Kendilerine bağlı personel ile çalışmaya alışan iş insanları yeni nesil Z kuşağından da aynı bağlılığı göremeyeceğini düşünüyor. Gallup'un küresel araştırma sonuçlarına göre 2024 yılı itibarıyla Türkiye'de çalışan bağlılığı oranı sadece yüzde 15’ler seviyesinde çıkıyor. Bu kadar düşük bir oranın dört önemli nedeninin olabileceği ifade edilerek, “yetersiz ücret ve yan haklar, iş-özel yaşam dengesizliği, gelişim fırsatlarının azlığı, takdir eksikliği” olarak sıralanıyor.
Çalışan bağlılığının düşen seviyeleri, Z kuşağının iş dünyasını dönüştüren beklentileri ve yaklaşan yetenek kıtlığı krizi; iş dünyası gündeminde devamlı tartışılan üç kritik konu olarak yer alacağı belirtiliyor.
ÇALIŞAN BAĞLILIĞINDA ALARM!
Gallup'un küresel araştırma sonuçlarına göre 2024 yılı itibarıyla Türkiye'de çalışan bağlılığı oranı sadece yüzde 15’ler seviyesinde çıkıyor. Bu kadar düşük bir oranın dört önemli nedeninin olabileceği ifade edilerek, “yetersiz ücret ve yan haklar, iş-özel yaşam dengesizliği, gelişim fırsatlarının azlığı, takdir eksikliği” olarak sıralanıyor.
Öte yandan aynı araştırmaya göre her iki çalışandan biri aktif olarak iş ararken, işe giren her dört çalışandan biri kısa süre sonra işinden ayrılıyor. Bu kapsamda çalışanların yüzde 60'ının kalma ya da gitme kararını maaş ve yan haklara göre verdiği belirlendi. Yine, yüzde 62’sinin işyeri ile bağının kopuk ve yüzde 23’ünün ise tamamen kopuk çalışanların oranının olması da işverenler açısından endişe verici olarak nitelendiriliyor.
Z KUŞAĞI GERÇEĞİ: HIZLI KARAR, HIZLI AYRILIŞ!
Araştırmaya göre Z kuşağı ile ilgili en kritik durum gelişim ve geri bildirim eksikliği olarak nitelendiriliyor. Yine adayların yüzde 30'u işe girdikleri ilk hafta, yüzde 70'i ilk ay içinde şirketin kendileri için uygun olup olmadığına karar veriyor. Yeterli gelişim imkanı bulamayan ve geri bildirim alamayan çalışanların yüzde 63'ü ilk yıl içinde istifa ediyor.
VERİLER İŞ DÜNYASINI ENDİŞELİ HALE GETİRİYOR
Yapılan çalışmalarda ayrıca Türkiye'de yüzde 76 oranında yetenek kıtlığı olduğu yönünde bir sonucun ortaya çıkması işdünyasını endişelendiriyor. Bu kapsamda küresel araştırma şirketi Korn Ferry’nin araştırmalarında da 2030'da 85 milyon kişilik beceri açığı oluşacağı yönündeki belirlemeler de iş dünyasının endişelerinde haklı olabileceklerini ortaya koyuyor. Çünkü bu durumun dünya ekonomisine etkisinin 8,5 trilyon dolar olacağı tahmin ediliyor.
ÇALIŞAN-İŞVEREN İLİŞKİSİ İÇİN 3 ÖNEMLİ ÖNERİ
Bu kapsamda yeni dönemde çalışan-işveren ilişkisinin güçlü olabilmesi için şirketlerin üç noktaya odaklanması gerektiğine işaret edilirken, “Genç nesillerin beklentilerini karşılayan iş ortamları, başarıları kutlayan bir kültür ve güçlü bir işveren markası” şeklinde sıralanıyor. Bu çerçevede de “İşveren markası”nın yetenek savaşlarının cephe hattı olacağı işaret edilirken, geleneksel takdir yöntemlerinin ise artık yetersiz kaldığı ve sürdürülebilir ödüllendirme sistemleri şart olduğuna dikkat çekiliyor.