Siyaset

Gürer: Türkiye’yi gıdada dışa bağımlı hale getirdiler

Plan ve Bütçe komisyonunda yaptığı konuşmasında, Türkiye’nin iç ve dış ticaretinde yaşanan sorunlar ile gıda güvenliğindeki aksaklıklara dikkat çeken CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye’nin gıdada dışa bağımlı hale getirildiğini ifade etti.

Muhammed Ali YAHŞİ

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Ticaret Bakanlığının 2024 yılına ait bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda söz alarak, ilgili Bakanlığın faaliyetlerine yönelik eleştirilerde bulundu. Türkiye’nin ithalata bağımlı hale getirilerek tarımın bitme noktasına taşındığını, ürün güvenliği konusunda sorun yaşandığını anlatan Gürer, gıda denetimlerinin yetersiz olduğunu, fahiş fiyatla mücadelede ise başarı elde edilemediğini söyledi.

‘‘128 ÜLKEDEN ÜRÜN İTHAL EDİLİYOR’’

Türkiye’nin en az 128 ülkeden ürün ithal ettiğini, 28 gıda ürününde arz açığı nedeniyle ciddi ithalat yapıldığını belirten Gürer, “İthalat, zorunlu hâlde haksız rekabeti önleyecek bir anlayışta yapılabilir. Piyasada fiyat dengelemesiyle de olsa kısmen düşünülebilir. İthal ürünün yerli ürünle rekabet edip kimi üründen daha yüksek fiyatta rafta yer aldığı da görülüyor” dedi.

Ürün güvenliğini artırması için yerli üretimin korunması, ithalat bağımlılığının azaltılması gerektiğini ifade eden Gürer, AKP iktidarlarında ithalatçı bir anlayışla tarımın tüketildiğini, gıda güvenliliğinde ise sorunlu noktaya gelindiğini vurguladı.

‘‘AKDENİZ SİNEĞİ ÇİFTÇİYİ PERİŞAN ETTİ’’

İthal ürünlerde Akdeniz sineği, domates güvesi gibi zararlıların da adete ithal edilerek, üreticinin perişan edildiğine değinen Gürer, “Ayrıca, canlı hayvan ve et ithalatı bu yıl patlamıştır. Geçmişte hasta hayvan ve bozuk löp etlerin ‘Kontrolü yapıldı’ denilerek ülkemize girdiğinin örnekleri vardır. Bunun için de bu konuda denetimler daha da artırılmalıdır” diye konuştu.

‘‘NE KADAR ET İTHAL EDİLDİĞİ AÇIKLANSIN’’

Bu yılın ilk on ayında ne kadar canlı hayvan, ne kadar et ithal edildiğinin açıklanmasını isteyen Gürer, “Ne kadar döviz yurt dışına gitti? Bunu ithal edenler kimler? Bunların kamuoyu tarafından bilinmesinde yarar var. Gümrük vergisi sıfırlanarak 2022 ve 2023 yılında ne kadar gümrük vergisinden vazgeçilmiştir? İthal edilen gıda ürün çeşit sayısının bu yıl ülkelere göre dağılımı ne kadardır? İthal üründe amaç fiyat dengelemek olduğu hâlde yerli üründen daha pahalı olarak raflarda yer alması neden önlenmemektedir? Zeytin ağacı olmayan ülkeden zeytin yağı ithal ettiğimiz gibi, ülkemizin bir ili kadar olan yerden de canlı hayvan ithal etmek nasıl bir anlayıştır?” şeklinde sorular yöneltti.

‘‘KOOPERATİF BAŞTAN ELE ALINMALI’’

Ticari anlamda kurulan siyasi ilişkilere yönelik ülkemizin gıda olayının riskli noktaya doğru taşınmakta olduğuna işaret eden Gürer, “Kooperatifçilik sil baştan ele alınmalıdır. Kooperatifçilik neredeyse anlamını, içeriğini, var olan durumunu yitirmiş durumdadır. Adı kooperatif, uygulamada kooperatif olmaktan başka her noktaya sürüklenmiştir. Çukobirlik, Tariş, Antbirlik, Trakya Birlik gibi kuruluşların içinin boşaltılması ayrıca ülkede o anlamdaki çiftçinin, üreticinin desteklenmesi yanında, tüketicinin korunmasını da sonlandırmıştır” dedi.

‘‘BAKAN BOLAT: ELEŞTİRİLER HAKLI’’

Ticaret Bakanı Ömer Bolat eleştirilerin ardından yaptığı konuşmada “Bu çerçevede, kooperatifler konusundaki yapılan eleştiriler haklıdır, Türkiye'de kooperatifçilik yöntemiyle tarımsal ürünlerin pazara arzı noktasında hakikaten bir türlü arzu ettiğimiz noktaya ulaşamadık. Kadın kooperatiflerini destek konusunda tedbirlerimiz artıyor, sürekli kaynaklarımız artıyor, sürekli çağrılara çıkıyoruz” dedi.

‘‘DENETİMLER YETERSİZ’’

Piyasa denetimlerinin yetersiz olduğunu, denetimlerde göstermelik işler yapıldığını aktaran Gürer, “Vatandaş rafa gittiğinde fiyatın neredeyse her gün değiştiğini görmektedir. Önce fiyatlar yükseltilmekte, sonra göstermelik olarak fiyatlar düşürülmektedir. Ne kadar gıda ürünü ithal edilmiştir? Bunların hangisi bozuk veya ne kadarı yurt dışına iade edilmiştir? Bu verileri de açıklarsanız memnun oluruz” ifadelerini kullandı.

Fahiş fiyatla mücadele konusunda da başarısız olunduğuna dikkat çeken Gürer, Tarlada kilosu 1 lira olan kavunun, bir saat ötede kamyon üzerinde 10 lira, zincir markette 16 lira olduğuna dikkat çekerek, bu durumun fahiş fiyat olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini sordu.

‘‘VATANDAŞ EKMEK ÜZERİNDEN DE SOYULUYOR’’

Ekmek çeşitliliği kadar fiyatlarından sürekli arttığına dikkat çeken Gürer, kilosu 30 liradan 130 liraya kadar ekmek olduğunu belirterek, “Bu ekmeklerin bu kadar renklendirilip vatandaşın bir yerde ekmek üzerinden de soyulduğu bir gerçek. Keza, akaryakıt istasyonunda sabah gelirken baktım, simit 13 lira, poğaça 20 lira. E, AVM'ye gittim, bir bardak çay 23 lira; bunlar "fahiş fiyat" dediğiniz rakamları kapsıyor mu, kapsamıyor mu? Bu bağlamda nasıl bir değerlendirme içindesiniz?” diye sordu.

Geçen yıl 16 lira olan damacana suyun bu yıl 60 liraya çıktığını da belirten Gürer, normalde 80 kez doldurulması gereken damacanaların 150’ye kadar doldurulduğunu, bu konuda da denetimlerin yetersiz olduğunu ifade etti.

‘‘AVM’LER 35 BİN ŞUBEYE ULAŞTI’’

2002 yılında 45 olan AVM sayısının neredeyse her köye yapılarak 35 bin şubeye ulaştığına dikkat çeken Gürer, en azından yerel ürünlere, bu marketlerde satış zorunluluğu getirilmesi gerektiğini de belirtti.

‘‘TÜVTÜRK’E PARAYI NEYİN KARŞILIĞINDA VERİYORUZ’’

TÜVTÜRK araç muayene istasyonlarındaki yüksek fiyatlara da dikkat çeken Gürer, ‘‘2017'de 191 liraydı, şimdi olmuş 1.130 lira. Bu TÜVTÜRK'ün bütün ekipmanı, makinesi, bilmem orada olan her şey zaten kamu olarak verilmiş, orada adam beş dakikada bu kadar parayı -nasıl oluyor da- doğal olarak almış oluyor” değerlendirmesinde bulundu.

‘‘REKABET KURUMU NE İŞ YAPAR?’’

