Küresel ısınma canlı yaşamı için her gün büyüyen bir tehdit olarak karşımıza çıkıyor. İnsan kaynaklı faaliyetler sonucu atmosferde biriken sera gazlarının etkisiyle, dünyamız bugün sanayi öncesi döneme göre 1,1 derece daha sıcak. Gerekli önlemler alınmaz, fosil yakıt tüketiminin önüne geçilemezse, ısının hızla artarak 2030 yılında 1,5 dereceyi aşması bekleniyor. Atmosferik ısıda görülen bu artış okyanusların ısınmasına, buzulların erimesine, deniz seviyelerinin yükselmesine neden oluyor. Tüm ekosistemleri dengesizleştiren ve canlı çeşitliliğinde azalmaya yol açan küresel ısınma, aşırı hava olaylarının çok daha sık, yoğun ve uzun süreli olarak karşımıza çıkmasına yol açıyor. Yükselen ısı, atmosferde nem tutulmasını da beraberinde getirirken bu durum ev tozu akarı, küf mantarı, polenler gibi solunum yolu ile alınan alerjenlerin atmosferde daha yoğun bulunması ile sonuçlanıyor. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Zeynep Çelebi Sözener artan ısı, nem ve CO2 düzeylerinin iklimlerin değişmesi ile sonuçlandığını, polen sezonlarının uzamasına neden olduğunu, polen yoğunluğunu etkilediğini ve alerjenik bitkilerin dağılımını değiştirdiğini belirtti.
“ERKEN ÇİÇEKLENME POLEN YÜKÜNÜ ARTIYOR”
Havaların daha erken ısındığı ve daha geç soğuduğunu bu da polen mevsimlerinin daha erken başlamasına ve daha uzun sürmesine yol açtığını belirten Sözener, sözlerine şöyle devam etti: “Isı artışı ile dünyada pek çok ülkede, baharda çiçek açan türlerde erken çiçeklenme görüldüğü ve mevsimsel total polen yükünde artış olduğu bildirildi. Çok uluslu bir meta-analizde ölçüm yapılan bölgelerin yüzde 71’inde artmış alerjenik polen düzeyleri, yüzde 65’inde ise uzamış polen mevsimi süresi saptandı. 1995-2019 yılları arasında yapılan 25 yıllı kapsayan bir çalışmada; yıllık ortalama sıcaklıkta, her yıl için 0.041 santigrat derece artış olduğu, pik polen döneminin her yıl 1,7 gün öne geldiği, pik polen dönemi süresinin yılda 1,3 gün uzadığı gösterildi. Ayrıca artmış CO2 konsantrasyonu ve hava kirliliği ile bitkilerin ve polenleri fizyolojisi etkilenirken, polen alerjenitesi değiştiği ve daha agresif hale geldiğini söylemek mümkün.”
“ŞEHİRLEŞME, BİTKİ TÜRLERİNİN YAŞAM ALANLARINI DEĞİŞTİRDİ”
Bir diğer önemli noktanın da artan şehirleşme ile birlikte kara kullanımında ve tarım pratiklerinde görülen değişiklikler nedeniyle farklı bitki türlerin daha önce görülmedikleri bölgelerde görülmeye başlaması olduğunu ifade eden Sözener, şehirleşmenin etkisi ile hasarlanan doğal bitki örtüsüne ait ağaçların yerine çok daha kolay büyüyebilen ve o bölgenin doğal habitatına ait olmayan farklı türde bitkilerin dikilmesi ile o bölge için alışılagelmedik polenlerin atmosferde görülmeye başladığını söyledi. Yine insanlar tarafından hasarlanan toprakta, ormansızlaştırılan bölgelerde kuraklık direnci yüksek olan türlerin kolaylıkla çoğalabildiğini söyleyen Sözener, küresel ısınmanın etkisiyle zaylan (ragweed) gibi istilacı türlerin daha önce görülmedikleri coğrafyalarda görülmeye başladığının da altını çizdi. Sözener, “Sonuç olarak, polen alerjisi olan hastalarda burun akıntısı, kaşıntı, hapşırık, burun tıkanıklığı gibi alerjik rinit semptomlarının önceki yıllara göre daha erken başladığını, daha şiddetli seyrettiğini ve daha uzun sürdüğünü görüyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.