Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin eski adı Basın Yayın Yüksek Okulu'ydu. Kısaca BYYO. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne bağlı bir yüksek okul. Yüksek okul deyince iki yıllık okullar geliyor usa. Öyle değil ama… Dört yıllıktı. Türkiye'de yazılı ve görsel basına (Ki o zamanlar özel radyo ve televizyonlar yoktu. TRT vardı yalnızca) eğitimli eleman yetiştiren okullar arasında, en başta anılırdı adı. Bir ayrıcalıktı BYYO mezunu olmak…

Çok değerli bir öğretim kadrosu vardı. Bahri Savcı'dan Ünsal Oskay'a, Emin Özdemir'den Sami N. Özerdim'e… Nice değerli insandan ders alırdı öğrenciler…

Zaten bir eğitim kurumunu ayrıcalıklı kılan, başka olanaklar bir yana, hocaları değil midir?

Yıllar sonra, o okuldan mezun olanların başarılarını, yaşam içindeki duruşlarını gördükçe 'Bir ayrıcalıktı BYYO'lu olmak' demenin öylesine bir nostaljik söz olmadığını daha iyi anlıyorum.

Okulun 1965 yılında BYYO olarak başlayan serüveni 1992'den bu yana İletişim Fakültesi olarak sürüyor.

Sürüyor da BYYO bambaşka bir efsane olarak duruyor orada.

***

BYYO camiası bugünlerde, o dönemlerde çok sevdikleri bir hocayı yitirmenin hüznünü yaşıyor…

Fotoğraf ustası, ressam ve eğitimci Hamza İnanç'ı…

***

BYYO'daki fotoğrafçılık derslerinin ilk hocalarındandı (1974 – 1980) oydu. İyi bir fotoğrafçı olmakla birlikte, iyi de bir ressamdı. Köy enstitülerinde yetişmiş sanatçılardandı. Akpınar Köy Enstitüsü mezunu.

Gazi Eğitim Enstitüsü Resim – İş Bölümü'nü bitirdi sonra. Paris Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde öğrenimini sürdüren İnanç, ülkesine dönerek mezun olduğu Gazi Eğitim'de öğretim üyesi olarak görev yaptı (1965 – 1974).

BYYO yıllarında önemli bir kısa film projesinde de görev aldı. BYYO'luların unutamadıkları hocalardan olan Nilgün Abisel ve Uygur Kocabaşoğlu'nun çektiği 'Ladik 76'nın yapım ve çekim ekibinde o da vardı. Nasıl yer almasın ki! Hem BYYO'lu hem de Ladikli (Samsun).

Belgeselin çekimi sırasında objektifiyle fotoğraflar çekiyordu bir yandan… Filmin gösterimi sırasında BYYO'da sergiledi o fotoğrafları…

Güner Sarıoğlu'nun yönettiği, Fakir Baykurt'un bir metninden yola çıkılarak çekilen film, ilçedeki gölün sulama amacıyla şişirilmesinin yarattığı sorunları ele alıyordu. Film BYYO tarihinde çekilen ilk belgesel olmakla ayrı bir önem taşıyordu. Ama onu önemli kılan bu değildi yalnızca. Başarılı bir çalışmaydı ve 15. Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Kısa Metrajlı 2. Film, Gümüş Portakal Ödülü'nü (1978), 9. Tampere Film Şenliği'nde (Finlandiya) Onur Ödülü'nü (1980), Krakow Film Şenliği'nde (Polonya) ise, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Altın Osiris Ödülü'nü (1980) kazandı.

İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdülrezak Altun'un çabalarıyla, 50. yıl kutlamaları çerçevesinde dijital ortama aktarılarak üniversitenin internet sitesinde paylaşıldı (*).

***

BYYO'nun yine unutulmaz hocalarından olan Prof. Dr. Aysel Aziz, Hamza İnanç'ın ölümünden sonra, İLEF yazışma ağındaki paylaşımında, onun insan yanını vurgulayan güzel bir anısını aktardı:

'Ben ilk yağlı boya tablomu, onun Keçiören'de bulunan evine giderek satın almıştım. Kendi atölyesinde, kendisinin marangoz atölyesinde yaptığı çerçeveyle... Vazodaki dağınık gelincikler... O zamanki parayla 4 bin TL'ye vermişti, galiba onu da taksitle ödemiştim. Ancak, şunu söylemişti; 'Bu tabloyu bir kuruma versem, 10 bin TL'den aşağı vermem! Ama siz severek onu duvarınıza asacaksınız, benim için bu yeterli...' Bugün de salonumun en önemli yağlıboya resim tablolarından biridir...'

***

Bu anı, ne çok şey anlatıyor!

Ne çok!

_________________________

(*) webtv.ankara.edu.tr