Rekabet Kurumunun, bastırdığı kitapçıkla ilgili eleştirilerde de bulunan Gürer, “Kitabın içini açınca 100'üncü yılı anan adam bir Atatürk resmini koyar, kendi resmini koymuş. Şimdi, işe buradan baktığımız zaman zaten içindeki diğer verileri de değerlendirdiğimizde Rekabet Kurumu kendisi kendisinin dışındaki kurumlarla rekabet edip en kaliteli anlamda en pahalı ürün bastırmış. Bir şeyleri sen önleyeceksen önce kendinden başla, şunu bir daha mütevazı biçimde yaptır, bize de getir. O anlamda içindeki söylediği kesilen cezaların kaçı mahkemeden döndü, bu konuda da bir veri yok. Acaba kestikleri cezaların hepsi ödendi mi ödenmedi mi? Bunun da bir açıklanması ihtiyaca muhtaç çünkü cezayı yazmak önemli değil, cezayı tahsil etmek önemli. Ayrıca, buradaki kurumları ben inceledim, hepsi marka ürünler yani kayıt dışından filan bir şey yok ama bu marka ürünlerinde kesilen cezalar sinek vızıltısı gibi, bir anlamı yok” diye konuştu.

‘‘CEZA SONRASI FİYATLAR DAHA ÇOK ARTIYOR’’

Gürer, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Rekabeti yaratan şartları oluşturanlar esnedikleri için örneğin, marketlerin üstüne gidiliyor, marketler göstermelik indirim yapıyor, sonra -ben o marketlere çok giden bir adamım, genelde yaşamım sokakta olduğu için, insanların içinde olduğu için- bir bakıyorum o fiyat cezanın sonrasında daha da artmış. Cezanın sonrasında o fiyat artacaksa niye Rekabet Kurumu oraya ceza yazsın.”

‘‘BAKAN BOLAT: CEZALAR CİDDİ MANADA ARTIRILACAK’’

Konuşmalardan sonra genel bir değerlendirme yapan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Fiyatların emir komutayla veya her işletmenin, her esnafın, her şirketin başına birer tane komando ya da özel harekât dikerek tespit edilmesi mümkün değil; kimi zaman arz talep dengesiyle oluşuyor, kimi zaman üretim maliyetlerinin getirdiği şartlarda oluşuyor. Kimi zaman tamahkârlık yapanın fahiş fiyat uyguladığı yöntem olabiliyor, kimi zaman ekonomide ve ülkede bir hareketlilik veya piyasalarda, dünyada ve Türkiye'de arz talep dengeleriyle ilgili sıkışmalar olduğunda çeşitli yanlış yollara tevessül edenler olabiliyor. Biz, Ticaret Bakanlığı olarak kanunların bize verdiği yetki çerçevesinde piyasa gözetimi, haksız fiyat, fahiş fiyat denetimi, stokçuluğa karşı denetim gibi yetkilere sahibiz. Bu çerçevede, stokçuluk denetimi, kasa-raf-fiyat farkı denetimi, fahiş fiyat denetimi, tüketiciye haksız uygulama, zararlı ürün, sağlığa aykırı ürün satış denetimi gibi kalemlerde bizim Bakanlık merkez teşkilatı ya da il ticaret müdürlüklerindeki denetimci arkadaşlarımız gereken denetimleri yapıyorlar.

Yani zaten ceza olmazsa denetim yapmanın bir anlamı yok. Burada cezanın anlamı caydırıcılık. Geçen yıl bu zamanlar bu cezalar bütçe sırasında artırılmıştı. Bizim Bakanlık olarak Meclis için hazırlanmakta olan kanun tekliflerimiz olacak. Eğer yeni bir yasa hazırlığı olursa sunacağız, hazırladık. Bu tür cezalar ciddi manada artırılacak, hatta geçici kapatma cezasını da önereceğiz. Meclis takdir edecek, zaten kanunu biz çıkaramayız, sizler çıkaracaksınız.” Diye konuştu.