Sanlı tarafından hazırlanan ‘Türkiye İçin Küresel Enerji Değerlendirmesi’ raporunda Türkiye ve dünya ülkelerinin enerji karşılaştırmaları yapıldı. Sanlı bu kapsamda dünyadaki dinamik ekonomilerin gelecekte enerjiye ve enerji fiyatlarına yön vereceği tespitini yaptı.

Enerjinin değişen ve artan ağırlıklarının olduğu bir dünyada, blokların bir diğerine alternatif olarak değil portföye eklenmesi gereken diğer bir pazar olarak görülmesinin tavsiye edildiği raporda enerjide Türkiye’nin kendini sadece AB ve Almanya ile kıyaslamasının yanlış olduğu belirtildi.

Enerji özelinde, dünyada yükselen güçler, nüfus ağırlığı artan kıtalar, ülkeler ve bir sürü diğer dinamik ekonomilerin olduğu vurgulanarak, “Önümüzdeki dönemde enerji talebi düşen bir Avrupa ile kıyaslandığında enerjiye, enerji fiyatlarına, büyük ihtimalle teknolojik gelişime de bu bölgeler yön verecektir” değerlendirmesinde bulunuldu.

Türkiye ve dünya enerji kullanımı konusunda karşılaştırmanın yapıldığı analizde önemli noktalar şu şekilde sıralandı:

“Türkiye’nin küresel nüfustaki payı düşüyor, petrol haricindeki diğer fosil kaynak tüketimlerindeki payı da düşüyor.

Petrol talebi olarak Türkiye’nin son 5-6 senedeki talep hızlanması dünyada çok ender görünen bir durum. Tüketicinin vergi düşüşüne bu denli hızlı cevap vermesi, birçok göstergeyi etkiliyor.

Gaz talebinde, dünyada bir yavaşlama dönemine girildi. Özellikle Avrupa ve Dünya’da yaklaşık 9$/mmbtu üzeri fiyatlar katlanılamaz ve kömüre geçişi hızlandıran fiyatlar olur.

Güneş artışı devam ediyor. Bu AB ve Almanya’da çok hızlı iken, diğer bölgelerde tatminkar bir hızda artıyor.

Kömür talebinde Türkiye’de yüksek gaz fiyatları ve kuraklık dönemleri sonrası bir talep yumuşaması görülüyor. Uzun dönemli eğilimin aşağı kırıldığı ama hızının zamanla belirleneceği görülüyor.

Enerji dönüşümünün en önemli göstergelerinden olan elektriğin, tüm enerji tüketimindeki payının artmıyor olması, Çin hariç herkes için düşündürücü bir durumdur.

Emisyon ve fosil kaynaklarda dünya OECD ve OECD dışı olarak ikiye bölünmüş durumda. Bu iki birbirini dengelemeye çalışan bölge artış oranlarının yıldan yıla azalıp-artmasında karşılıklı olarak çekişiyor. OECD dışı enerji talebi hızlı arttığı sürece bu artışın durmasını beklemek güçleşecektir.

Afrika’da artan nüfusa rağmen enerji göstergeleri çok geride bulunuyor. Oysa Çin, Hindistan ve OECD gibi benzer bölgeleri ortalama bir büyüme yakalasalar, bunun küresel enerji sistemine etkisi çok dönüştürücü olabilir.

Çin etkisi birçok noktada kendini net olarak hissettiriyor. Çin’i, özellikle yenilenebilir enerjide mutlaka dünyadan ayrıştırmak gerekilecek.

Türkiye’de kuraklık ve gazın elektrikte kullanımının değişimi (baz yükten, dengeleyici tarafa doğru kayması), su akış rejiminin bozulmasından dolayı cari açığa etkisi de düşündürüyor. Türkiye’deki hidroelektriklerin uzun yıllara sari mevsimselliği diğer bölgelere göre daha yüksektir.”

Analizin sonucunda, petrol krizlerinin Türkiye’nin Ortadoğu ile ticareti tekrar keşfetmesini ve Avrupa ticaretinin yanına eklemesini sağlamasının yanında korumacı bir dünyanın birçok bölgeyi yeniden keşfetmek için fırsat olabileceği işaret edildi.

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU