Dünkü yazımızda İkinci Dünya savaşı sınrasında ABD'nin Batı blokunun egemenliğini ele geçirmesinin Doğu Akdeniz ilişkilerine yansıması üzerinde durmuş ve Kıbrıs'ın İngiltere'ye bağlı tek sömürge olarak kaldığını söylemiştik...

Bu durum, Kıbrıs'ta yaşayan Türk ve Rum toplumları arasındaki ilişkileri germiş ve bu gerginlik günümüze kadar sürmüştür...

Burada yine bir parantez açmamız ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin yakın tarihteki seyrine göz atmamız gerekiyor.

***

Ulusal Kurtuluş Savaşı, Türkiye'yi paylaşmayı amaçlayan 'büyük devletler' tarafından hazırlanan Sevr Anlaşmasına karşı bir isyan olarak başladı ve gelişti...

Savaşın seyri içinde İtalya ve Fransa aşama aşama Anadolu'dan çekildi...

İngiltere ise İstanbul'u işgal ederek ulusal mücadelenin bastırılması işini Yunan ordusuna ve yerli işbirlikçilere havale etti.

***

Böylece Yunan ordusu işgal kuvvetlerinin ana gücü haline geldi...

Bunun nedeni Batı Anadolu, Trakya ve Doğu Akdeniz adalarında azımsanmayacak sayıda Rum kökenli Osmanlı vatandaşının bulunması ve bu toplulukların önemli bir bölümünün Yunan ordusuna destek vermesiydi...

Hatırlanacağı üzere 19. yüzyılda milliyetçilik dalgasının kabarmasından sonra Rumların yoğun olduğu bölgelerde etnik ayaklanmalar olmuş, Yunanistan da bu ayaklanmaların bir bölümünün büyük devletlerin destek ve katkılarıyla başarıya ulaşması sonucu kurulmuştu.

***

Yunan devleti, daha başından beri kendisini bir 'çekirdek' olarak görüyor ve sınırlarını Rum nüfusun şu ya da bu ölçüde yoğun olarak bulunduğu tüm bölgelere yaymayı hedefliyordu... Girit örneğinde olduğu gibi, bu bölgelerde önce 'özerklik' adı altında fiili bir bağımsızlık sağlanması, daha sonra bu 'bağımsız' yönetimlerin Yunanistan'a katılma kararı alması planlanıyordu...

Bu amaçla Türkiye Birinci Dünya Savaşı'nda yenilince Yunanistan ordusunu İzmir'e çıkarak bu kenti merkez alan bir 'İyonya' kurmuştu... Bunu Karadeniz'de kurulacak 'Pontus' devleti izleyecek ve daha sonra tüm bu bölgeler ilhak edilen Trakya ile birleştirilerek 'Büyük Yunanistan' kurulacaktı...

Büyük Taarruz sonucu Yunan ordusu yenilince tüm bu projeler çöktü.

***

Cumhuriyet'in kurulmasından sonra iki ülkenin topraklarında alan azınlıklar arasındaki sorun Lozan müzakereleri sırasında 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan bir sözleşme ile çözüldü... 'Mübadele' olarak bilinen bu çözüm uyarınca Yunanistan'ın eline geçmiş olan topraklarda yaşayan Türkler Türkiye'ye, Türkiye'nin sınırları içinde kalan Rumlar ise Yunanistan'a gönderildi...

Bu 'zorunlu' göç hareketinin sonunda, yaklaşık 1.700.000 insan mübadeleye tabi tutuldu. Bu sayının l.200.000'ini Anadolu'dan Yunanistan'a giden İstanbul dışındaki Türkiye uyruklu Ortodoks Rumlar; 500.000'ini de, Yunanistan'dan Türkiye'ye gelen Batı Trakya dışındaki Yunanistan uyruklu Müslümanlar oluşturdu...

Mübadele sonucunda her iki devlet de karşı taraftan nüfus öğesini ileri sürerek toprak talep etmekten vazgeçti. Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlik sona erdi, her iki ülkeye de 1950'li yıllara kadar sürecek bir 'dostluk ve barış' havası hakim oldu.

***

Ancak bu arada tüm Doğu Akdeniz adaları Yunanistan ve İtalya arasında paylaşılmıştı...

Daha sonra 1947 yılında imzalanan Paris Barış Anlaşmasıyla İtalya elindeki adaları Yunanistan'a devretti...

İngiltere ise üzerinde büyük bir askeri üs kurduğu Kıbrıs'ı ise kendisine ayırdı ve 1950'li yıllara kadar sömürge olarak yönetti.

***

İkinci Dünya Savaşı sonrasında sömürge sistemi tamamen çözülünce Kıbrıs'ta nüfusun çoğunluğunu oluşturan Rumlar, ENOSİS adı altında bir örgüt kurarak İngiliz yönetimine karşı 'bağımsızlık' sloganıyla mücadeleye giriştiler. Bu mücadele Yunanistan'ın yayılmacı amaçlarını yeniden canlandırdı; çünkü kurulması düşünülen 'bağımsız' Kıbrıs devleti eninde sonunda Yunanistan'a katılacaktı...

Ancak Ada'da azımsanmayacak sayıda Türk de vardı ve bu durum Türklere karşı eski yöntemlerin bir kez daha devreye sokulmasına yol açtı...

Bu yöntemler, Türkiye ile Yunanistan'ı bir kere daha savaşın eşiğine kadar getirdi.

(Devam edecek)