Mario Simmel'in 'Papaz Her Zaman Pilav Yemez' kitabı paprikalı tavuktan Maderia salçalı dana filetosuna dek nice yemek tarifini içeren bir romandır.

Kitabı, Ankara Üniversitesi'nin Cebeci Kampusu'ndaki İletişim Fakültesi henüz Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu iken, burada öğrenim gören bir kız öğrenci okur. Yıl 1971'dir. Okur ve unutur. Daha doğrusu, romanı kitaplığının en alt katında unutulmaya bırakır. Yıllar sonra, hem de bir arkadaşıyla buluşmuşken kitap takılıverir gözüne. Bir çığlık atar, 'paprikalı tavuk!' diye… O tanım gelir usuna. Kitabı bir daha okunmamak üzere, unutulmak üzere bırakıldığı yerden alıp günlük kullandığı kitapların yanına terfi ettirir.

***

Roman okumayı severim de…

Bir gün bir yemek kitabı okuyacağımı hiç düşünmemiştim…

Yemek tariflerini içeren kitaplar çok satar satmasına da, benim binlerce kitap içeren kütüphanemde bir tane yoktur onlardan.

Daha doğrusu yoktu.

İki yıldır kitaplığımın 'okunacaklar' bölümünde bekleyen bir kitap var.

Tam da 'Köşe yazarlığı, kuru soğan ve ekonomi…' başlıklı yazımı (14 Ocak) yazdığımda çıkıverdi karşıma yeniden. Bu kez sıranın önlerine çektim onu. Hemen okunacaklar arasına terfi ettirdim… Okudum…

Tam da pazarda, manavda soğanın yanına varılmaz hale gelmişken karşıma çıkıp da 'oku beni!' diyen kitap mı?

'Soğan Öldü Yaşasın Yemek' (*).

Bir gün bir yemek kitabı okuyacağımı hiç düşünmezken bu kitabı okudum işte.

Okumak bir yana, bir de üzerine bu yazıyı yazıyorum iyi mi?

***

Yazarı mı?

Simmel'in 'Papaz Her Zaman Pilav Yemez' romanını yıllar sonra görünce 'paprikalı tavuk!' diye çığlık atan kadın.

Sunar Kural Aytuna.

Kitapta, gazete köşelerinde kalmış yazılar bir araya getirilmiş.

Anka Ajansı'nda başlayan gazetecilik yaşamı Günaydın, Vatan, Politika, Hürriyet, Radikal ve Cumhuriyet gazetelerinde süren Aytuna'nın 'Uğur Sunar' adıyla yazdığı yemek yazıları…

Kitabı ilgiyle ve severek okudum. Beni okumaya kışkırtansa yemeğe, yemek yapmaya olan düşkünlüğüm, bu konuda yeni bilgiler öğrenme arzusu değildi. Her yazıda yemek tariflerinin yanısıra anılar var… Anılarda karşımıza çıkan yüzler…

Bir anılar galerisinde dolaşıyorsunuz bu yazıları okurken.

Örneğin, bilim insanı olarak tanıdığımız, TÜBİTAK Başkanlığı da yapmış olan Tosun Terzioğlu'nun hamsi turşusu deneyimini okuyorsunuz.

Karikatür sanatımızın ustalarından Semih Balcıoğlu çıkıyor karşımıza kebap tutkusuyla. Eşinin Adanalı olması nedeniyle 'Ben tüm kebapçıların eniştesiyim' diyen Balcıoğlu.

Türk Halk Müziği sanatçısı Rahmi Girgin'i, Kırlangıç Sokak'ta (Gaziosmanpaşa) bir restoran işletmecisi olarak tanıyoruz.

Sonra on yedi kedili Yüksel Uzel... Eski bir pikapta bir plak dönmeye başlıyor sanki onun adıyla birlikte…

Yüksel Uzel'in şarkılar mırıldanarak kurduğu sofralara siz de oturuyorsunuz sanki…

Sonra 1978'de Trabzon'da katledilen Necdet Bulut… Boney – M dinleyerek ('Sometimes, I feel like a motherless child' ile hüzünlenerek de olsa) pişirdiği yemekler, bir kediye benzeyen Neşe'yle aralarında aşkın kıvılcımlanması… O kötü haberin gelmesi sonra… Kabak tatlısı yerken Necdet Bulut da gelecek gözünüzün önüne bu kitabı okuyunca…

İyi dostlukları, güzel dostlukları anlatırken Lemi Törün gibi 'fasulye-pilav gibi' benzetmesi yapacaksınız belki siz de…

***

Ben, işte böyle bir anılar galerisine daldım yemek tarifleri arasında…

Belirtmeliyim ki kitap, yaşamı sevmeye kışkırtıyor sizi…

Çünkü Aytuna'nın dileği, sevgi dolu sofralar kurulması… Etrafında gülümsenen… Keyifle sohbet edilen…

'Şu yemek sohbetleri kendime armağan ettiğim, küçük bir mutluluk sanki. Gülümseme, bazen de kahkaha atma bahanesi. Parçası olduğum bu garip dünya içinde, kendime bir başka dünya yaratma yollarımdan biri.

Yaşasın yemek sohbetleri!'

Diyor bu nedenle…

_________________________

(*) Sunar Kural Aytuna, 'Soğan Öldü Yaşasın Yemek', Yitik Ülke Yayırnları, Birinci Baskı: Ağustos 2016, İstanbul.