Lösemili Hastalar Sağlık, Eğitim ve Araştırma Derneği (LÖSEMA) kurucu başkanı da olan Altuntaş, 22 Eylül Uluslararası KML Günü dolayısıyla AA muhabirine, hastalığın nedenleri, görülme sıklığı, güncel tedavi imkanlarına ilişkin açıklama yaptı.

İnsan vücudunda 9 ve 22 numaralı kromozomlar arasındaki genetik değişikliğin KML'ye yol açtığını, bu rakamlardan hareketle, hastalığa farkındalık oluşturmak amacıyla 22 Eylül'ün tüm dünyada Uluslararası KML Günü olarak belirlendiğini anlatan Altuntaş, KML'nin hematolojik kanserler içinde sık görülen hastalıklardan biri olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Altuntaş, "KML, tedavisi mümkün bir kanser türüdür. Kemik iliğinin çok fazla lökosit (akyuvar) üretmesi sonucu ortaya çıkan yavaş seyirli bir kanserdir. Erişkin yaş grubunda lösemilerin yüzde 15-20'sini oluşturur. Görülme sıklığı yılda 100 binde 2 civarındadır. Ortalama görülme yaşı 50 yaş üzeridir, erkeklerde biraz daha sık görülmektedir." bilgisini paylaştı.

ERKEN DÖNEMDE ŞİKAYETE YOL AÇMAYABİLİYOR

Prof. Dr. Altuntaş, KML'nin tam kan sayımında lökosit değerinin yüksekliğiyle kendini gösterdiğini, hastalığın belirti ve bulgularının yavaş gelişme eğiliminde olduğunu ifade etti.

Hastalığın bu nedenle erken dönemde hiçbir şikayete yol açmayabildiğini belirten Altuntaş, "KML'nin görülen en sık belirtilerini çabuk yorulma, halsizlik, yorgunluk, rutin günlük aktiviteler sırasında nefes darlığı, soluk cilt, karnın sol üst kısmında ağrıya ve çabuk doymaya yol açan dalak büyümesi, gece terlemeleri, kilo kaybı, iştahsızlık olarak sıralanabilir." dedi.

KML HASTALARI, AKILLI İLAÇLARLA UZUN BİR ÖMÜR SÜRÜYOR

Kanser tedavisinde devrim niteliğinde ilerlemeler kaydedildiğine, hedefe dönük akıllı ilaçların KML hastalarında ciddi faydalar sağladığına dikkati çeken Altuntaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni tedavilerle birlikte hastaların yaşam süreleri uzamış ve yaşam kaliteleri artmıştır. KML hastaları, bugün neredeyse kendi yaş gruplarındaki sağlıklı bireylere yakın bir ömür yaşayabiliyor. Hem de bunu günde tek hap yutarak yapıyorlar. Yani tek hapla bu lösemiyi kontrol altına almak mümkün; bu nedenle tüm hastalarımıza 'hapını yut lösemini tut' mesajını iletiyoruz, haplarını mutlaka düzenli şekilde almalarını tavsiye ediyoruz."

KML tedavisinde kan hücrelerinin düzeyinin normale dönmesinin ve kanser geni taşıyan tüm hücrelerin öldürülmesinin amaçlandığını vurgulayan Altuntaş, günlük yutulan haplarla yüzde 90'ın üzerinde tedavi başarısının sağlandığını ve bu nedenle hastaların çok azına kök hücre nakli yapılma ihtiyacının oluştuğunu bildirdi.

Hastaların ilaçlarını kullanırken mutlaka doktorlarının önerileri doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Altuntaş, tedaviye uyum ve düzenli takibin önemine işaret etti.

Kanser tedavisine bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşan mükemmeliyet merkezlerinin önemine de işaret eden Altuntaş, KML Tanı ve Tedavi Merkezlerinde hematoloji, genetik, sitoloji/patoloji, radyoloji bilim dallarından uzmanların yer aldığı, tanı, tedavi ve takip standartlarını belirleyen, rapor eden, uygulayan ve takip eden bir ekibin oluşturulması gerektiğini söyledi.

Altuntaş, bu merkezlerde, klinik araştırmalar, kanserde beslenme, uğraş terapileri, hastaları günlük yaşamla ilgili bilgilendiren ve psikolojik destek sunan birimlerin de yer almasının önem taşıdığını kaydetti.

Kaynak: AA