Sarıkamış'ta on binlerce askerin donarak ölmesine neden olan, Dünya Savaş Tarihi'ne belki de (*) benzersiz bir 'katliam'ın izini bırakan Enver Paşa'dır.

Doğrusu o da değil…

Onun Turancı düşlerini kullanan emperyalizm…

Almanya'nın sömürgeci planları…

Ve emperyalizm, böyle düşlere sahip insanları hep kullanmıştır…

***

Şimdi dönelim biraz o yıllara…

İngiliz ve Fransızların İslam ülkelerinde dağıttıkları bildirilerde, 'Halife bir avuç mütegallibenin elinde zebundur. Osmanlı İmparatorluğu'na tabanca ile hükümet deviren ve adına İttihat ve Terakki denilen bir grup zorba hakimdir… İslam alemine düşen vazife, bu orduları mağlup ederek, İmparatorluğu ve Hilafet makamını bu zorbaların elinden kurtarmak olmalıdır.' denmektedir.

Enver Paşa ise, işte bu bildirilerde anılan 'zorba'lardan biridir.

İttihat ve Terakki'den...

Öyledir de…

O da, Birinci Dünya Savaşı'na Almanlar'ın safında katılınması için beyni ele geçirilmiş bir 'Alman Paşası'dır gerçekte…

Ve Almanlar da öyle etkili bir propaganda yürütmüşlerdir ki birçok Müslüman, 'Kayzer'in (II. Wilhelm) Müslüman olduğuna ve Almanların Rusya'ya karşı İslam için savaştığına inanmış'lardır.

Oysa ki onların gözü Osmanlı topraklarındaki hammadde yataklarındadır. Dahası, yalnızca o topraklardaki değil, Kafkas bölgesindeki bakır madenleri ve Bakü petrolünde…

Yalnızca bu da değil…

Prof. İlber Ortaylı dikkat çekmektedir ki, padişahın davetiyle orduda reform yapmak için İstanbul'a gelen Baron von der Goltz'un (1878'den 1916'daki ölümüne dek) kaleme aldığı 'ıslahat layihaları'nın uygulamaları hep 'önemli silah siparişleriyle' sonuçlanmıştır.

***

Enver Paşa'nın en yakın askeri müşavirlerinden biri olan Alman General Bronsart von Schellendorf'tur.

Enver Paşa, Bronsart'ın kendine sunduğu bir işbirliği planını, başkalarına danışma gereği duymadan imzalar (1914). Plan, Kafkaslar, Mısır ve Sırbistan'da saldırılara geçmeyi içermektedir.

Karadeniz'de Rus filosuna saldırılacaktır. Bunun üzerine Ruslar Osmanlı'ya savaş açacaktır elbette. Sonra mı? Padişah cihad ilan edecektir.

Aynen de böyle olur…

Uyulur plana…

Özetle, Birinci Dünya Savaşı'ndaki Türk-Alman ittifakı, tam bir Enver Paşa oldu bittisidir.

Almanlar, bu 'oldu-bitti'nin ardından, Anadolu'nun adını 'Enverland' koymuşlardır. Bu bölgeye giden trenlerde 'Enverland'a gider' yazıları yer almıştır.

***

Peki, Enver Paşa nasıl böyle olmuştur?

Paşa, henüz 27 yaşındayken (1909) askeri ataşe olarak Berlin'e gitmiştir. Rütbesi Kurmay Yarbay. Alman İmparatoru'ndan (II. Wilhelm) öyle bir ilgi görmüştür ki, generallerle tanıştırılmış, sırtı sıvazlanmıştır. İmparatorun yakın çevresine şöyle dediği söylenir:

'İleride Osmanlı Devleti'nin en güçlü adamı olacak!'

Olur da.

Hem de dört yıl gibi kısa bir süre sonra…

1913'te, İttihat ve Terakki iktidarı ele geçirdiğinde, Enver Paşa'nın önü iyice açılmıştır. Rütbesi hızla genaralliğe yükseltilir. Hem de bir aydan bile kısa bir sürede… Ve Harbiye Nazırı olur. Arkadaşlarının en başarılıları henüz yarbay rütbesi taşımaktadır. Büyük bölümü binbaşı… 'Genç yaşında, imparatorluğun tek söz sahibi olarak tarih sahnesinde başrole' çıkmıştır artık. Genelkurmay Başkanı, Başkumandan vekili ve…

Ve Saray'ın damadı olarak....

Öyle ki, İtalyanların Trablus'u işgalinde, bölgeye gidince adına para bastıracak kadar kudretli hissetmektedir kendini. Zaten idealindeki kahraman da Napolyon'dur.

***

Sarıkamış deyince, bunları da anımsadım işte…

Daha doğrusu anımsattı, bu yazıda kaynak olarak kullandığım kitap (**).

Şimdi söyler misiniz?

'Askeri kırdıran Enverî Paşa'nın düşü, kimin düşüdür acep?

________________________

(*) 'Belki de' demem şundan ki, 1337'de Delhi Sultanı Muhammed Tuğluk, Çin'i fethetmek ister. Bu fetih düşü için Himalayar üzerinden yolladığı 100 bin süvari dağda donarak ölür. Dahası, bu kötü haberin ardından Delhi'ye dönen on asker Muhammed Tuğluk'un emriyle idam edilir. Bir başka 'Sarıkamış katliamı'dır o da…

(**) Prof. Dr. Bingür Sönmez – Reyhan Yıldız, 'Ateşe Dönen Dünya: Sarıkamış', İkarus Yayınları, Birinci Baskı: 2007, İstanbul.