İnstagramın karanlık yüzü...

Dijital teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler sayesinde “haber alma” odaklarımız olağanüstü derecede genişledi...

Şimdilerde hemen dünyada her yetişkinin cebinde radyo, tv, bilgisayar vb. medya araçlarının görevini görecek “akıllı” cep telefonları var...

Akıllı cep telefonları sayesinde dünyanın dört bir köşesiyle görsel ve işitsel ilişki anında kurulabildiği gibi “dijital platformlar” aracılığıyla bu ilişkiler bireysel ilişkiler alanına da taşınabiliyor.

***

Bu durumda söz konusu platformlar aracılığıyla sınırsız bir iletişim özgürlüğünün kapıları açılmış gibi görünüyor...

Ne var ki, bu çağda “her şeyin bir sahibi var”!..

Dijital dünyada verilen tüm “hizmetler” gibi bu platformlar da birileri tarafından belirli amaçlarla hazırlanıp bizlere sunuluyor.

***

Bu amaç görünürde kâr elde etmek...

Gerçekten de bir dijital platformu ücretsiz olarak hizmete sunar ve bunu tutturabilirseniz, sıfırdan dolar milyoneri hatta milyarderi olabiliyorsunuz. Örneğin Facebook’u kurarak bu alana giren Mark Zuckerberg, Harvard’lı öğrencileri internet üzerinden buluşturmak amacıyla kurduğu mütevazı sitenin en büyük arkadaşlık sitelerinden biri haline gelmesi sayesinde 100 milyar dolara yakın bir servetin sahibi oldu...

İnstagram da 2012 yılına kadar 30 milyon kullanıcıya ve 13 çalışana sahip olan “küçük” bir şirketti. Zuckerberg, 2012 yılında bu şirketi 1 milyar dolara satın aldı. 2018 yılında kullanıcı sayısı 1 milyarı geçince şirketin değeri 500 milyar doların üzerine çıktı.

***

Ne var ki, günümüzün dünyasında bu kadar büyük bir pastayı kimseye karşılıksız yedirmiyorlar!..

Pasta büyüyünce mesele yalnızca bireysel ya da kurumsal kâr alanıyla da sınırlı kalmıyor. Devlet kurumları da bu işin içine giriyor. Her devlet kendi amaçları doğrultusunda dijital dünyayı yönlendirebilmek ondan yararlanabilmek ya da başkalarının kendisine verdiği ya da verebileceği zararı önleyebilmek için önlemler almak zorunda kalıyor...

Tek kutupluluktan çıkarak “çok kutuplu” hale gelmekte olan dünyamızda devletler küresel alanda büyük bir mücadele yürüttükleri için kimileri bu siteleri yönlendirerek alanını genişletmeye çalışırken kimileri de bu alanı sınırlamak ya da yok etmek için ellerinden geleni yapıyor. Örneğin instagram halen Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore’de yasak. Bu ülkelere son günlerde (geçici olarak) Türkiye de eklendi.

***

Bu ülkeler ABD mahreçli dijital platformlarla ilgili bazı önlemler almak zorunda kaldılar; çünkü bu platformlar yalnızca bireysel iletişimi yaygınlaştırmak amacıyla değil ABD’nin saldırgan politikalarını gizlemek ve meşrulaştırmak amacıyla da kullanıldılar...

Dahası, bu platformlar ABD’nin kendi içinde bile “siyaseti dizayn etmek amacıyla kullanılıyorlar...

Örneğin Facebook ve instagram’ın sahibi Zuckerberg, son yapılan başkanlık seçimi öncesinde adaylardan biri olan Biden’ın oğlunun Ukrayna’daki işlerini kolaylaştırmak için yaptığı resmi olmayan bir görüşme konusunu FBI’ın yaptığı uyarı nedeniyle kullanıma sokmadıklarını açıkladı. Bu seçim, Biden tarafından kıl payı farkla kazanıldı. Haber kullanıma sokulmuş olsaydı büyük ihtimalle kaybeden Biden olacaktı.

***

X şirketinin sahibi (eski adı twitter) Elon Musk’ın sahibi olduğu SpaceX’in bu yılın başlarında bir ABD istihbarat ajansıyla yaptığı gizli sözleşme kapsamında yüzlerce casus uydudan oluşan bir ağ kurduğu haberi Wall Street Journal’da yer aldı...

Haberde, kurulan ağ sayesinde Pentagon’un dünyanın hemen her yerindeki potansiyel hedefleri hızlı bir şekilde tespit edeceği ve bunları vurabileceği belirtildi...

Musk, SpaceX’in bu sözleşmedeki rolü ve uydu fırlatmalarıyla ilgili ayrıntılar hakkındaki Reuters'ın sorularına cevap vermeyi reddetti.

***

Hatırlanacağı üzere Ukrayna savaşı sırasında da SpaceX tarafından işletilen uyduları kullanan Starlink terminalleri Rus birliklerinin ilerleyişini durdurmak amacıyla kullanılmıştı...

Ancak daha sonra Ukrayna askeri istihbarat servisi tarafından yapılan bir açıklamada Starlink terminallerinin Rusya ordusunun operasyonlarına yardım etmek için de kullanıldığı iddiası ortaya atıldı. Ukrayna istihbarat servisi, bu iddiasına kanıt olarak iki Rus askeri arasında geçtiğini söylediği bir konuşma kaydını yayınladı. Böylece parayı verenin düdüğü çaldığı anlaşıldı!..

Haniyye’nin öldürülmesi dolayısıyla yayınlanan baş sağlığı mesajlarını “teröre destek olmama” gerekçesiyle yasaklayan Instagram ve Facebook'un sahibi META’nın, İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesine düzenlediği terör saldırısı sonrasında paylaşılan parçalanmış kurbanların görüntülerini "cinsel içeriğe sahip olduğu ve çıplaklık kurallarını ihlal ettiği" gerekçesiyle paylaşımdan çekmesi de dijital platformların iki yüzlülüğünün bir başka çarpıcı kanıtıydı.

***

Yani bu işler öyle “haberleşme özgürlüğümüz sınırlandı” falan diyerek geçiştirilebilecek türden işler değil. Bize sunulan ve “sınırsız özgürlük alanı” olduğu iddia edilen alan aslında daha işin başında bir takım güçler tarafından sınırlanmış bulunuyor. Çünkü günümüzde iletişim için kullanılan dijital araçlar devletler ve küresel şirketler tarafından denetleniyor. Bu uydulardan geçen tüm yazılı, görsel ve işitsel mesajlar o uyduları denetleyen kişi ya da kurumlar tarafından “elekten” geçiriliyor. Kimi zaman veriler “işlenerek” çeşitli alanlarda satışa sunuluyor kimi zaman da “düzenlenerek” veya “temizlenerek” siyasal, ekonomik ve ideolojik amaçlara hizmet ediyor...

Unutmayalım ki, gecelerimizi aydınlatan ayın bir de “karanlık yüzü” var; ama ayın yörüngesinin özelliği nedeniyle biz o yüzü hiç göremiyor, dolayısıyla bilemiyoruz. Dijital platformlar da bu bakımdan aya benziyor. Bize yalnızca dijital platformların “aydınlık yüzü” gösteriliyor. “Karanlık yüzü”ne gelince...

Biz farkında olmasak da, asıl yasak o yüze bakınca başlıyor!