Gün batımları bir armağandır insanlara…

Doğanın bir armağanı…

Güneş, gün bitimini bir şölene dönüştürür.

Portakal rengine bürünür de, bununla yetinmez, gökyüzünde bulutlar varsa bulutlar, yoksa o mavi gökyüzü, portakalın renginden yansılarla buluşur. Hiçbir ressamın boyayamayacağı bir tuvaldir o an gökyüzü…

Ne doyumsuz bir manzaradır o!

Bulunduğunuz yere göre değişir güzelliği…

Ya ağaçların ya boz bir tepenin ardına usul usul gömülür o portakal rengine dönüşen güneş…

Eh, ufkunuzda yalnızca binalar varsa binaların, gökdelenlerin ardına…

Ya da en güzeli de budur, gömülür sulara…

Sularda kızıllığı vardır. Yanmaktadır sular…

Bakarsınız…

Güneş portakal rengi olmanın ötesinde, portakal küçüklüğüne de döner, kanat çırpan bir martının kocamanlaşan gövdesi ardında…

Dahası yakınınzda güller varsa, ağaçlar varsa, dallarına yansısı düşer o rengin… Dallara konmuş kuşlara da…

Giderek azalan, azaltılan ağaçların dallarına.

Ve her gün batımı, bir Ahmet Haşim şiiridir aynı zamanda…

***

'Sular sarardı… yüzün perde perde solmakta / Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… // Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller / Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller / Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? // Bu bir lisan-ı hafidir ki rûha dolmakta / Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…'

***

Ahmet Haşim'in o ünlü 'Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden' dizesiyle başlayan 'Merdiven' şiirindendi bu dizeler…

Ama onun bir de yine gün batımıyla ilgili 'Bir Günün Sonunda Arzu' şiiri var ki…

Edebiyatımızda unutulmaz anekdotlar zinciri yaratmıştır…

Önce o dizeleri anımsayalım:

'Akşam, yine akşam, yine akşam / Göllerde bu dem bir kamış olsam!'

***

Şiirin anekdotlar dizisine yol açma nedeni ise Orhan Veli'dir…

Orhan Veli'nin 'Eskiler Alıyorum' şiiri:

'Eskiler alıyorum / Alıp yıldız yapıyorum / Musiki ruhun gıdasıdır / Musikiye bayılıyorum // Şiir yazıyorum / Şiir yazıp eskiler alıyorum / Eskiler verip musikiler alıyorum // Bir de rakı şişesinde balık olsam'.

(Bu son dizedeki 'rakı' sözcüğü her ne hikmetse artık yasaklıdır da… O sözcüksüz de anılmaz ki bu şiir?)

***

Şimdi niye mi anımsadım bunları?

Çünkü bazı insanlar vardır, günbatımlarını biriktirir…

Bazı ablalar vardır günbatımının portakal renginden bileğine dizecek altınların sarısını anımsar… Tadını almaz o gün batımının…

Bazıları da o rengi bile paranın yeşili olarak görür. Bakmaz o ufka…

Bileklerinde sarı sarı altınlar olan ablalar ve paradan gayrısını düşünmeyenler…

Bir gün günbatımının tadını almışlar mıdır acaba?

Yanlış bir sor uolarak kalır bu havada…

Bu dünyada onlar kazanır da…

***

Gün batımı, onlara inat her gün yeniden anımsatır kendini…

Her gün yeni bir şölen sunar insanlara…

İnsan olanlara…