Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin neden bir türlü 'dikiş tutmadığına' ilişkin yazılarımızda bu ilişkileri kuran İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı döneminden başlayarak hemen her hükümetin ABD ile önce bir 'balayı dönemi' yaşadığını, ama sonunda işin kavga ile sonuçlandığını göstermeye çalıştık...

Bunun bir istisnası Kenan Evren ve Turgut Özal'ın Türkiye'yi birlikte yönettikleri 1980-1990 dönemidir... Bu dönemde ülkenin ABD'ye bağımlılığı artmış, ulusal ekonominin temelini oluşturan kamu iktisadi teşebbüslerinin tasfiye edilmesine başlanmış ve ülkenin Büyük Ortadoğu Projesi olarak adlandırılan projeye angaje olması sağlanmıştır...

Ancak bu dönem de sorunsuz geçmemiş, özellikle ABD'nin Irak'a müdahalesinin gündeme gelmesinden sonra sorunlar baş göstermiştir.

***

Bu sorunları anlayabilmek için Irak'a ilk müdahale tarihi olan 1991 yılına kadar gitmek gerekir...

O yıl, ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'nin en önemli adımlarından biri olan Irak'ın işgali için düğmeye basmıştı... ABD, büyük bir askeri harekat gerektiren bu operasyonda en çok sadık müttefiki Turgut Özal'a güveniyordu...

Yapılan plana göre ABD, güneyden Türkiye ise kuzeyden Irak'a gireceklerdi.

***

Ancak Türkiye'nin o zamana kadar iyi ilişkileri olan bir komşusuna salt ABD istedi diye savaş açması kolay kabul edilecek bir şey değildi...

O nedenle Türkiye'nin önüne Musul-Kerkük 'pastası' koyuldu... Ne var ki, ABD'nin gerçek planlarını bilen ve asıl amacın bu bölgede bir 'Barzanistan' kurulması olduğunu gören TSK komuta kademesi bu plana karşı çıktı... Özal kararından vazgeçmeyince Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay istifa yoluna başvurdu... Diğer komutanlar da benzer bir tavır sergiledi... Bunun üzerine Özal geri adım atmak zorunda kaldı... ABD'nin, tek başına yaptığı sınırlı operasyon ise Saddam rejimini yıkmaya yetmedi... Ancak Barzani için fiilen özerk bir bölge yaratılabildi.

***

Turgut Özal'ın 1993 yılında Çankaya köşkünde geçirdiği kalp krizi sonucu ölümü üzerine Irak'a müdahale bir süre için gündemden düştü...

Ta ki 2001 yılına kadar.

***

11 Eylül 2001 günü ABD tarihin en büyük terör saldırılarından biriyle karşı karşıya kaldı.... El Kaide'ye bağlı intihar eylemcileri kaçırdıkları uçaklarla New York'taki İkiz Kuleler'i yıktılar... Olayda yaklaşık üç bin kişi hayatını kaybetti.

Bugün bile üzerinde çok tartışılan bu olay üzerine ABD, 'teröre karşı küresel savaş' ilan etti... Bu savaşın ilk hedefi El Kaide'nin üslendiği Afganistan oldu... Hemen ardından ABD, Irak defterini yeniden açtı...

Ne var ki, bu girişim de ABD ile Türkiye arasında bir krize neden olacaktı.

***

2002 yılında Türkiye'de AKP yeni kurulmasına karşın girdiği ilk seçimde tek başına iktidar oldu...

Daha önceki krizde Irak'a müdahalenin TSK tarafından engellendiğini düşünen ABD, bu yeni partinin şahsında yeni bir müttefik gördü...

Ve Turgut Özal'ın iktidar döneminde başaramadığı işi tamamlayabileceğini düşündü.

***

Başlangıçta yeni kurulan iktidar da bu işe gönüllüydü...

Müdahalenin yasallaştırılması amacıyla hazırlanan tezkere 2003 yılında TBMM'ye sevk edildi...

Ancak daha önce Turgut Özal'ı engelleyen dinamikler yeniden işin içine girdi... Ana muhalefet Partisi CHP'nin blok muhalefetine TSK komuta kademesinin olumsuz tavrı ve AKP içinde müdahaleye karşı olan bir kesimin muhalefeti de eklenince '1 Mart Tezkeresi' olarak adlandırılan tezkere hiç umulmayan bir biçimde reddedildi.

***

Dönemin ABD Başkanı Bush daha sonra kaleme aldığı, 'Decision Points'' adlı kitabında bu olayla ilgili olarak şunları yazdı:

'4'üncü Piyade Tümeni'nden 15 bin askeri kuzeyden (Türkiye'den) Irak'a sokabilecektik. Bu noktada izin alınacakmış gibi görünüyordu. (Dönemin Başbakanı) Abdullah Gül'ün kabinesi, talebimizi onaylamıştı. Ancak TBMM 1 Mart'ta tezkereye ilişkin nihai oylamayı yaptığında, tezkere az farkla kabul edilmedi. Hayal kırıklığına ve hüsrana uğramıştım... NATO müttefikimiz Türkiye, Amerika'yı yarı yolda bırakmıştı.'

20 Mart 2003 tarihinde operasyonu tek başına başlatmak zorunda kalan ve büyük kayıplar veren ABD, yaşadığı bu ikinci şokun faturasını, birinci 'şok'un da etkisiyle TSK içindeki 'Kemalist' subaylara ve 'ulusal muhalefete' kesti.

(Devam edecek)