FAKİRİN TAVUĞU TEK TEK YUMURTLAR

Başkent ekipleri son dönemlerde adeta beraberliğe abone oldular…

Süper ligdeki temsilci Ankaragücü, Beşiktaş karşısında galibiyeti kaçıran taraf olurken son 4 maçta 2’nci, totalde (14 maçta) 5’inci beraberliğini elde etti. Bir başka değer Gençlerbirliği ise 14 haftası geride kalan 1. Ligde aldığı 6 beraberlikle bu alanda ligin zirvesinde yer alıyor.

Ankara adına mücadele veren çınarların bu durumu, ister istemez ayrımcılığın en bariz örneğini bize acı bir şekilde anımsatan “Fakirin tavuğu tek tek yumurtlar” atasözünü aklımıza getirdi. Ancak bu kazanç durumu, arzulanan sonuçlar için yeterli olur mu? İşte onu da bilemiyoruz, bekleyip göreceğiz.

Ankaragücü Beşiktaş’ı elinden kaçırdı

Kazanan takım bozulmaz mantığıyla, Beşiktaş karşısına bir tek Gaziantep deplasmanında cezalı duruma düşen Radakovic’in yerine Mert Çetin değişikliğiyle çıkıldı. Maçın en önemli özelliği ise ilk kez karşısında ciddi bir rakip bulan 12.adamın ayyuka çıkan çılgın performansı oldu. Ankaragücü taraftarlarının bu muhteşem desteği sonuç olarak karşılığını bulamamasına rağmen muhteşem ötesiydi.

Antalya maçındaki acı tablo, Emre Belözoğlu’nun elindeki kadronun nasıl en verimli bir şekilde oynatılması gerektiği konusunda belirleyici rol oynadı. Gaziantep maçında da topu rakibe veren bu anlayışta; rakibe alan bırakmama çabası, uzun toplarla hızlı hücum organizasyonları ile pozisyon bulma çabası vardı. Bu düşünce Gaziantep gibi zorlu bir deplasmanda olumlu sonuç verince aynı taktik Beşiktaş karşısında da denendi ve ilk yarıda layıkıyla gerçekleştirildi. Konuk takım sanki tüm silahları elinden alınmış gibi çaresizdi. Her ne kadar Rıza Çalımbay, “çok sakatım var” diyerek mağdur edebiyatı yapmasına rağmen, bençte çok yetenekli ve oyunun gidişatını değiştirebilecek futbolcuları vardı. Nitekim Oxlade-Chamberlain ile Cenk Tosun’un ikinci yarıda oyuna alınmasıyla İstanbul ekibini kendisine getirdi ve varlığını hissettirmeye başladı. Antalya maçı sonrası adeta günah çıkaran Pedrinho’nun Antep’teki yükselişini Beşiktaş karşısında da sürdürünce yerini iyice sağlamlaştırdı. Rakibi kadar kulübede eli sağlam olmayan Emre Hocada, oyuncularının kafasından oyundan alınma stresini silmek için onlara zaman tanınmasının, kendilerini bulma açısından iyi bir yol olduğu düşüncesiyle de erken değişikliğe rağbet göstermedi. Belki bu düşünce eleştirilebilir ama hocanın “Bak sana güveniyorum” mesajı bazı futbolcular için rehabilite etkisi yapabilir. Bu özellikle müthiş hızına rağmen bitirici noktalardaki yanlış tercihleriyle yararlı olamayan Cephas’ın eksikliğini gidermede belirleyici rol oynayabilir. Böylece hem Jamaikalı hem de Ankaragücü bu durumdan büyük bir kazanç sağlayabilir.

Yine de ilk saptamamızda ısrarcıyız ve önemli olan Başkent ekibinin ara transferde yapılacak takviyelere kadar mümkün olduğu kadar az kayıpla devreyi kapatması…

Gençlerbirliği Loto takımı olma yolunda

Gençlerbirliği, 14 haftası geride kalan 1. Lig'de aldığı 6 beraberlikle bu alanda ne tesadüf ki son rakibi Erzurumspor ile birlikte ligin zirvesini paylaşıyor. Yani böyle giderse de bir Loto takımı olma yolunda emin adımlarla yol aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Oynadığı 14 maçta 6 galibiyet, 6 beraberlik ve 2 mağlubiyet ile 24 puan toplayan kırmızı-siyahlıların yenilmezlik serisi de 8 haftaya çıktı. Bu tablo iyi gibi gözükse de

2’nci haftada ilk kez berabere kalan Başkent temsilcisinin diğer 5 beraberliği son 8 maçta alması hedeflenen Play-off için biraz da düşündürücü bir durum yaratmaktadır.

Teknik Direktör Sinan Kaloğlu, maç sonu açıklamalarıyla taraftarların şimşeklerini üzerine çekmesine rağmen yönetime bazı mesajlar vermeye devam ediyor. Genel olarak 1.ligin mücadele açısından Süper ligden de zor oluğunu, Sakat futbolcuların eksikliklerini hissettiklerini, bazı takımların kadrolarının fark yarattığı, geniş bir kadroya sahip olduklarını, herkesin puan alabilmek için ruhunu ortaya koyduklarının altını çiziyor. Bunun da Türkçe meali, yaşlı bir kadro ile mücadeleci gücünün yeterli olmadığını, genç yeteneklere gereksinim duyduğunu, takımın mutlaka takviye edilmesini gerekliliği, aksi takdirde de arzulanan hedeflere ulaşılmasının zor olduğudur.

Peki Sinan Hoca bu isteklerinde haksız mı? Bence değil… Üstelik de bu kadar sert tepkiyi de hak etmiyor.