Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, enerji arzına ilişkin gerekli önlemlerin alınması gerektiğini belirterek, 'Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak alternatif politikaların geliştirilmesi gerekiyor.' dedi.

ASO'nun ocak ayı meclis toplantısı Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve meclis üyelerinin katılımıyla Odada gerçekleştirildi. Özdebir, burada yaptığı konuşmada, küresel oynaklık ve belirsizlik algısının her geçen gün arttığını söyledi. Salgınla mücadelede uygulanan mali ve parasal genişlemenin, üretim kısıtlarının, enerji ve gıda fiyatlarındaki artışların, küresel enflasyon eğilimlerini bozduğuna dikkati çeken Özdebir, enflasyon kaygılarının arttığını bildirdi.

Özdebir, enflasyonun ülke ekonomilerinin önemli sorunlarının başında geldiğine işaret ederek, salgının etkileri tamamen ortadan kalkmadan dünyada ve Türkiye'de enflasyon sorununun devam edeceğini dile getirdi.

Enflasyonun son dönemde yapısal bir soruna dönüştüğünü ifade eden Özdebir, 'Aralıkta açıklanan rakamlar, ekonominin geneline yayılan maliyet tarafı güçlü bir enflasyonla karşı karşıya kaldığımızı ve sonraki aylarda fiyat artışlarının devam edeceğine işaret ediyor. Ülkemizdeki enflasyonun nedeni sadece para politikası tercihlerinin bir sonucu değildir. Yüksek oranda ithal edilen bir enflasyonla karşı karşıyayız.' diye konuştu. Özdebir, 2022'nin enflasyon açısından iyi bir yıl olmayacağı sinyalini verdiğini belirterek, bu tablonun ülkede de belirli bir süre daha yüksek enflasyonla yaşamaya devam edileceğini gösterdiğini anlattı.

Enflasyonla mücadelede ivedi bir programın devreye girmesi gerektiğini vurgulayan Özdebir, 'Orta vadeli ve inandırıcılığı yüksek bir program, enflasyon seviyesinde beklentileri aşağı çekerek, ekonominin dezenflasyonist bir sürece girmesine katkı sağlayacak. Enflasyonla mücadelede en önemli çıpa, disiplinli, kredibilitesi yüksek para politikasıdır.' ifadelerini kullandı.

Özdebir, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) geçen haftaki faiz kararına da değinerek, enflasyonu kontrol altına almadan atılan adımların faizlerde kalıcı bir düşüşe neden olmayacağını kaydetti. TCMB'nin etkinliğinin ve para politikasının işlevinin artırılması gerektiğini savunan Özdebir, 'Burada önemli olan Türk lirasının öngörülebilirliğinin artmasıdır. Türk lirasının öngörülebilirliğin çıpası da döviz kurlarıdır. Kurlarda stabil bir yapı ortaya çıkarsa diğer makroekonomik değişkenler de dengeye gelecektir. Rasyonel politikaların tercih edilmesi, Türk lirasının olması gereken değerde dengelenmesini sağlayacaktır.' değerlendirmesinde bulundu.

'ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTACAK ALTERNATİF POLİTİKALAR GELİŞTİRİLMELİ'

