Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yapacakları istişare ve değerlendirmelerin, Türkiye, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını diledi.
Aynı sevdaya gönül, aynı davaya omuz verdiği tüm yol arkadaşlarına sevgilerini ve saygılarını ileten Erdoğan, "Bu vesileyle bir kez daha kara kışa aldırmadan eksi 10'ları gören soğuğa rağmen 23 Şubat'ı Ankara'da bir demokrasi bayramına çeviren teşkilatıma şükranlarımı sunuyorum. Kongremizde görev alan kardeşlerimi tebrik ederken, görevlerini devreden arkadaşlarımın hepsine emeklerinden, davamıza yaptıkları hizmetlerinden ötürü tekrar teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
"Belediyelerimiz örnek faaliyetlere imza atıyor"
Ramazan boyunca, genel başkanından mahalle temsilcisine kadar AK Parti teşkilatları olarak iyilik ve kardeşlik seferberliğine hız verdiklerini belirten Erdoğan, "Teşkilat Başkanlığımız, teşkilatımızın her kademesi için oldukça kapsamlı bir program hazırladı. Kadın ve Gençlik Kollarımız aynı şekilde bu mübarek günleri en iyi şekilde değerlendirmek için adeta seferber oldu. Belediyelerimiz iftar ve sahur programlarının yanı sıra ihtiyaç sahiplerinin elinden tutarak fakir fukaranın derdine derman olarak örnek faaliyetlere imza atıyor." ifadelerini kullandı.
"Hizmetlerimizin halkımıza ulaşmasını temin edeceğiz"
Tüm bunları yaparken başkaları gibi şov peşinde olmayacaklarının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"3 liralık hizmetin reklamına 5 lira harcamayacağız. Vatandaşın sıkıntısını, derdini, ihtiyacını, mağduriyetini şov aracı, muhalefetin yaptığı gibi siyasi rant malzemesi haline kesinlikle getirmeyeceğiz. Unutmayınız değerli kardeşlerim, biz, reklam ve şov yapmanın değil, gönüller yapmanın, gönüller kazanmanın, gönüllere girmenin peşindeyiz. Bir yarayı sarma, bir derde şifa olma, bir ihtiyacı giderme gayesiyle hareket eden bir kadroyuz. Böyle bir siyasi kültürden geliyoruz. Yaptıklarımızı elbette anlatacağız. Hizmetlerimizin halkımıza ulaşmasını elbette temin edeceğiz ama bunları yaparken birileri gibi hoyratça davranmayacak, insanımızı rencide etmeyeceğiz. Tüm faaliyetlerimizi vakarla yürüteceğiz. Tevazudan, samimiyetten asla sapmayacağız. AK Partili kadrolara yakışan işte böyle bir asalettir, işte böyle bir izzetli duruştur."
TBMM tarafından Türkiye'nin milli marşı olarak kabul edilen İstiklal Marşı'nın yazarı merhum Mehmet Akif Ersoy'u rahmetle yad eden Erdoğan, "Şurası bir gerçek ki İstiklal Marşı'mız sıradan bir şiir de sıradan bir marş da değildir. Bağımsızlığımızın timsali olan İstiklal Marşı'mız, aynı zamanda necip milletimizin hissiyatının, kahramanlığının ve asil karakterinin dizelere, cümlelere, kelimelere, harf harf işlenmiş sembolüdür. Bu marş, toprakları müstevliler tarafından işgal edilmek istenen bir milletin, emperyalizme karşı direniş anıtı, varoluş beyannamesidir. İstiklal Marşı'mız, Resulü Kibriya Efendimizin, Hicret'te, Sevr Mağarası'nda mahsur kaldıklarında, Hz. Ebubekir'e 'korkma' hitabıyla başlayan, kurucu ve köklü bir metindir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu'nun, milletin ezeli ve ebedi yurdu olarak vatan kılınmasının destansı bir anlatısı olan İstiklal Marşı'nın, milletle birlikte sömürgeciliğe, emperyalizme karşı çarpışan herkesin de istinatgahı olduğunu vurguladı.
"Türkiye'de yeni bir sorun, yeni bir kaos alanı oluşturulmak isteniyor"
İstiklal Marşı'nın bir diğer önemli vasfının da savaş sırasında yazılması olduğunu hatırlatan Erdoğan, merhum Mehmet Akif Ersoy'un Tacettin Dergahı'nda, adeta vecd ile marşı yazarken İstiklal Harbi'nin hararetli bir şekilde devam ettiğini söyledi.
Bu nedenle İstiklal Marşı'nın, harbin yürütücüsü, ruhu ve öncüsü olduğunun altını çizen Erdoğan, İstiklal Marşı'nın "Türk milletinin ortak paydası nedir" sorusunun da en net cevabı olduğunu ifade etti.
Erdoğan, bir şiirden öte, 85 milyonu birbirine kardeş kılan, yolu aydınlatan, ufka yön veren değerlerin epik bir özeti olan İstiklal Marşı'na hayat veren imana, inanca ve sevdaya hep beraber sahip çıkmak gerektiğine işaret etti.
"Yıllarca bizi Türk-Kürt, laik-anti laik, ilerici-gerici, Alevi-Sünni diye ayrıştıranlar, sizin de takip ettiğiniz üzere, son günlerde başka senaryolar peşinde koşuyor. Suriye'deki eski rejim artıklarının terör eylemleri öne sürülerek, milletimizin kardeşliğine son derece sinsi, son derece kirli bir pusu kuruluyor" diyen Erdoğan, bu pusuyla aynı zamanda İstiklal Marşı'nda vücut bulan ruha ve birlikte yaşama iradesine karşı da alçakça bir suikast düzenlendiğini dile getirdi.
