Son yazımızda Afganistan'dan Türkiye'ye yönelik göç hareketinin, Taliban'ın Kabil Hükümeti tarafından kontrol edilen bölgeleri parça parça ele geçirmesiyle giderek büyüyeceğini...

Ve halen beş milyona yakın Suriyeli göçmeni barındıran Türkiye'de yaşanan 'göçmen sorunu'nun milyonlarca Afganın da katılımıyla büyük bir toplumsal soruna, belki de 'ulusal güvenlik sorunu'na dönüşebileceğini söylemiştik...

Hiç kuşkusuz bu sorun yalnız Türkiye'nin değil bir çok ülkenin sorunudur; ancak başka ülkeler bu tür kitlesel göç hareketlerini önlemeye çalışırken Türkiye'ye yönelik göç hareketleri ya doğrudan ya da görmezden gelinerek teşvik edilmektedir.

***

Bu tutumun bir örneğini Suriye'ye yönelik müdahale sırasında da görmüştük...

Henüz çatışmalar yeni başlamışken Türkiye'de hazırlanan göçmen kampları ve göçmenlere tanınan imkanlar yeni göçmenleri davet edecek şekilde reklam edilmiş, hatta Hollywood'un ünlü aktristi ve 'Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi' Angelina Jolie bu tür bir kampı ziyaret ettikten sonra şunları söylemişti: ''Türk hükümeti büyük cömertlik göstererek bu olağanüstü kampı kurmuş. Hiçbir yerde bunun gibi bir kamp görmedim''!

Afganistan'dan başlayan göç hareketi karşısındaki ilgisizlik de göçü hızlandıran bir etkene dönüşme yolundadır.

***

Son günlerde İran üzerinden Türkiye'ye gelen göçmenlerin 'ellerini kollarını sallayarak' sınırı geçmelerine ilişkin görüntüler bu açıdan düşündürücüdür...

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verileri, Türkiye'ye 2014-2021 yılları arasında gelen Afgan mültecilerin sayısındaki artışı açık bir biçimde göstermektedir...

Sayılar şöyledir: 2014'te 12.248, 2015'te 35.921, 2016'da 31.360, 2017'de 45.259, 2018'de 100.841, 2019'da 201.437, 2020'de 50.161, 2021'de (7 Temmuz'a kadar): 25.643.

***

Bu mültecilerin Türkiye'nin ucuz işgücüne ihtiyaç duyulan bazı yörelerine nakledildiklerine ilişkin söylentiler giderek yoğunlaşmaktadır...

Son iki yılda rakamlarda görülen düşüş büyük ihtimalle yeni göçmenlerin giderek kayıt altına alınmalarındaki güçlüklerden kaynaklanmaktadır. Nitekim, 1 Ocak-7 Temmuz 2021 arası dönemde en çok yakalanan düzensiz göçmeler sıralamasında Afgan uyruklular ilk sıradadır...

France 24'ün 'Gözlemciler' köşesinde yer alan bir haber de, 'Son birkaç haftadır her gün en az 500 Afgan İran'dan Türkiye'ye geçiyor' ifadesiyle bu görüşü doğrulamaktadır.

***

Bu noktada, nasıl olup da bu kadar çok mültecinin İran'ı rahat bir şekilde geçerek Türkiye'ye girebildiği, neden sosyo-kültürel olarak kendilerine daha yakın olan İran ve Pakistan gibi ülkelerde kalmayı tercih etmediği sorusu gündeme gelmektedir...

Oysa, İran ve Pakistan, öteden beri Afgan mülteciler için doğal bir 'sığınak' olmuştur...

Göç Araştırmaları dergisinin Temmuz-Aralık 2018 tarihli sayısında yer alan Selda Geyik Yıldırım'ın doktora tezinde, Afganistan'da iç savaşın başlamadığı 1978 öncesinde Afganistan'ın kötü ekonomik durumu nedeniyle Pakistan ve İran'a yönelik bir göç hareketinin başladığı, özellikle de petrol fiyatlarında artış yaşanan 1970'li yıllar boyunca Afgan göçmenlerin İran ve Pakistan tarafından ucuz işgücü kaynağı olarak memnuniyetle karşılandığı belirtilmektedir.

***

İran'a yönelik göç hareketinin bu ülkenin ABD yaptırımları nedeniyle ekonomik sıkıntı içine düşmesinin ardından Türkiye'ye 'yöneltildiği' görülmektedir...

Uluslararası Göç Entegrasyon Sınır Yönetimi Araştırmaları Derneği (GESYAD) Başkanı Aydoğan Asar, bu göç hareketinde İran'ın 'kolaylaştırıcı' rolüne dikkat çekmekte ve İran'ın göç konusunda Türkiye ile daha çok işbirliği yapması gerektiğini belirterek şu uyarıda bulunmaktadır:

'1990'lı yıllarında sonundan itibaren İran üzerinden ciddi bir ölçüde Afgan göçü aldık. (...) İran ile sınırınız varsa bu sınırın muhafazasında iki ülkenin de sorumlulukları var. İran, Türkiye ile geri kabul anlaşması imzalamaktan imtina ediyor. Ancak İran'la uzun yıllardır yürürlükte olan kadim bir anlaşmanız var. 1937 tarihinde Türkiye ve İran arasında bir mukavelename imzalandı. İran'la birlikte sınır güvenliğimizi erken dönemde almışız. Mukavelenin hükümleri düzensiz göçü engellemeye de vakıf. Bunun da çok aktif bir şekilde çalıştırılması gerekir. Bu noktada İran ve Türkiye arasında etkin bir göç işbirliği adımına ihtiyaç var.'

(Devam edecek)