eden Karadeniz, “4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanununun öngördüğü sistem, denetim hizmetinin ‘kamusal’ niteliğini görmezden gelmekte, denetim hizmetini ticari bir hizmet olarak kurgulamaktadır. Halkın can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren yapı denetim hizmeti serbest piyasanın rekabetçi koşullarına terk edilmektedir. Yapı denetim sisteminde yapılan düzenlemelerle; 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yapı denetiminde ‘e-dağıtım’ sistemine geçilerek, hangi yapıda, hangi yapı denetim kuruluşunun görev alacağının elektronik ortamda bakanlık tarafından belirleneceği bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, yapı denetim kuruluşunun müteahhit ile olan ilişkisinin kesilmesi amaçlanmıştır. Düzenleme ile birlikte denetim faaliyetinin müteahhitle parasal ilişkisinin kesilmesi, denetimlerin daha da artmasına önayak olan olumlu bir gelişme sağlamıştır. Yapılan düzenleme, denetimin bağımsızlaştırılarak yapı kalitesinin artırılmasını amaçlamış olsa da yeni sorunları da beraberinde getirmiştir. Yapı denetiminin kamusal bir hizmet olduğu, bu hizmeti veren meslektaşlarımızın da kamu hizmeti verdiği gerçeğinden hareketle meslektaşlarımızı koruyan yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği açıktır. Özellikle bu düzenlemeden sonra şantiye sahalarında yapı denetimi görevini icra eden mühendislere yönelik sözlü ve fiziki şiddet olayları tırmanışa geçmiştir. Bu saldırılar, kimi zaman işçilik hatalarının görmezden gelinmesini isteyen işçiler, kimi zaman proje dışı imalatlarla rant elde etmek isteyen müteahhitler tarafından gerçekleştirilmektedir. Görmezden gelinmesi istenilen bu uygulamalar sebebiyle meslektaşlarımız sorumluluk altına alınmakta vatandaşlar ise deprem sonrası göçük altında kalmaktadır” diye konuştu.
Bu sebeple meslektaşlarımızın yasal bir çerçeve ile koruma altına alınması zaruridir diyerek devam eden Karadeniz, “Ülkemizin birçok yerinde yaşanan ve basına yansıyan yüzlerce şiddet olayının sonuncusu 23 Mart 2024 tarihinde, Denizli’de bir inşaatta temel betonu dökümü aşamasında projenin müteahhidi, yapı denetimi çalışanı meslektaşımıza sözlü ve fiziki saldırıda bulunmuştur. Resmî rakamlara göre 50 binden fazla canımızı yitirdiğimiz, 11 ilimizde büyük yıkımlara yol açan 6 Şubat depremlerinin ardından inşaatların yapım süreçlerinde denetim ve kontrollerin önemi net bir şekilde görülmüştür. Buna rağmen meslektaşlarımızın görevlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirmesinin engellenmesi ve şantiyelerde şiddete uğramasına karşı önlem alınmaması kabul edilemez. Deprem gerçeğiyle karşı karşıya bulunan ülkemizde yapı üretimi ve denetimi süreçleri toplumun can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren süreçlerdir. Dolayısıyla meslektaşlarımızın şantiye sahalarında verdiği hizmet de kamusal niteliktedir. Bu yanıyla meslektaşlarımıza yönelik şiddet, kamu güvenliğini ve sağlığını tehdit etmektedir. Şantiyelerde denetim ve yönetim görevini yürüten meslektaşlarımız kamu görevlisi niteliğinde sayılmalı, can güvenliklerinin sağlanması da bizzat kamu gücünün sorumluluğunda olmalıdır” dedi.