İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından, 4. Ulusal Tatbikat düzenleniyor. Tatbikat senaryosu gereği Anadolu Fay Hattı üzerinde 6.8 büyüklüğünde, 12 kilometre derinlikte deprem meydana geldiği varsayılıyor. Cuma günü saat 14:00’da verilen alarmla 53 farklı arama kurtarma ekibi İstanbul’a intikal etmeye başladı. 3 gün sürecek tatbikata bin 100 arama kurtarma görevlisi katıldı. Tatbikatın ikinci gününde İHH Emre Yerli Afet Yönetimi ve Lojistik Merkezi’nde tatbikatla ilgili bir basın açıklaması gerçekleşti.
Açıklamaya, İstanbul Valisi Davut Gül, Düzce Valisi Selçuk Aslan, İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, İstanbul AFAD Müdürü Pof. Dr. Haluk Özener, Tuzla Emniyet Müdürü Fatih Tilki, Adalar Kaymakamı Abdurrahman İnan, AFAD Gönüllülük ve Sivil Toplumla İlişkiler Daire Başkanı Hüseyin Ceven, AFAD Risk Azaltma Daire Başkanı Abdulkadir Tezcan, AFAD Geçici Barınma ve Lojistik Depo Yönetimi Daire Başkanı Güray Karakaya, AFAD Sivil Savunma Daire Başkanı Gürkan Tepekıran katıldı. Program, tatbikatla ilgili bir sunum izletilerek başladı. Daha sonra tatbikat bölgelerinde çalışma yapılan dört bölgeden ekipler canlı yayına bağlandı.
GÜL: ÖNLEYİCİ TEDBİRLER OLMAK ÜZERE BU AFETLERE HAZIRLIKLI OLMAMIZ
İstanbul Valisi Davut Gül, “Öncelikle bugün 17 Ağustos Marmara depreminin 25’inci yıl dönümü. 25 sene önce olan depremden sonra da irili ufaklı birçok deprem oldu. En sonda 6 Şubat'ta bir deprem yaşadık. Ama afetler hayatın bir gerçeği. Dünyanın her tarafında irili ufaklı deprem başta olmak üzere çeşitli afetler meydana geliyor. Bizim başta önleyici tedbirler olmak üzere bu afetlere hazırlıklı olmamız lazım. 6 Şubat depreminde Gaziantep'teydik. Gaziantep valisi olarak görev yapıyordum. Hem depremi yaşadık hem deprem sonrasını gördük. Bu açıdan İHH'nın yaptığı bu tatbikat çok kıymetli. Afetleri, afet öncesini ve sonrasını AFAD koordine ediyor. Ama AFAD'ın gücü sınırlı. Sivil toplum kuruluşlarının, vatandaşlarımızın bu anlamda katkısına ihtiyaç var. Sivil toplum kuruluşlarının özellikle akredite olması, hazırlıklı olması afet döneminde hayatı, müdahaleyi kolaylaştırıyor” dedi.
“AFETLERDE GÖNÜLLÜLÜK DİSİPLİN İSTİYOR”
İHH’nın bu tatbikatının dördüncüsünün olduğunu aktaran Gül, “Bu şu anlama geliyor. Bir kurumsallaşma var. Yine aynı şekilde kendi fiziki şartlarında sağlayabilecek bir donanıma sahipler. Gönüllülük demek sadece bir yere yazılıp afet döneminde hadi gelin şuraya gidiyoruz demek anlamına geliyor. Afetlerde gönüllülük disiplin, bilgi istiyor. Amatör ruh tamam. Ama bir yere kadar amatör ruhun bir karşılığı var. Dolayısıyla afetlerdeki gönüllülük akredite olmuş, ne yapacağını bilen, nasıl müdahale edeceğini bilen kişilerin oluşturduğu aslında profesyonel ekipler. Bazen bir enkaza müdahale ederken iyi niyetle yaptığınız bir müdahale kurtarmak istediğiniz kişinin hayatına mal olabiliyor. Bu açıdan İHH ve benzeri kuruluşların sayılarının artması, tatbikatlarının olması AFAD'ın bunları koordine etmesi çok kıymetli. Bunlar afet sonrası için geçerli. Bir de afet öncesi var. Bize çökmeyecek bina lazım. Bunun içinde işimizi iyi yapmamız gerekiyor. Sağlam binalar yapmamız gerekiyor. İstanbul'da, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi sağlam olmayan binalarımızda var. Bunu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı da açıkladı. Yaklaşık olarak 500 binin üzerinde binanın kentsel dönüşüme girmesi gerekiyor. Bazen bu rakamın çok fazla olduğu ve dönüşümün 50-100 yıl sürebileceği konuşuluyor. Ama yaşadığımızda bir tecrübe var. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde 6 Şubat'tan sonra yılın sonuna kadar 200 bin konut hak sahiplerine teslim edilecek. Eğer 2 yıl içerisinde 200 bin konut yapabiliyorsak 500 -600 bin konutu da şöyle beş altı yıl içerisinde yapıp riski düşürebiliriz. Burada en önemli tehlike vatandaşlarımız yeniden yapılması gereken binanın sadece devlet eliyle yapılıp kendilerine teslim edileceği düşünülmesi. Bunun olma şansı yok” diye konuştu.
