"İktisadın Unuttuğu İnsan"

Prof. Dr. Ester Biton Ruben'in "İktisadın Unuttuğu İnsan" adlı kitabını okumanın tam zamanı. Ruben, kitabında modern ekonominin insan unsurunu nasıl göz ardı ettiğini irdeliyor ve ekonominin sadece rakamlardan ibaret olmadığını ifade ediyor. Kapitalist yaşam tarzının konforu artırmış olsa bile insanların her zamankinden daha fazla kaygılı ve huzursuz olduğuna dikkat çekerken, depresyon ve intihar vakalarının arttığını vurguluyor. Yazar, sorunun kapitalist sistemin insana bakış açısından kaynaklandığı tespitini yapıyor.

 4 Ocak kararları, ardından gelen 12 Eylül darbesinden sonra geçilen yeni ekonomi düzeninde hep rakamları konuşmuyor muyuz? Liberal ekonomiler bize ancak kafa karıştırıcı, çoğunlukların anlamayacağı- ki anlaması da gerekmiyor- birtakım rakamlar sunuyor. Mevsim etkisinden arındırılmış/arındırılmamış işsizlik, ithalat, ihracat, cari açık, kapasite kullanımı, enflasyon, borsa, döviz, altın vs artık gündelik hayatımızın kavramlarına dönüşmedi mi?
Ekonomistler, siyasetçiler peşpeşe rakamlar sıralıyor, topluyor, çıkarıyor, çarpıyor, bölüyor ama o rakamların etkilediği insan hayatları akla dahi gelmiyor. Bölüşüm sorunları, gelir ve servet dağılımı adaletsizlikleri, koca koca rakamların, parlak kelimelerin gölgesinde unutulup gidiliyor.

 1980’den sonra başlayan ancak AKP iktidarlarında iyice vahşileşen, insana temiz toprak, temiz su, temiz hava bırakmayan, şirketlerin çıkarlarını önceleyen bu liberal anlayışın en güzel takdimcisi şu sıralar Hazine ve Maliye Bakanlığı yapan Mehmet Şimşek. Bu makama oturalı bir yılı geçti ama açıkladığı bir üretim modeli yok. Halk, ete, süte nasıl erişecek, ekmeği daha ucuza nasıl yiyecek, özel hastanelere mecbur bırakılmadan daha nitelikli sağlık hizmetine nasıl ulaşacak, kirasını nasıl ödeyecek, ısınma giderini nasıl karşılayacak gibi sorulara cevap niteliği taşıyan bir ekonomi anlayışını daha ortaya koymuş değil.
Yapabildiği en iyi ve en kolay iş vergi paketleri açıklamak… Kamu kaynaklarını bir sülük gibi emen hazine garantili projelerin sahibi sermaye çevrelerine dokunamazken, neredeyse uçan kuştan vergi tahsil edecek. Memurun servisini, işyerindeki çay kahve makinelerini kaldırtarak tasarruf yapılacağına inanabiliyor.  Yolsuzluk ekonomisinin açtığı büyük kara delikleri kapatma derdi hiç yok; üretim ekonomisinden ise zerrece bahsetmiyor.  

Programında 10 bin liraya mahkum edilmiş emeklinin, asgari ücrete boyun eğmiş çalışanın, işsizin, çiftçinin adı geçmiyor. Ev kadınları yok, kantinden bir tost alamayan öğrenci yok. Şimşek, en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı payı, bir önceki yıla göre 1,8 puan artırarak yüzde 49,8'e yükseltmesi, buna karşın en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı payın 0,1 puan azalarak yüzde 5,9'a gerilemesiyle ilgilenmez.

Kendisi, tıpkı Düyun-u Umumiye memuru gibi davranarak sadece borç idaresine girişiyor ve yabancı şirketlerin sermayesinin garantörlüğünü yapıyor. Başarı kıstası da talebi düşürerek enflasyonun hızını kesmek... Yani, zaten kıt kanaat geçinen milyonlarca insan, et, süt almayacak, giymeyecek, ısınmayacak, yemeyecek, içmeyecek, gezmeyecek, kitap almayacak, sinemaya gitmeyecek ve böylece enflasyon düşecek.
İnsansız ekonomi dedikleri şey insanı unuttukları bu iktisat anlayışları…
Size “Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” diyen bir Bakan’ı hatırlatıyor mu?