Tüm Emekliler Sendikası (Tüm Emekli-Sen) Mülkiyeliler Birliği'nde yaptığı basın toplantısında 2020 bütçesinin emeklilerin bütçesi olmadığını ifade etti. Tüm Emekli-Sen üyeleri 2020 bütçesine ilişkin görüş ve taleplerine ilişkin yaptığı basın açıklamasında 2020 yılı bütçesinin emekçiler ve emeklilerin sırtına yüklendiğine dikkat çekerek '2020 yılı bütçesini kabul etmiyoruz!' dedi. Tüm Emekli-Sen Genel Başkanı Salman Hürkardeş, 2020 bütçesinin emekçileri, emeklileri, çalışanları ve yoksulları kayıran bir bütçe olmadığını belirterek, bütçe metinlerinin sıradan ve basit rakamların alt alta geldiği yasa metinleri olmadığını gelecek yılın tahminlerinin bilimsel olarak yapıldığı ve oluşan toplam milli gelirin nasıl pay edileceği, kimlere hangi sınıf ve katmanlara nasıl ne kadar dağıtılacağının bilgisini içeren metinler olduğunu ifade etti.

'BU BÜTÇEDE 13 MİLYON EMEKLİ YOKTUR'

'Son 15-16 yıldır, krizin, dış borçlanmanın, yolsuzlukların, israfın, savaşın ve güvenlik konseptli yönelimin faturası' bize ödetiliyor diyen Hürkardeş, şöyle konuştu: 'Bunda bizlerin örgütsüz olmamızın, dağınık olmamızın, yeterli demokratik muhalefeti oluşturmamamızın payı büyüktür. Bu bütçe de barış kardeşlik, insanca yaşam, emeklinin sağlık hakkı ve demokratik bir ülke yoktur. Bu bütçede 13 milyona yakın emekli yok. Bu bütçe de baskı vardır, yoksulluk vardır, işsizlik vardır, yolsuzluk ve israf vardır. En önemlisi emeklilerin, çalışanların, yoksulların, köylülerin yaşamlarını kolaylaştıran hiçbir tasarruf yoktur. İşte bu nedenlerden ötürü Tüm Emekli-Sen olarak alanlarda olacağız. Ülkemizin her yerinde taleplerimizi haykıracağız, siyasi iktidara sesimizi duyurmaya çalışacağız.'

Yaşam koşullarının özellikle emekliler için her geçen gün daha zorlaşarak dayanılmaz bir hal aldığını kaydeden Hürkardeş; emeklilik, malullük, ölüm aylığı ile dul ve yetim maaşı alan kişi sayısının 12 milyon 324 bin 186 olduğunu, sigortalı çalışan sayısının 22 milyon 407 bin 415 olduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: '1 milyon 100 bin emekli 1000 TL'den daha az maaş alıyor. 4 milyon kişi emekli olduğu halde çalışıyor. 2002 yılına göre emekli aylıklarındaki artış milli gelir artışının yüzde 34 gerisindedir. Herkesin de bildiği gibi dünden bugüne bu ülkede ne kadar değer, birikim varsa bunlarda emeklilerin emeği, alınteri, izi ve payı vardır. Böyle olmasına karşın ne yazık ki bu zamana kadar emekliler sefalet ücretine mahkum edilmiştir.' 2020 bütçesinin yoksulluğu artıracak bir bütçe olduğunu ifade eden Hürkardeş, '2013'de kişi başına düşen milli gelir 12 bin 480 dolar iken bu bütçe ile kişi başına düşen milli gelir 9 bin doların altına düşecektir. İşsizlik oranı yüzde 14'e çıkmıştır. Yıllık enflasyon resmi rakamlara göre yüzde 12 ama halkın hissettiği ise yüzde 20'den fazladır. Elektriğe ve doğalgaza yapılan zam oranının yüzde 30'u bulduğunu düşünürsek gerçek enflasyonun yüzde kaç olduğu da ortaya çıkar.' dedi.

'8 MİLYON EMEKLİ ASGARİ ÜCRETTEN DAHA DÜŞÜK MAAŞ ALIYOR'

Açlık sınırının 2 bin 103 TL olduğunu yoksulluk sınırının ise 6 bin 850 TL olduğunu ifade eden Hürkardeş, 8 milyon emeklinin asgari ücretten daha düşük emekli maaşı aldığını belirtti. Hürkardeş konuşmasına şöyle devam etti: 'Yolcu garantili, hasta garantili olarak yaptırılan, otoyol, hava limanı, hastane, köprü nedeniyle kullanılsın kullanılmasın tam 19 milyar ödenecektir. 2020 yılında faiz için 139 milyar ödenecektir. Oysa Milli Eğitime ayrılan pay 125 milyar TL, Sağlık Bakanlığına ayrılan pay 59 milyar TL'dir. Eğitimden ve sağlıktan sakınılan pay faize gözü kapalı aktarılmaktadır. Gelirin türevi olması gereken vergi ne yazık ki gelir dağılımını bozan bir hale gelmiştir. Çok kazanandan çok alınması gerekirken bu durum tam tersidir. Vergi yükü emeklilerin, çalışanların, asgari ücretlilerin sırtındadır. Toplanan vergi gelirinin yüzde 55 harcamalar üstünden alınan (ÖTV KDV gibi) vergilerden oluşmaktadır. Toplam vergi gelirlerinin yüzde 63'ü dolaylı vergiler yüzde 37'sini doğrudan vergilerden oluşmaktadır. Brüt borç stoğu 2019 yılı 2'inci çeyreği itibariyle 446 milyar TL olmuştur.' Bu bütçenin bir başka özelliği ise savaşa ve güvenliğe ayrılan pay olduğunu kaydeden Hürkardeş, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: '2020 bütçesinde iç ve dış güvenlik için ayrılan pay ise 145 milyardır. TSKGV (Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı) ve SSDF'yi de (Savunma Sanayi Destekleme Fonu) hesaba kattığımızda bu pay 250 milyar TL'ye çıkmaktadır. Ne işe yarayacağını bilmediğimiz silahlar, neyi savunacağını bilmediğimiz savunma sistemleri devletler arası siyasi dengenin bir faaliyeti olarak bizim cebimizden çıkan paralarla, bizim ürettiklerimizle ödeniyor. Bizim silaha, savunma sistemlerine değil demokrasiye barışa ihtiyacımız var.'

Editör: Haber Merkezi