Bir normalleşme, demokratikleşme hikayesinin daha sonuna geldik. Pragmatizmde sonsuz hareket kabiliyetine sahip AKP, sağ popülist tabana yaslanmanın bütün nimetlerini bir kez daha tepe tepe kullanarak kendi bekası için şaşırtıcı hamleler yaptı.
Cumhur İttifakı’nın ortaklarından Bahçeli’nin, “Öcalan gelsin, mecliste konuşsun, umut hakkından yararlansın” çıkışını sükut ederek onaylayan ve açık ifadeler kullanmaktan kaçınan AKP, genel kamuoyundan gelen eleştirilerle MHP’yi baş başa bırakmayı yeğledi. Ancak, perde arkasında adına çözüm süreci dedikleri yeni bir durumun ortaya çıktığı, bir takım girişimlerin yapıldığı da malum. Aksi sözkonusu olsaydı, 48 aydır tecritte bulunan Abdullah Öcalan’ın DEM’den milletvekili olan yeğeni ile görüşmesine ve bazı düşüncelerini kamuoyuna aktarmasına izin verilmezdi.
Ancak seçim kazanmak için Öcalan’ın kardeşini TRT’ye çıkaran anlayış, sağ kamuoyundan gelebilecek tepkileri kendisinden uzaklaştırmak için farklı bir hamle yaptı ve 2024 seçimlerinde “kent uzlaşısı” ile CHP’den seçilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i tutuklayıp belediyeye kayyum atadı. Meğerse 10 yıldır her türlü takibi yapılan ve seçimlerde temiz kağıdı verilen Ahmet Özer, teröristmiş (!)…Terörist ise belediye başkanı seçilmeden önce neden yargılanmadığını sormak gerekir ama cevabı yok bunun. Çünkü, hukuki gerekçelerden ziyade siyasi ihtiyaçlar sözkonusu…
Daha Esenyurt şokunu atlatamadan haftanın ilk gününde de Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyum atandı. Ahmet Türk’ün de ifade ettiği üzere kendisi bir rekora imza attı ve tam üç kez kayyum atandı Ahmet Türk’e…
Daha ilginç olanı terörist ilan edilen Ahmet Türk, birkaç gün önce, Şanlıurfa’da Yıldız ve Şenyaşar aileleri arasındaki anlaşmazlığı sona erdirmek üzere düzenlenen barış töreninde barış elçisiydi. Bilindiği gibi iki aile arasındaki çatışmada ölenler olmuş, hastane basılarak yaralılar öldürülmüş, Şenyaşar ailesi “adalet adalet adalet” diyerek günlerce süren adalet nöbetleri tutmuştu. Çünkü hastane basıp adam öldürenler AKP’li milletvekilinin yakınlarıydı.
Kayyum siyaseti çok işlevli... Öncelikle, halkın sefalet içinde yüzdüğü, ekmek bulamaz noktaya geldiği bir anda ekonomik sorunları gündemden düşürüyor. Emeklinin yaşadığı çaresizlik, evsizlik, mülksüzlük, açlık, işsizlik, yenidoğan ve benzeri sağlık çeteleri, eğitim sorunları, ödenemeyen faturalar tartışma alanından çıkıyor; beka ve güvenlik kaygıları öne geçiyor. “O terörist, bu hain” tartışmaları durulup da gerçek ortaya çıkıncaya kadar, atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Yani o günün siyasal ihtiyaçları her ne ise iktidar, bir avantaj elde edip, varlığını sürdürmeyi biliyor.
Esenyurt’a kayyum atanmasında başka sonuçlar da arzulanıyor kuşkusuz. O da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde daha şimdiden iki adayı (İmamoğlu ve Yavaş) gündemde olan CHP’de iç tartışmaları tetiklemek, CHP’yi yalnızlaştırmak… Nitekim, Ahmet Özer’in tutuklanmasına tepki göstermek için gerçekleştirilen protesto eylemlerine bazı belediye başkanları katılmadı. Ankara’da Mansur Yavaş, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan eylemlerden uzak durdular. Doğru mudur yanlış mıdır şimdilik bilinmez ama Yavaş’la ilgili de bir dizi spekülasyon yapılıyor. Ama açıktan bayrak açan isim Hatay eski Başkanı Lütfü Savaş oldu. Yaptığı açıklama, yenilir yutulur değil. Nitekim kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk edildi. Savaş, şöyle diyor:
“Bölge yangın yeri. Savaş kapımızda. Emperyalist güçler bölgemizde sınırları değiştirmeye başladı…. Terör örgütleri üzerinden içimize fitnelik sokan, etnik çatışma hayalleri görenler için bugün bu ülkenin kurucu iradesinin partisine her zamankinden çok daha fazla ihtiyaç var! Ve bugünün CHP’si DEM’lenmekle meşgul. Parti olarak, terör ile bağ kuran ve terörden siyasi rant devşirenleri her kim olursa olsun ya da hangi oluşum olursa olsun savunamayız. (…) Lütfü Savaş (…) CHP’nin kuruluş ayarlarına dönmesi için tüm CHP’lileri birlikte mücadele etmeye davet ediyorum.”
Mansur Yavaş ise Esenyurt'a neden katılmadığını açıklarken, "Cumhuriyet Bayramımızı kutlamayan bir yapının temsilcileriyle yan yana gelmeye doğru bulmuyorum” diyor.
Genel manzaraya bakılırsa, amaç hasıl olmuş gibi duruyor.
Açlık, sefalet gündemden düştüğü gibi iç tartışmaların tetiklendiği CHP yalnızlaştırıldı ve DEM’li belediyelere kayyum atanmasıyla bu iki parti aynı sepete konulmuş oldu.
Artık yeni anayasa gündeme gelebilir.