“DESTEKLERİ BİLİP ÜZERİNE EKLEYEREK YA DA FARKLI MODELLER GELİŞTİREREK EVLERİNİ YENİLEMESİ GEREKİYOR”
Gül, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın destekleri belli. Kira yardımı ve buna benzer destekler veriliyor. Dolayısıyla da mevcut destekleri bilip üzerine ekleyerek ya da farklı modeller geliştirerek vatandaşlarımızın evlerini yenilemesi gerekiyor. Hiç para vermeden tamamının devlet eliyle yapılabilmesi bugünkü şartlarda çok mümkün değil. Bunun olma şansı da yok. Doğru bilgiyi açık seçik söylememiz gerekiyor. Biz tamamını kamu eliyle yapılmasını istiyoruz deyip bu kampanyalardan yararlanmazlarsa beklerlerse 5-10-20 sene sonra olabilecek herhangi bir olumsuzlukta vicdanen sorumluluk sahibi olmuş oluruz” ifadelerini kullandı.
ASLAN: OLASI AFETLERE HAZIRLIKLI OLMAK ZORUNDAYIZ
Düzce Valisi Selçuk Aslan da "Devlet ve millet olarak afetlere hazır olmak zorundayız. Son 5 yıl içerisinde meydana gelen afetlere baktığımızda, deprem afeti başta olmak üzere seller, çığlar ve büyük çaplı yangınları yaşadık. Olası afetlere hazırlıklı olmak zorundayız. İHH’nın, afetin olmadığı bir dönemde olabilecek senaryolara karşı bir tasavvur geliştirip tatbikatlar yapması takdir edilmesi gereken bir durum” dedi.
YILDIRIM: ARAMA KURTARMA TECRÜBEMİZ SAHADAN GELEN BİR TECRÜBE
Bu tatbikatı çok önemsediklerini aktaran İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım da “17 Ağustos'un yıl dönümü. İHH olarak o yıllarda yine büyük bir gayret gösterdik. 17 Ağustos'ta çok büyük görevler aldık. Belki de ilk arama kurtarma çalışmalarımızı orada gerçekleştirdik. Tabii aslında bizim bir Bosna Hersek savaş geçmişimiz de vardı. Aslında o bölgelerdeki savaş sırasında yıkılan binalarda da biz arama kurtarma çalışmaları yapmıştık. O yüzden arama kurtarma tecrübemiz sahadan gelen bir tecrübeydi. Belki de bir el yordamıyla yapılan bir çalışmaydı. Bunun sonuçlarını çok yerde gördük. Hatta Keşmir depremini dünyaya ilk duyurma fırsatını kazandık. Pakistan Hükümeti bize imkanlar sundu. Danışmanlık yaptık. Uçak verdi. Bütün Keşmir depremini gökyüzünden tahlil ettik. Öncelikle kendi ülkemizde dahil olmak üzere dünyayı bilgilendirdik. Burada edinilmiş tecrübelerin de mutlaka hem kendi jenerasyonumuza hem de bizden sonrakilere aktarılması gerektiğine inandık. En önemlisi de bütün illerde mutlaka arama kurtarma ekiplerinin kurulması gerektiğini gördük. Herhangi bir depremde o il kendi derdiyle uğraşırken en yakın illerin müdahale etmesi çok önemliydi. 6 Şubat aslında biraz da sanki bir tatbikattı İstanbul depremi için. Bütün halkımız nezdinde ve orada hangi görüşten olursa olsun herkesin el birliğini gördük. Halkın dayanışmasını gördük. Devlet ve millet dayanışmasını gördük. İstanbul depremiyle karşılaşırsak ne yapabiliriz anlamak için bir tatbikat gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
ÖZENER: ÖNÜNE GEÇEMEDİĞİMİZ DOĞA OLAYLARI TEDBİRLERİMİZİ ALMADIĞIMIZ TAKDİRDE AFETE DÖNÜŞÜYOR
İstanbul AFAD Müdürü Pof. Dr. Haluk Özener ise “Önüne geçemediğimiz doğa olayları tedbirlerimizi yeteri kadar almadığımız takdirde afete dönüşüyor. Yaşadığımız 17 Ağustos depreminin ardından irili ufaklı tüm ülkemizde farklı farklı depremler oldu. Fakat en acısını da 6 Şubat depremiyle 11 ili etkileyen bir depremle yaşadık. Bu deprem bize depremin büyüklüğünü, etki alanını ve aslında kapasitemizi neler yapıp, neler yapamayacağımızı yaşadığımız tecrübelerden edindiğimiz tecrübeleri nasıl uyguladığımızı gösterdi bize. Büyük bir afetti. Maalesef Marmara’da da bir deprem yaşayacağımız çok açık. Umarım bu deprem bizler hazır olana kadar bekler. Olası bir Marmara depreminde neyin nasıl yapılacağı, kimin hangi sorumluluğu taşıdığı açıkça belli. Burada en önemli süreç tatbikat. Eğer biz zaman zaman pratiğini yapmazsak olası bir afet karşısında hazırlıklı olamayız” dedi.