İzmir Körfezi'nde meydana gelen kirlilik ve balık ölümlerinin ardından Meteoroloji 2'nci Bölge Müdürlüğü'nün 'kuvvetli yağış' uyarısı sonrası İzmir'de, 11 Eylül'de gök gürültülü sağanak etkili oldu. Debisi artan derelerdeki yağmur suları denize aktı. Sağanak sonrası derelerden denize akan suyla gelen çöpler, Karşıyaka sahilini kirletti. Dünyada denizlerde kıyı boyu akıntı sisteminin olduğunu ve bu sistemin İzmir Körfezi'nde çok hızlı işlediğini dile getiren TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Yenikale'den giren akıntı 10 günde tekrar Çiğli'den çıkar. İzmir'de geçtiğimiz günlerde çok iyi yağmur yağdı. Bir anda var alan ölü balıklar ve karadaki bütün çöpler akıntı ile özellikle Bostanlı civarına yığıldı. Bu civara yığılmasının nedeni de yapılan feribot iskelesi. Eğer denize doldurarak bir yapı yapılacaksa mutlaka onun altında suyun geçişine izin verilmelidir. Özellikle kara ve yapı arasına 15-20 metrelik bir mesafede alttan kanal açacaksınız ki, su oradan rahat devam etsin. Yapılan bu yanlış yapıya rağmen akıntı devam eder ancak bütün çöpleri alıp bir yere yığılmasına neden olur. Bu sefer de bir görüntü kirliliği oluşuyor" ifadelerini kullandı.

'YAPILMASI GEREKEN TEK ŞEY DERELERDEN GELEN SUYUN ARITILMASI'

Körfez kirliliğinin, akıntı sisteminin göstergesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yaşar, "Yapılması gereken tek şey derelerden gelen suyun arıtılmasıdır. Başka hiçbir şeye de gerek yok. Sirkülasyon kanal açmak gibi başka hiçbir şey yapmaya gerek yok. Yalnızca araya tekrar arıtma tesisi yapabilir. İzmir'in çözülebilecek en basit sorunu körfez kirliliği" dedi.

Zaman zaman iç körfeze marina yapılması ile ilgili konunun konuşulduğunu belirten Prof. Dr. Yaşar, "Bu yanlış çünkü iç körfez Akdeniz'in biyolojik olarak en zengin bölgelerinden biridir. Fakat bu kadar kirlilik verilince sonuçta müthiş bir biyolojik patlama ve balık ölümleri oldu. Eğer marina yapılırsa tekne durmaz, 'sakal' denilen durum oluşur ve yosunlar tekne altına yapışıp uzar, teknenin hızını düşürür, bakımını artırır. Bu nedenle kimse marinaya kışın gelmez. İzmir'de yapılan iskeleler, planlanan marinalar oşinografi kullanılmadan yapılan uygulamalar. İlk önce biyoloji ve akıntı sistemi nasıldır, diye bakılmalı daha sonra iç körfeze bir şeyler yapılabilir" diye konuştu.

'ÖNLEM ALINMADIĞI SÜRECE KİRLİLİK HİÇBİR ŞEKİLDE BİTMEZ'

Yağmurun denizdeki oksijen oranını artırma yönünden büyük bir avantaj sağladığını ifade eden Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Kentte sağanak etkili oldu. Önümüzdeki günlerde yağışlar, yavaş yavaş artacağı için balık ölümleri yaşanmaz. Temmuz ayından beri müthiş bir fitoplankton patlaması var ve deniz suyu kıpkırmızı. Biz bu görüntünün üzerine tehlikeli günlerin geleceğini söylemiştik. Bu yıl da zaten ağustos ayının 20'sinden sonra geldi. Şu andaki yağmurlar ortamdaki oksijeni artıracak ve herhangi bir sorun bırakmayacaktır. Son günlerde kıyıya vuran ölü balıklar ise zaten körfezde ölen ve akıntı ile gelenlerdi. Akıntıyla orta körfezden hepsi Karşıyaka Bostanlı'ya geldi. Bunun nedeni ise Ege'deki akıntı sistemi. Akıntı suyu çok hızlı bir şekilde değiştirir ama biz o kadar çok kirletiyoruz ki, akıntı ile çözülmüyor. Çünkü denize gelen, kirlilik ve pislik deniz suyunu çeker, şişer ardından çöker. Önlem alınmadığı sürece kirlilik hiçbir şekilde bitmez" dedi.

Kaynak: DHA