Hasan Hüseyin'in bir şiiri vardır:

'Anayasa Hacılaklak Balaban ve Ötesi'.

'batıya / hep batıya' giden bir trende, 'ankara-izmir treninde' şairin yaşadığı duygulanımlar, pencereden seyrettiği görüntülerin onu alıp götürdüğü duygu dünyasındaki salınımlardır şiirin esini..

Sıvas'ta yakılarak öldürülen yazarlarımızdan Asım Bezirci'ye adanmış olan şiir 1963'te yazılmış. Belli ki aylardan da Mayıs.

Çünkü gelincikler görüyor şair trenin penceresinden dışarıları seyrederken…

'ben şu gelincikleri erzincan'da da görmüştüm bir zamanlar / domur domur kanamış gibiydi fırat kıyılarında / kömür gözlü erzincan'ımın elvan elvan toprakları / bir balaban fırçasıydı katar katar munzur'lar / tosbağalar eski çağlar gibi yüzerlerdi fırat'ta / fırat'ta hey / fırat'ta'.

Erzincan'dan Sıvas'a doğru giden bir trenden anılar gelir şairin usuna. Askerliği gelir. 'Öksüz toprak'lar, 'telgıraf direklerinde uykulu baykuşlar', 've zeytinli kabar kabar / haşhaşlı allı morlu / buğdaylı ayçiçekli tütünlü / can bitiren vatanımız' gelir. Gelir de, şiirdeki bir ayrıntı önemli. Doğa, bir ressamın fırçasıdır sanki… Hem de Balaban'ın… Böyle düşünür şair. Doğanın güzellikleri karşısındaki büyülenmesini böyle anlatır.

***

Hasan Hüseyin, 1978'de yazdığı 'Balaban'a Balabanca Bir Övgü' şiirinde ise nice anıdan, anımsayıştan ve tablolardan yola çıkarak kendince bir Balaban portresi çizer:

'sokakta yürürken de gördüm balaban'ı ben / sivas'ta kabakyazısı'nda tüfek kuşanırken de / … / resim yaparken de gördüm balaban'ı ben / resminin konusunu yaşarken de'.

Kumla'da denize baka baka yapsa da resimlerini, 'çıplak dağlarını boyuyordur' Anadolu'nun… Somun somun dağlarında 'şalvarlar kasketler yazmalar boyuyordur'.

Balaban'ın anasının tablosunu yapmasını ise dizelerle şöyle anlatır şair:

'anasının göçtüğü gün güzelim dünyamızdan / yani vurulup düştüğü gün bedrettin cömert'imizin / anasının portresine başladı / balaban bizim ressam / bir avuç toprak aldı seçköy'den / koydu ortasına tuvalin / bir avuç da çeşme suyu / çınarlı / ve başlayıp bitirdi / portresini anacığının / baktım / tıpkı anamdı / analarımız'.

Hasan Hüseyin bu uzun şiirinde ne çok anı, ayrıntı anlatır anlatmasına da, şu dizelerle yarattığı büyü, portreyi iyice silinmez kılar. Kazır okuyanların belleğine:

'balaban'ı tanımak ne / uzaktan ağaç / balaban'ı anlamak güç / yakından orman / bak ki bulut bulut ağmış ormana / bak ki çekip gitmiş çıplak dağlardan'.

Sonra da 'ağa' ve 'orman' sözcüklerinin yerini değiştirerek yaptığı yinelemelerle büyüyü büyüttükçe büyütüyor şair:

'balaban'ı tanımak ne / uzaktan orman / balaban'ı anlamak güç / yakından ağaç'.

***

Duydum ki Balaban ölmüş… Ressam İbrahim Balaban artık yeni tuvalleri boyayamayacakmış.

Hasan Hüseyin'den şiirler okudum ben de…

__________________

NOT: 'Anayasa Hacılaklak Balaban ve Ötesi' şairin 'Koçero Vatan Şiiri' (Bilgi Yayınevi, İkinci Basım: Temmuz 1984, Ankara), 'Balaban'a Balabanca Övgü' ise 'Acılara Tutunmak' (Bilgi Yayınevi, İkinci Basım: Mayıs 1984, Ankara) kitabında yer alıyor.