Erdoğan, "Tahrik siyasetiyle, nefret söylemleriyle, çoğu yalan ve çarpıtma olan provakatif açıklamalarla Türkiye'de yeni bir sorun, yeni bir kaos alanı oluşturulmak isteniyor. İşin daha vahim ve üzüntü verici yanı ise milletimize bu kötülüğü, genel başkanıyla, yönetimiyle, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla ülkenin ana muhalefet partisi yapıyor." diye konuştu.
"Sayın Özel, Meclis kürsüsünde, dedikodu yapmayı, siyaset yapmak zannediyor"
Ramazanın gönülleri yumuşatan manevi iklimine saygıları gereği mümkün mertebe, günlük siyasi tartışmalara girmediklerini, bundan sonra da girmeyeceklerini belirten Erdoğan, "Ey oruç, tut beni" hassasiyetiyle en azından bir ay boyunca, siyasete farklı bir dilin, kültürün, anlayışın hakim olması için gayret ettiklerini söyledi.
Sataşmalara kulak asmadıklarını, hürmetsizlikleri dikkate almadıklarını, itham ve iftiralara mecbur kalmadıkça cevap vermediklerini ifade eden Erdoğan, bunu da korktukları, çekindikleri, ürktükleri için değil, içinden geçtikleri mübarek günlerde "milletin ağzının tadı kaçmasın" diye yaptıklarını kaydetti.
Ancak hemen her seferinde, ramazan gelince "iftira, yalan, provokasyon dozunu sürekli artıran küstah bir üslubu" karşılarında bulduklarını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bilhassa CHP, kendisine biraz çekidüzen vermek, kendini hesaba çekmek, öz eleştiri yapmak yerine, giderek pervasızlaşıyor, nobranlaşıyor. Bunlarla da kalmıyor, ülkemiz ve demokrasimiz açısından oldukça tehlikeli sularda siyaset yapmaya yelteniyorlar. CHP Genel Başkanı Sayın Özel, partisi içinde sıkıştıkça, ne acıdır ki, dışarıda daha zehirli, daha sorumsuz, son derece çirkin bir dile sarılıyor. Grup kürsüsünden sarf ettiği sözler, ertesi gün kendi belediye başkanı tarafından yalanlanan zavallı birisini muhatap almak bize züldür. Zira bir siyasetçinin itibarının ölçüsü, ağzından çıkan lafın doğruluğudur, ağırlığıdır. Daha söylediği sözün dumanı tüterken, kendi partilisi tarafından tekzip yiyen bir şahıs, sadece siyasetin değil, haysiyetin ve erdemin de ne olduğunu bilmiyor demektir. Sayın Özel, Meclis kürsüsünde, milletin karşısında dedikodu yapmayı, siyaset yapmak zannediyor. Büyük kongremizde partimize katılan yeni arkadaşlarımızla ilgili ipe sapa gelmez bir sürü cümle kurdu, kendince üst perdeden ahkam kesti. Utanmadan, sıkılmadan bize siyasi ahlak dersi vermeye kalktı. Arkadaşlarımızı hem de çok seviyesiz, çok nezaketsiz ifadelerle hedef aldı, itham etti. Peki sonuçta ne oldu? Aradan bir hafta bile geçmeden çark etti. Kürsüden savurduğu büyük lafların altında ezildi. Affınıza sığınarak söylüyorum, tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı. Günaşırı parti değiştirmekten adı Türk siyasetinde 'fırıldağa' çıkmış bir kifayetsize rozet taktı. Bize attıkları çamur, döndü dolaştı, kendilerine bulaştı. Şimdi soruyorum sizlere, böyle tutarsız ve dirayetsiz birini biz, nasıl ciddiye alalım? Kendi belediye başkanlarından ayar yiyen, çarkçılıkta selefini çırak çıkartan bir kişiyi, biz niye muhatap alalım?"
"İki arada bir derede kalmış acizliklerinden memnunuz"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in kendisine açılan krediyi har vurup harman savurduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu gidişle sıfırı tüketmesi, iflas bayrağını çekmesi, tıpkı selefi Bay Kemal gibi siyasetten ibretlik bir şekilde alaşağı edilmesi yakındır." dedi.
AK Parti olarak, siyasi rekabet noktasında, hem Özel'den hem de ekibinden ziyadesiyle memnun olduklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Alay-ı vala ile açıkladığı kart oyunlarından memnunuz. Gençlerin eğlencesi olan gaflarından da memnunuz. Marjinal sol örgütlerin sloganına hapsolan söylemlerinden memnunuz. Belediye başkanları tarafından tekzip edilen iddialarından memnunuz. Üye ve delege hesaplarının maskarası olmasından da memnunuz. Yurt dışında, zerre kadar itibar görmemesinden memnunuz. Yurt içinde kimse tarafından kale alınmamasından memnunuz. Ne İsa'ya ne Musa'ya bir türlü yaranamayan, iki arada bir derede kalmış acizliklerinden memnunuz. Çok ama boş konuşmasından fevkalade memnunuz. Velhasıl biz karşımızda böyle bir profilin bulunmasından asla şikayetçi değiliz. Böyle devam ettikleri sürece hiçbir zaman da rahatsız olmayız. Bizim üzüntümüz, ana muhalefet partisi liderinin bu hallere düşmüş olmasınadır. Bizim üzüntümüz, bu tablonun Türk demokrasisine yakışmamasına. Bizim üzüntümüz, Genel Başkan değişse de CHP'nin faşist zihniyetinin olduğu yerde çakılı kalmasınadır. Sayın Özel kusura bakmasın, şahsi siyasi ikbali uğruna bile olsa kimsenin siyaset kurumunu bu duruma düşürmeye hakkı yoktur."