Dört duvarı acı: Ulucanlar Cezaevi Müzesi
1925’te Cebeci Tevkifhanesi adı ile açılan ve 2006 yılına kadar başkentin cezaevi olarak kullanılan Ulucanlar, günümüzde müze olarak 81 yıllık acı dolu tarihini ziyaretçilerinin gözleri önüne seriyor.
Ulucanlar, 1924 Lörcher Ankara Eski şehir planına göre, bugünkü alanda konumlandırılmıştır. Özellikle etrafında tarla ve sürülebilecek alanlar olduğu için, mahkûmların ıslahına yardımcı olabileceği düşünülerek bu alan seçilmiştir. Ankara Kalesi’nin doğusunda bulunan bir tepe üzerinde bulunan Ulucanlar, konumu sebebiyle gerek Ankara Kalesi ve tarihi kent merkezi, gerekse yeni şehir ile güçlü bir görsel bağa sahiptir. 1925 yılında içişleri bakanlığınca “Umumi Hapishane” olarak inşa ettirilmiştir. Ulucanlar cezaevinin konumlandığı tepenin, Cumhuriyet dönemi öncesinde mezarlık alanı olarak kullanıldığı belirtilmektedir. Bu durum Fransız gezgin Piton de Tournefert’in 1717 tarihli gravüründe görülebilmektedir.
İlk adı Cebeci Tevkifhanesi olan hapishane daha inşa edilip açılmasından bir yıl sonra infazların gerçekleştiği bir mekan olmuştur. 1925’ten mahkumların başka bir cezaevine sevk edilip cezaevinin boşaltıldığı 2006 yılına kadar tam 81 yıl boyunca insanların içinde hapis kaldığı, çok zor günler geçirdiği, infaz edildiği, ana babaların kapısında günlerce haber beklediği soğuk ve karanlık bir hapishane olmuştur.
Ulucanlar’dan şairler, gazeteciler, edebiyatçılar hiç eksik olmadı…Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Oral Çalışlar, İpek Çalışlar, Beyhan Cenkçi, Adnan Cemgil, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Metin Toker…
Ünlü siyasilerin yolu da Ulucanlar Cezaevinden geçti. Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Yüksel Serdengeçti, Talat Aydemir, Fethi Gürcan, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan bu isimlerden sadece bazıları…
1925’ten mahkumların başka bir cezaevine sevk edilip cezaevinin boşaltıldığı 2006 yılına kadar tam 81 yıl boyunca insanların içinde hapis edildiği, çok zor günler geçirdiği, infaz edildiği, soğuk ve karanlık bir hapishane oldu.
Cezaevinin Kapalı kısmı Ağustos 2006 tarihinde Sincan’a taşındı. 12 Şubat 2008 tarihinde, Ulucanlar’ın Adalet Bakanlığı’na ait olan tahsisi kaldırılmış ve taşınmazın müze ve film stüdyosu olarak, kalan kısmının ise sosyal ve kültürel amaçlara hizmet edilerek kullanılması kaydıyla Altındağ Belediyesi’ne tahsis edilmesinin ardından tüm alan ve buradaki yapıların bazıları Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından “korunması gereken yapı”olarak tescil edildi.
Ulucanlar, 16 Haziran 2011 tarihinde Altındağ Belediyesi’ tarafından müze olarak ziyarete açıldı. Açıldığı tarihten bugüne 1.000.000 ziyaretçisi olan Ulucanlar Cezaevi Müzesi,Kültür Bakanlığı tarafından Ankara’da en çok gezilen özel müzeler statüsünü almış olup son 3 yıldır da dünya da ki gezginler tarafından çok sık kullanılan ve bilinen “TRİPADVİSOR” sitesinden gelen yorumlar sonucunda mükemmellik sertifikasını almaya hak kazanmıştır.
Müzeye gelen ziyaretçiler nizamiyeden içeri girdikten sonra yön okları doğrultusunda yaklaşık 40-50 dakika süresince gezilerini tamamlayabilirler.10 kişi ve üzeri gruplara randevu sistemi doğrultusunda rehber eşliğinde ve yüzde 10 indirim uygulanarak gezilebilir.
Fotoğraflar: Muhammed Ali YAHŞİ
1925’te Cebeci Tevkifhanesi adı ile açılan ve 2006 yılına kadar başkentin cezaevi olarak kullanılan Ulucanlar, günümüzde müze olarak 81 yıllık acı dolu tarihini ziyaretçilerinin gözleri önüne seriyor.