Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) yaptıkları basın açıklaması ile Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile dayanışma içerisinde olduklarını vurguladılar. TMMOB Toplantı Salonu'nda gerçekleştirilen basın toplantısına, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ve TTB İkinci Başkanı Sinan Adıyaman katıldı. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, Sağlık Bakanlığı'nın Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyelerini hedef alan uygulamalarına tepki gösterdi. Koramaz, 'TTB'nin yanındayız. Dayanışmayı büyütmenin ve teslim olmamanın zamanıdır. Başka çaremiz yok' dedi.

'BASKILAR VE SORUŞTURMALAR'

TTB Merkez Konsey Üyelerinin yaptıkları 'Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur' basın açıklaması nedeniyle kamu görevinden çıkarılmaya çalışıldığını iddia eden Koramaz, Sağlık Bakanlığı'nın TTB üzerinden demokratik kurumlara gözdağı verdiğini ifade etti. Koramaz konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi (TTB MK) 24 Ocak 2018 tarihinde 'Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur' konulu bir basın açıklaması yaptı ve ardından hedef gösterilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve TTB MK üyeleri hakkında adli işlemler başlatıldı. TTB MK üyeleri uzun bir gözaltı sürecinden sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Aynı dönemde Sağlık Bakanlığı tarafından TTB MK üyelerinin, merkez konsey üyeliklerinin düşürülmesi talebiyle açtığı dava 29 Haziran 2018 tarihinde reddedildi.'

5 YIL AİLE HEKİMLİĞİ YAPAMAYACAK

Tüm bu gerçeklere rağmen TTB MK üyelerine yönelik baskılar ve idari soruşturmaların devam ettiğini belirten Koramaz, 'Bu çerçevede TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz memuriyetten atılma talebiyle Sağlık Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edildi. TTB MK üyesi Dr. Selma Güngör'ün aile hekimliği sözleşmesi sonlandırılmış ve kendisinin 5 yıl aile hekimliği yapamamasına karar verildi. Yine Sağlık Bakanlığı bünyesinde aile hekimliği yapan TTB MK üyesi Dr. Yaşar Ulutaş hakkında da benzer soruşturma sürdürülmekte.' dedi. Sağlık Bakanlığının kendi bünyesinde çalışan üç TTB MK üyesi hekimi işten atarak cezalandırdığını iddia eden Koramaz, bakanlığın TTB'nin faaliyetlerine müdahale ettiğini ve TTB'yi etkisiz kılıp baskı altına almak istediğini iddia etti. Koramaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Hükümetin ve Sağlık Bakanlığı'nın uygulamalarının sağlık, sağlık hakkı ve insan hakları açısından değerlendirilmesi için Türk Tabipleri Birliği'nin özerkliği ve özerk kalması tüm toplum açısından çok önemlidir. Ancak siyasal iktidar ve onun bünyesindeki Sağlık Bakanlığı'nın asıl amacı uluslararası hekimlik değerleri ve toplumun sağlık hakkı açısından son derece önemli olan bu özerkliği ortadan kaldırmaktır.Sağlık Bakanlığı'nın kendi kurumlarında çalışan TTB MK üyelerini görevleriyle ilgisi olmayan nedenlerle işten atma talebiyle soruşturması, görevini kötüye kullanması ve Anayasa'nın meslek örgütleriyle ilgili hükümlerini hiçe sayması demektir.' TTB, Anayasa'nın 135'inci Maddesine göre 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olduğunu ifade eden Koramaz, şöyle konuştu: 'TTB MK üyelerinin meslek kuruluşunda yürüttükleri görevleri, devlet memuru olarak yürüttükleri görevlerinden bağımsızdır. Bu durum Anayasa'nın 135. Maddesi ile 25, 26, 27 ve 33. Maddeleri başta olmak üzere Anayasa'da düzenlenen demokratik hakların bir sonucudur. Bu nedenle TTB MK üyelerinin yönetici sıfatı ile yürüttüğü faaliyetlerin, devlet memurluğu bağlamında incelemeye tabi tutulması ve buradan hareketle idari işlem yapılması mümkün olmadığı gibi aynı zamanda yetkinin kötüye kullanımıdır.'

'BAKANLIK GÖZDAĞI VERİYOR'

Sağlık Bakanlığı'nın tutumunun meslek örgütlerinin bağımsızlığına, örgütlenmesine, faaliyetlerine müdahale olduğunu belirten Koramaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'TTB'nin yaptığı faaliyetler ve açıklamalar ilgili bakanlığın iznine tabi değildir. Öte yandan hekimlik uygulamalarına müdahale, hekimlerin haklarının korunması, toplumun sağlık ve yaşam hakkının savunulması, sağlıklı bir toplum için şart olan demokrasi, barış ve özgürlükler için mücadele TTB'nin olmazsa olmazlarıdır. Sağlık Bakanlığı'nın antidemokratik tavrı ve meslek örgütünün özgürlüğüne yönelik müdahalesi bu temel ilkeleri değiştiremez. Aynı zamanda meslek örgütlerinin ve sendikaların anayasa ve uluslararası anlaşma ve haklardan kaynaklı özgürlüklerine yönelen saldırı ve müdahaleleri asla kabul etmediğimizi ve bu uygulamalara karşı birlikte mücadele edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.' Sağlık Bakanlığı'nı TTB'ye yönelik demokratik olmayan tutumlardan bir an önce vazgeçmesini isteyen Koramaz, TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında başlatılan soruşturmaların derhal durdurulmasını istedi.

BAKANLIKTAN RANDEVU TALEBİ

Yaşamdan yana tavır aldıklarını ölüme karşı durduklarını belirten TTB İkinci Başkanı Sinan Adıyaman ise, Sağlık Bakanlığı'na çağrıda bulunarak randevu talebinde bulundu. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da, siyasal iktidarın bütün toplumsal muhalefeti sendikaları ve demokrasi kurumlarını bir bütün olarak baskı altına aldığını iddia etti. Çıkarılan son KHK ile Devlet Denetleme Kurulu'nun faaliyet alanının genişletildiğini belirten Çerkezoğlu, KHK ile sendikalar, meslek odaları ve bütün demokratik kurumların denetleneceğini ve seçilmiş yöneticilerinin bile görevden alınabileceğini kaydetti. 'TTB'nin yanındayız' diyen Çerkezoğlu, 'Bu ülkede sendikalar olmadan meslek örgütleri olmadan demokrasinin mümkün olması mümkün değil. Eğer sendikaları ve meslek örgütlerini doğrudan devletin Cumhurbaşkanlığın bir kuruluşu haline getirmeyi hedeflerseniz sendikaların ve meslek örgütlerinin bağımsızlığını ortadan kaldıracak düzenlemeler yaparsanız aslında bu ülkenin geleceğine ve demokrasisine müdahale etmiş olursunuz.' dedi. Çerkezoğlu, STK'ların bağımsızlığına gölge düşürecek her türlü uygulamanın karşısında olduklarını ifade etti. KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de Türkiye'de tam bir hukuksuzluk ve keyfiyet rejiminin hakim olduğunu Cumhurbaşkanı'nın ülkeyi bir anonim şirket olarak gördüğünü her fırsatta da bu söylemi dillendirdiğini Bakanlar Kurulu'nun yapısını da bu düşünceye göre yapılandırdığını iddia etti.

Editör: Haber Merkezi