2023 yılı 6 Şubat tarihinde yaşanan ve 10 ili etkisi altına alan depremden en çok zarar gören Hatay ilinin de içerisinde olduğu depremzede illerde uygulanan mücbir sebep hali süre 31 Ağustos’ta sona erecek. Halen yıkık olan ve esnafının siftah bile yapamadan dükkanını kapatmak zorunda kaldığı Hatay’da mücbir sebebin ortadan kalkması halinde esnafın devlete olan borçlarının e-haciz yoluyla tahsili gündeme gelebilecek.
Tüm bu sıkıntıları CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara yaptığı yazılı açıklamada değerlendirdi. “Yıkılmış bir şehirde beyan olmaz” diyen Yıldırım Kara, “Depremzede esnaf ve işverenler ticari hayattaki darboğazı derinden hissedecekler” yorumu yaptı.
Asrın felaketi yurttaşa yansıtılmıyor
İktidarın söz konusu depremi “asrın felaketi” olarak nitelediğini, bu depremlerde aylardır adım adım mücbir sebep halini uzattıkları söylemini kullandıklarını dile getiren Yıldırım Kara, “Konut yapımı, altyapı, sağlık sistemi alarm verdiğinde sığınılan ‘asrın felaketi’ söylemi; yurttaşa geldiğimizde aynı empatiden yoksun” ifadelerini kullandı.
7 başlıkta destekler verilmeli
Hatay’da ne mükelleflerin biriken vergi ve SGK borçlarını ödeyecek halinin ne de mali müşavirlerin, beyanname verebilecek bir durumunun olmadığını kaydeden Yıldırım Kara, mücbir sebep halinin Hatay ve diğer deprem bölgelerinde hayat normale dönene kadar devam ettirilmesinin zorunluluğuna vurgu yaptı.
Yıldırım Kara, Mücbir Sebep ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da yapılacak değişikliklerle yurttaşlara rahat nefes aldıracak çözümleri 7 başlıkta şöyle sıraladı:
1) Depremden etkilenen illerde faaliyet gösteren işletmelerin mali yüklerinin hafifletilmesi için SGK ve BAĞ-KUR prim muafiyeti acilen sağlanmalı.
2) Van Depremi sonrasında 2013/14 sayılı SGK genelgesi örnek alınarak, 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgelerde borçlar için uzun vadeli ve faizsiz taksitlendirme seçeneği uygulanmalı ve mücbir sebep hali hayat normale dönene kadar uzatılmalı.
3) 6183 sayılı kanunun 48’inci maddesi gereği, deprem tarihinde mükellef olanların borçları irade beyanıyla taksitlendirilmeli, ilgili maddedeki ‘şartları taşımaları kaydıyla’ ibaresi değiştirilerek ‘şartsız ve talep halinde’ 24-36-48 gibi eşit taksitler halinde faizsiz ödeme yöntemi oluşturulmalı. Her ne kadar benzeri hükümler ilgili madde de varsa da bu talep kanun değişimini gerektirmektedir.
4) Kanunda değişikliğe gidilmeyecekse, yine 48’inci maddedeki ‘faizsiz 24 eşit taksit’ yerinde kalmak şartıyla Tahsilat Genel Tebliğinde bir değişiklik ile (hem Cumhurbaşkanının hem de GİB’nın yetkisi mevcut) aranan şartlardan Nakit Akış Hızının (Rasyo) 1,5 oranıyla değerlendirilmesi ve ipotek anlamında muteber şahıs, demirbaş veya borç miktarıyla kıyaslanmadan gayrimenkul verilmesinin kanunun lafzının yerine getirilmiş olması amacıyla yumuşatılması ve idareye değerlendirme yetkisi verilmeden borçlunun talebiyle bağlı kalınması düzenlendiğinde konu çözüme kavuşabilir. Düzenleme Genel Tebliğ bazında yapılacak olup tüm tarafları da bağlamış olacaktır.
5) Yine idari bir düzenlemeyle geçmiş dönemlerle ilgili her türlü beyannamelerin verilmesi belirli bir takvim periyoduna bağlanabilir.
6) Gerek Genel Tebliğ düzenlemelerinde gerekse İç Genelge’de borç ödemesi takviminin tüm işlemler bitirilmek kaydıyla Ocak 2025 tarihinden başlamak üzere eşit taksitler içerisinde ödenmesinin sağlanması da tüm mükellef ve borçlular açısından istenileni karşılamaya fayda sağlayabilir.
7) Tüm bunların ışığındaysa depremzede esnafın kendini toparlayabilmesi ve ticari hayatın rayına oturabilmesi için depremden etkilenen esnafın söz verilen KOSGEB destek ödemelerinin daha fazla bekletilmeden ödenmesi sağlanmalıdır.”