Şair olmak, en baştan kovulmuşluğu kabul etmek midir?

Sorunun yanıtını 'Evet!' diye düşünüyor olmalı ki Fergun Özelli, kendi gözüyle, kendi bakışıyla şair portrelerini kaleme aldı da, bu şiirleri 'Kovulmuşlar' ana başlığıyla yayımladı. Kemal Özer'den Ahmet Oktay'a, Adnan Satıcı'dan Hüseyin Ferhad'a dek birçok şairi fotoğraf duygusuyla değil, bir ressamın portre çalışması gibi dizelerle anlattı. İmge ustalarını imgelerle…

Özelli'nin 'Kovulmuşlar' dizisindeki şairlerden birisi de Timuçin Özyürekli'ydi. Özyürekli'nin, onun şair yüreğinin üç dizelik özetiydi yazdıkları:

'düş devrimi günlerinin mahçup ve coşkun militanıymış / demiş ki: ölünce, karanfillerle gömülsün ülkeme hiçliğim / gözü açılmadık dosyalarım var hala, dize dize mermilerim' (*).

***

Şu dizelerse, Fergun Özelli'nin şiirindeki o 'düş devrimi günlerinin mahçup ve coşkun militanı'nın 'Bir Gün Anlarsın' şiirinden:

'en güzel aşklar da biter / kristal gözyaşları dökülür solgun yanaklara / posterli duvarlarda kalır güçlü yumruk izleri / geceyi yırtar çığlıklar karşılıksız hıçkırıklar / sonra bir ses kulaklarda küçük bir 'elveda…' // en güzel aşklar da biter / sanma sonsuza kadar sürer yaşanan mutluluk / bazen karanlık örtemez hayatın çılgın burgacını / koşsan avuçlarında binlerce güvercin yavrusuyla / telefonlar suskundur kapılar sağırdır çınlamalara'.

***

'En güzel aşklar'ın da bittiği gerçeğinin altını çizse de bu şiir, o 'düş devrimi günlerinin mahçup ve coşkun militanı', şiirlerinde hep umut aşıladı arkadaşlarına, dostlarına, insanlara, yaşama…

Yalnızca şiirlerinde mi?

Yaşamında da… Onulmaz bir hastalığa yakalandığında bile… Karamsarlık değil umutla konuştu hep.

O hastalığa karşı direnirken dostlarından Veysel Gültaş'ın hazırladığı 'Unutma' kitabından (Bilge Yayınları, Ocak 2019) söz ederken Oğuz Tümbaş (**) vefa duygusunu, vefasızlıkları anımsattıktan sonra, şöyle anlatıyordu onu:

'Özyürekli, kişisel erk ve yükselme hırsı taşımayan, popüler olmaya, magazinleşmeye karşı savaşan, toplumcu gerçekçi estetikten kopmayan bir şair. Gerekli olmadıkça sözcük oyunlarına girmedi, imgeler denizinde boğmadı şiirini.'

Veysel Gültaş'ın o vefa kitabı, 'Uzun yıllardan beri her türlü kahrı göze alarak halkına şiirle seslenen' şairi, artık yazamaz olduğu günlerde yeniden anımsatmak, 'unutturmamak' içindi. Dahası, hastalıkla mücadelesinde, yüreğini bu vefa çalışmasıyla daha da güçlendirmek için…

Güçlendirdi mutlaka da…

Neylersin o yürek sonunda geçen hafta susuverdi…

***

Timuçin Özyürekli, yıllar önce eleştirmen Mehmet Yaşar Bilen'e yazdığı bir mektubu (***) sonlandırırken 'Sevgi ve dostluk üzerine söylenebilecek bütün güzel sözlerle.' diyor. Belli ki, hangi güzel sözcüğü kullansa duygularını anlatmak için eksik kaldığını düşünecek. Bundandır ki, böyle tümce kurmuş. Okurken altını çizmişim ben de…

Şimdi ölümü ardından yazılanları, paylaşılanları okuyorum da, hemen herkes onun nasıl da güzel bir insan olduğunu anlatıyor. Ne deseler o güzelliği anlatmaya yetmeyeceğini bilerek…

Böyle bir insan olarak yaşamış olmak, böyle anılmak, bunu başarabilmek ölümü yenmek değil mi?

____________________

(*) Fergun Özelli, 'Kovulmuşlar', Yasakmeyve Dergisi, Eylül – Ekim 2004, Sayı: 10.

(**) Oğuz Tümbaş, 'Unutmamak', 9 Eylül Gazetesi, 19 Şubat 2020.

(***) 'Eleştirmen Mehmet Yaşar Bilen'e Mektuplar', Yayına Hazırlayan: Taki Akkuş, Sarissa Yayınları, Kasım: 2014, İstanbul.