Ankara'ya gelen ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence başkanlığındaki heyetin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinin ardından iki ülke arasında 'Barış Pınarı' harekatı konusunda anlaşmaya varıldığı açıklandı...

Anlaşma, Türkiye'nin operasyonu 120 saat içerisinde askıya almasını ve YPG'nin Türkiye'nin belirlediği güvenli bölgeden geri çekilmesini öngörüyor...

Bu bir ateşkes mi?...

Belli değil...

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bu sürecin bir ateşkes olmadığını çünkü ateşkesin iki meşru hükümet arasında olabileceğini söylüyor; ama hemen ardından 'operasyona ara vereceğiz' diyor...

ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ise yaptığı açıklamada, 'Türk tarafı Barış Pınarı Harekatı'nı durduracak. YPG çekilecek ve Güvenli Bölge oluşturulacak' ifadesini kullanıyor...

Neticede anlaşmaya varılmış olması bir çatışmasızlık dönemi yaşanacağını gösteriyor.

***

Olaya biraz daha yakından bakarsak, anlaşmanın da tam anlamıyla bir anlaşma olmadığı görülüyor...

Örneğin, Mike Pence yaptırımlar konusunda, 'ABD yaptırımları geri almayacak.' ifadesini kullanıyor...

Hem anlaşma oluyor, hem de yaptırımlar sürüyor; karışık bir durum!

***

Anlaşma sonucunda YPG'nin, Türkiye'nin belirlediği güvenli bölgenin dışına çıkacağı söyleniyor...

Peki, ama o sınırların gerisine çekilen YPG ya da PKK güçleri ne olacak?.. Orada varlıklarını sürdürürlerse, sınırın 30 kilometre ötelenmesiyle bu tehdit ortadan kalkacak mı?..

Trump'ın anlaşmadan sonra Teksas'ta düzenlenen bir mitingde yaptığı konuşma hiç de öyle bir izlenim vermiyor... Kullandığı ifade şöyle: 'Önce bırakacaksınız, okul bahçesindeki iki çocuk gibi kavga edecekler, sonra aralarına girip ayırırsınız. Bu alışılagelmiş değildi. Ama biraz kavga ettiler... Kürtler dostumuz, Türkler de dostumuz. Oraya gittik ve bir ara istediğimizi söyledik. Kürtler çok iyi karşıladı. Onlar biraz geriye gidecekler.'

***

Anlaşmada, 'Türkiye ve ABD, terörle mücadele harekatlarının yalnızca terör unsurları ile bu unsurlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereci hedef alması gerektiği üzerine mutabık kalır' pasajı dikkat çekiyor...

YPG'nin yalnızca silahlı bir güç olmadığı, aynı zamanda bölgedeki Kürtleri organize ettiği biliniyor...

YPG'nin bölgede oluşturduğu bu sivil idari yapı ne olacak?

***

Anlaşmanın cevapsız bıraktığı bir başka soru da şu:

Operasyon devam ederken YPG elinde tuttuğu Rakka, Münbiç gibi kentleri Suriye ordusuna devretmeye başlamıştı...

YPG çekildikten sonra bu kentlerin geleceği kimin elinde olacak?..

Şam yönetimiyle Türkiye'nin ilişkileri ortada...

Bölgeden çekilen ve kendine bağlı YPG'yi çekilmeye zorlayan ABD de, muhakkak ki bu kentlerin Suriye hükümet güçlerinin eline geçmesine sıcak bakmayacak...

Ayrıca anlaşıldığı kadarıyla Kobani'de ABD askeri varlığı da devam edecek...

Bu durumda ABD, Türkiye ve Suriye ordularını karşı karşıya getirerek Türkiye-Rusya ilişkilerini baltalamayı düşünüyor olabilir mi?

***

Bu satırların yazıldığı saatlerde henüz Rusya'dan anlaşmayla ilgili resmi bir açıklama gelmemişti...

İlerleyen saatlerde belki bir açıklama olur...

Ancak herhalde var olan sorunlar büyür.

***

Anlaşma, IŞİD'lilerin (ya da DEAŞ'lıların) tutulduğu alıkoyma merkezlerinin kimin denetiminde olacağı sorusuna cevap vermiyor; yalnızca 'eşgüdüm' den bahsediyor...

'Eşgüdüm', birden fazla gücün işbirliğini gerektirir...

Önemli olan yetkinin kimde, sorumluluğun kimde olacağı!

***

Görüldüğü gibi sorular çok; cevaplar ise ya yok ya da belirsizlikler içeriyor...

Dileriz, her şey iyi olur ve bu sorun daha fazla cana mal olmadan ve yeni çatışmaların tohumlarını atmadan çözümlenir...

Ancak muhakkak olan bir şey var: Bu toplum, yaşanan süreçte 'stratejik müttefikimiz' ABD'nin takındığı düşmanca tutumu kolay kolay unutmaz.