Dün yayınlanan yazımızda görmeyen, duymayan ve konuşmayan 'üç maymun' hikayesini hatırlatmış...

Ve Uğur Mumcu'dan günümüze kadar siyasi cinayetler ve yolsuzluklar gibi konuların üzerine giden gazetecilerin ya işinden ya hayatından olduğunu, üstelik toplumun büyük bir kesiminin bu insanların 'gerçek uğruna' verdikleri mücadele karşısında duyarsız kalmayı yeğlediklerini söylemiştik...

Hal böyleyken, 'suç örgütü lideri' Sedat Peker'in açıklamalarının uyandırdığı geniş ilgi, çözümlenmesi gereken bir çelişki yaratmaktadır.

***

Bu ilginin nedenlerinden biri, Peker'in Türkiye'den ayrılmadan önce 'itibarlı' bir kişi haline getirilmesi olabilir...

Bu noktada adı 'mafya' ile özdeşleşmiş bir kişinin nasıl olup da 'itibarlı' bir kişi haline gelebildiği sorusunun cevaplanması zorunlu hale gelir...

Bu sorunun cevabını verebilmek için de ülkenin ekonomik ve siyasi durumuna bir göz atmak gerekir.

***

Her ülkede bir takım mafyatik örgütler oluşabilir...

Ancak ülke ekonomisi sağlam temeller üzerine oturuyor ve düzenli bir biçimde işliyorsa, bu tür yapılanmalar ekonominin çeperinde sürdürülen 'uyuşturucu', 'kara para aklama', 'fuhuş' ve benzeri 'düzensiz ekonomik faaliyetler' çerçevesinde sınırlı bir etkiye sahip olabilir...

Bu da o faaliyetler içinde olanlara pek itibar sağlamaz.

***

Ne yazık ki Türkiye 'ekonomisi sağlam temellere oturmuş' ve 'düzenli bir biçimde işleyen' bir ülke değildir...

Ülkemiz ekonomisi yıllar süren neo-liberal ekonomik politikalar sonucu bilinçli bir biçimde 'düzensizleştirilmiş'...

Bir zamanlar sanayinin ve kamu hizmetleri gören kurumların temelini oluşturan kamu iktisadi teşebbüsleri yok pahasına özelleştirilmiş...

Ülkeye gelir sağlayan üretim faaliyetleri yerine borçlanma politikalarıyla kamu maliyesi ve üretim yapan özel sektör işletmeleri borç sarmalı içine sürüklenmiş...

'Sıcak para' ve ondan ayrılması mümkün olmayan 'kara para' ekonominin kan damarları içine yerleşmiş bulunmaktadır.

***

Bu durum, rüşvet, yolsuzluk, kaçakçılık, 'torpil', 'ballı ihaleler' gibi olayların ekonomik faaliyetlerin ayrılmaz bir parçası haline gelmesine yol açmıştır...

Dahası ülkenin döviz açığını kapatmak için sık sık uygulanan 'vergisiz varlık barışı' uygulamaları menşei şüpheli her türlü paranın ülkeye getirilmesi, bunun sonucunda da o tür faaliyetleri yürütenlerin de ülkeye 'taşınması' sonucunu doğurmuştur...

Bu kişiler ülke içinde ortaklıklar kurmuş ve ellerindeki her türlü imkanı kullanarak (medya da dahil olmak üzere) toplumun gözünde 'itibarlı kişiler' haline gelebilmişlerdir.

***

Bu durum, güçlü uluslararası mafya örgütlerinin ilgisini de ülkemize çekmiştir...

Böylece ülke içindeki mafyatik yapılar ile uluslararası güçlü mafya grupları arasındaki ilişkiler gelişmiş, yasa dışı faaliyetlerin çapı alabildiğine genişlemiştir...

Sedat Peker'in içinde bulunduğu ortam böyle bir ortamdır. Dolayısıyla Peker bu ilişkileri çok iyi bilmektedir.

***

Peker, yayınladığı videolardan birinde uluslararası alanda faaliyet gösteren Rus mafya gruplarının birinin başında bulunan Nadir Safilov adlı bir kişiden bahsetmekte, polis cinayetine karıştığı için aranmakta olan bu kişinin Türkiye'de gözaltına alındıktan sonra bazı kişilerin müdahalesiyle serbest bırakılarak sınırdışı edildiğini, ancak daha sonra sınırdışı kararı kaldırılarak yeniden Türkiye'ye giriş yaptığını iddia etmektedir...

Peker'in iddiaları 19 Mayıs'ta TRT Haber'e konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya da sorulmuş, Soylu, Salifov'un deport edildikten sonra Türkiye'ye geldiğini doğrulayarak şunları söylemiştir:

'Dünyanın 12 mafyasından biri Türkiye'ye geldi. Nadir Salifov denilen adam, 20 yıl Rusya'da cezaevinde yatmış. Salifov, Loto Gulli, dünyanın 12 mafyasından bir tanesi. Bunu yakaladık. İçeri koyduk. İki gün içerisinde avukatları Türkiye'de çıkmamak üzere ve geri gönderme merkezinden bırakılmak üzere karar aldı. Geri gönderme merkezinden çıkartıp geri koydum yerine. 2-2,5 ay orada beklettik, konuşturduk, sonra da ülkesine deport ettik. Sonra başka bir ülkeden pasaport aldı, Kıbrıs'a gitti, oradan Türkiye'ye geldi. Yakındaki bir koruması bunu infaz etti. Bulgaristan, Gürcistan, bazı ülkeler bu büyük mafyaları almak istemedi.'

(Devam edecek)