Son yazımızda beynimizin, 'beyin sapı', 'limbik sistem' ve 'korteks'ten oluşan karmaşık bir yapı oluşturduğunu söylemiş...

Ardından 'Beynimizin en büyük bölümünü düşüncelerimizden sorumlu korteks oluşturur, ancak onu layıkıyla kullanabilmek ve davranışlarımızı rasyonel hale getirebilmek için beynin bu 'plastik' bölümünü eğitmek ve geliştirmek gerekir.' diye eklemiştik...

Bugün biraz 'beyin eğitimi' meselesinden bahsetmek istiyoruz.

***

'Eğitim' değil de 'beyin eğitimi' dememizin nedeni bu ikisinin her zaman örtüşmemesi...

'Eğitim'den anlaşılan genellikle okul eğitimi... Daha geniş kapsamda aile içi eğitim de buna ekleniyor...

'Beyin eğitimi' ise bir takım bilgilerin formüller halinde beyne yüklenmesinden farklı bir şey... Sorgulamak, araştırmak ve tartışmak, onun özelliğini oluşturuyor.

***

Düşünceler, beynin korteks bölümünde üretiliyor...

Korteksin özelliği, 'plastik' yani 'esnek' olması... Burada 'genler' ile 'memler' arasında hem fark hem de bağlantı olduğunu hatırlamamız gerekiyor... Bu ikisi arasındaki fark, birinin 'organik', diğeri 'kültürel' öğelerden oluşmasından geliyor. Bağlantı ise kültürel 'mem'lerin de tıpkı genler gibi duyu organlarından gelen tüm sinyallerden etkilenerek yeni yapılar oluşturabilmesinden kaynaklanıyor...

Yapılardaki değişim, esas olarak beynin mevcut bilgileri sorgulayarak işlemesi ve gelişmesi yoluyla gerçekleşiyor...

'Beyin eğitimi' işte bunu sağlıyor.

***

Kültürel evrim, iki farklı yol izleyebiliyor...

Birinci yol, geleneksel bilgiler ve alışkanlıkların aktarılmasıyla şartlı reflekslerin topluma egemen kılınması... Bu yol, insan topluluklarının istikrarlı yapılar oluşturmasına yardımcı olduğu için toplumları yönetenler tarafından tercih ediliyor... Geleneklerin korunması, binlerce yıl boyunca değişmeden kalan inançlar, okul eğitiminin araştırmaya ve soruşturmaya değil ezbere dayanması, istikrar yaratıyor ama değişimi ve gelişimi yavaşlatabiliyor...

İkincisi ise araştırma, eleştirme ve soruşturmanın teşvik edilmesi... Bu yöntem, eski yapıları yıpratırken daha gelişmiş organizma ya da organizasyonların yaratılmasını kolaylaştırıyor.

***

Bu durum, biyolojik evrim sürecinde çok açık olarak görülebiliyor...

Örneğin kaplumbağalar evrimden en az etkilenen hayvanlar... Onların çevresel etkilerden korunmalarını sağlayan sağlam kabuk on milyonlarca yıl boyunca hemen hiç değişmeden varlıklarını sürdürmelerini sağlıyor...

Buna karşılık dış dünyaya karşı en 'silahsız ve korumasız' canlı türü olan insan, beyninin sağladığı üstünlükle hızlı bir evrim geçirerek tüm diğer canlılara üstünlük sağlamış bulunuyor.

***

Araştırıcı beyin, gelişimiyle insanı 'türler mücadelesi'nde avantajlı kılarken, yerleşik sosyo-ekonomik ve kültürel yapılar zamanla kaplumbağanın kabuğu gibi toplumsal gelişmenin önünde bir engel oluşturabiliyor...

Örneğin, uygarlığın ilk olarak şekillendiği Mezopotamya, Nil Deltası ve Çin'deki Sarı Irmak havzası gibi bölgelerde M.Ö. 3 binli yıllardan itibaren kurulan güçlü devletler, zaman zaman dışarıdan gelen istilalarla yıkılsalar bile yarattıkları güçlü gelenek, alışkanlıklar ve eğitim sistemleri sayesinde aynı köleci-feodal temelde yeniden örgütleniyor... Buna karşılık, M.S. binli yıllara kadar 'barbar' kabilelerin yaşadığı Batı ve Kuzey Avrupa, bu aşamayı çok çabuk geçerek kapitalist sistemi oluşturmuş bulunuyor...

Kapitalist sistem de kendinden önceki sistemlere göre esnek yapısını koruyabildiği için günümüzde egemenliğini sürdürebiliyor.

***

'Beyinsel eğitim'in taşıdığı önem, organik (maddi) bir organ olan beyinin, kültürel evrim ve davranışlarımız üzerindeki etkisini 'bilinç' ya da 'düşünceler' (yani maddi olmayan ögeler) aracılığıyla gerçekleştirmesinden kaynaklanıyor...

Bu ortaklaşa faaliyet, insanın 'ruhsal' yapısını oluşturuyor...

Bu noktada 'ruhsal sağılığın' davranışlarımızın belirlenmesi üzerindeki etkisine de bakmamız gerekiyor.

(Devam edecek)