Trump'ın, Suriye'nin kruzeyinden ABD askerlerini çekeceğini açıklamasının ardından IŞİD'in Menbiç'te gerçekleştirdiği bombalı saldırılar arttı...

Bu olaylar daha en başından şüpheyle karşılandı...

Bunun en büyük nedeni, öteden beri ABD istihbarat örgütleriyle IŞİD arasında varlığı ileri sürülen kuşkulu ilişkiler.

***

Nitekim, Menbiç'teki bombalı saldırıdan hemen sonra Rusya Dışişleri Bakanlığı, Afganistan'da, Pentagon ile IŞİD arasındaki dolaylı bağları ortaya koyan yeni kanıtların bulunduğunu iddia etti...

Bakanlık, iddiasını Taliban örgütü tarafından yapılan bir açıklamaya dayandırdı...

Söz konusu açıklamada, ABD Özel Kuvvetlerinin IŞİD'li teröristlerin 'hamileri' hakkında bilgi vermesini önlemek için Taliban tarafından esir alınan IŞİD militanlarının tutulduğu bir cezaevine baskın düzenlediği ve cezaevinde bulunan IŞİD militanlarını kaçırarak 'bilinmeyen bir yere götürdüğü öne sürüldü.

***

El Kaide ve IŞİD gibi terör örgütleriyle ABD istihbarat örgütlerinin 'özel' bağlantıları olduğuna ilişkin iddialar yeni değil...

ABD'nin New York kentinde binlerce insanın ölümüne neden olan 'ikiz kuleler' saldırısını düzenleyen El Kaide'nin Afganistan savaşı sırasında Rus işgaline karşı CIA tarafından Suudi Arabistan'ın desteğiyle Bush ailesi ile finansal ortaklığı olan Ladin ailesinin bir ferdi olan Usame bin Ladin tarafından kurulduğu biliniyor...

IŞİD'e gelince... O da, tıpkı El Nusra adlı terör örgütü gibi Bin Ladin'in ABD tarafından 'öldürüldüğünün' ve 'cesedinin okyanusa atıldığının' (!) açıklanmasının hemen ardından, Suriye operasyonu için hazırlıkların yapıldığı dönemde El Kaide'nin Irak ve Suriye kolu tarafından kuruldu.

***

Bu iddia, 'Acaba Suriye müdahalesi öncesinde El Kaide defteri kapatılırken yeni bir defter mi açıldı?' sorusunu akla getiriyor...

Günümüzde ABD'nin Suriye'de kalma gerekçesini oluşturan IŞİD'in, Suriye'ye müdahalenin başlangıcında Esad karşıtı 'muhalif' vurucu güçlerin en önemlilerinden birini oluşturduğu gerçeği düşünüldüğünde bu tür kuşkular daha da artıyor.

Hatırlanacağı üzere Afganistan'da yıllarca NATO bünyesinde üst düzeyde görev yapan ve kumpas davalarından biri nedeniyle tutuklu bulunduğu cezaevinde kuşkulu bir biçimde yaşamını yitiren Kaşif Kozinoğlu, cezaevinden Aydınlık gazetesine gizlice gönderdiği (daha sonra 'Sırlar' adıyla kitap olarak yayınlanan) mektuplarında Usame Bin Ladin'in aslında olaydan beş yıl önce kanserden öldüğünü ama bunun gizlendiğini yazmıştı...

***

İddiaları 'tartışılabilir' kılan bir diğer etken ise ABD içinde Trump'ın Suriye'den asker çekme kararına karşı aralarında Pentagon ve CIA'nın da bulunduğu güçlü bir 'muhalefet cephesi'nin oluşmuş bulunması...

Tam da böyle bir konjonktürde IŞİD'in ABD askerlerinin çekilme kararını olumsuz yönde etkileyebilecek eylemlerde bulunma olasılığı son derece düşük... Buna karşılık, bombalı saldırıların Trump'ın çekilme kararını olumsuz yönde etkileme olasılığı oldukça yüksek...

Nitekim, Trump'ın arabulucusu olarak görülen senatör Graham bile Türkiye ziyareti sırasında çekilme kararıyla ilgili olarak, 'Bu isteği anlıyorum; ama geri çekilme planı bir kaos.' ifadesini kullanmıştı!

***

Gerçi Trump, ilk saldırı sonrasında çekilme konusundaki kararlılığını bir kere daha yineledi...

Ancak, bu arada askerler çekilse bile askeri varlığın sürdürülebileceğini ve gerektiğinde Irak'taki ABD üslerinden askeri operasyonlar yapılabileceğini söyleyerek kararını 'sulandırdığı' da dikkatlerden kaçmadı...

Bu arada askerlerin yerine Blackwater gibi özel savaş yürütmekte uzmanlaşmış örgütlerin devreye sokulacağı yolundaki iddialar da güç kazandı.

***

Trump'ın çekilme kararına ilişkin tartışmalar Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor...

Türkiye'nin, ABD'nin de desteğiyle Fırat'ın doğusu ve Menbiç'i denetim altına almayı hedefleyen askeri operasyonunun bu karar üzerine ertelendiği biliniyor...

Görünen o ki, Trump'ın çekilme kararı, Türkiye'nin askeri harekatını durdururken bölgedeki başka fay hatlarını harekete geçirmiş durumda!