Özdebir, son dönemde İran'dan gelen doğal gazın kesintiye uğramasıyla sanayide gaz ve elektrik kısıntıların gündeme geldiğini anımsatarak, bu tablonun sanayiciyi zora sokacağını ve ciddi bir üretim kaybına neden olacağını bildirdi. Enerji arzı tarafında ciddi önlem alınması gerektiğini vurgulayan Özdebir, şöyle konuştu: 'Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltacak alternatif politikaların geliştirilmesi gerekiyor. Bu konuda doğal kaynaklarımız yetersiz. Güneş ve rüzgarla tüm ihtiyacımızı çözemeyiz. Karadeniz gazı da güzel bir gelişme ama bana göre nükleer enerjiden başka çaremiz yok. ASO olarak bir süredir üzerinde çalıştığımız toryum yakıtlı 4. nesil nükleer reaktör geliştirme çalışmalarımızın devletimizin de desteğiyle hızlandırılması büyük önem taşıyor. Yeni nesil reaktörler özellikle ülkemizin de içinde yer aldığı toryum zengini ülkeler için önemli avantajlar içermektedir. Kendi ulusal reaktörümüzü geliştirmek için bunu biz de bir fırsat olarak görüyoruz. ETR'nin (Ergimiş Tuz Reaktörü) en önemli avantajları, mevcut nükleer reaktörlere göre teknolojisinin oldukça basit olması, çok yüksek güvenliğe sahip bulunması, radyoaktif atıklarının hacimce çok küçük ve kısa ömürlü olması, dolayısıyla yapım maliyetinin ve süresinin oldukça kısa olmasıdır. Devletimiz önümüzü açarsa çok hızlı bir çalışma yaparak biz de kendi reaktörümüzü üretebiliriz. Acele edersek yeni nesil reaktör konusunda dünyanın öncü ülkelerinden biri olabiliriz.'

'SANAYİ SEKTÖRLERİ DİJİTAL VE YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ HIZLA TAMAMLAMALI'

Özdebir, Gümrük Birliği (GB) Anlaşması'nın, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliği öncesinde geçiş dönemi düzenlemesi olarak yürürlüğe konulduğunu hatırlatarak, tam üyelik perspektifinin hala netleşmemiş olması sonucunda anlaşmanın öngörülenden daha uzun süre yürürlükte kaldığını ve ülke açısından sistemik sorunlar ihtiva eden bir ortaklık ilişkisine dönüştüğünü anlattı.

Türkiye ve AB tarafından GB'den elde edilen kazanımların en üst düzeye çıkarılması için anlaşmanın güncellemesinin önemli olduğunu vurgulayan Özdebir, şu değerlendirmede bulundu: 'GB'nin modernizasyonu, ortak karar alma prosedürlerinin oluşturulması ve Türkiye'nin çıkarlarının korunması bakımından Türkiye'ye uygulanan kara yolu taşıma kotaları ve transit geçiş belgesi sisteminden kaynaklanan sorunların ivedilikle çözülebilmesi bakımından, mevcut haliyle sanayi ürünlerini kapsayan anlaşmanın genişletilerek hizmetler, tarım ve kamu alımları piyasalarının karşılıklı olarak açılmasının getireceği ticaret ve yatırım artışıyla tüketicilerin korunması, gıda güvenliği ve yatırımcının korunması gibi alanlarda iş birliğinin derinleşmesi bakımından önem taşımaktadır.'

Özdebir, AB ile önemli gündem maddelerinden birinin de Yeşil Mutabakat olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin yeşil dönüşümünün, sürdürülebilir büyümenin tesis edilmesi, uluslararası rekabet gücünün yükseltilmesi, ülkenin küresel değer zincirlerine entegrasyonunun geliştirilmesi ve uluslararası yatırımlardan alacağı payın artırılması bakımından önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, 2053'te karbon nötr olma hedefini açıkladığını anımsatan Özdebir, şunları kaydetti: 'İklim değişikliğiyle mücadele politikalarına ülkemizin adaptasyonunu sağlamayı hedefleyen 'Yeşil Mutabakat Eylem Planı', AB Yeşil Mutabakatı'na uyumlu bir çerçevede hazırlanmıştır. Sanayi sektörlerimiz halihazırda AB'nin çevre regülasyonlarına uyumlu olarak faaliyetlerini sürdürmekte, enerji etiketi ve ekotasarım gereksinimlerini AB ile eş seviyede gerçekleştirmektedir. Türkiye sanayi sektörlerinin küresel ölçekte daha da iyi bir konuma gelebilmesi için dijital ve yeşil dönüşümü hızla tamamlaması gerekli. Bu kapsamda, daha yeşil ve daha yüksek teknolojili üretim için kısa, orta ve uzun vadeli yatırımların belirlenmesi, iş gücü becerilerinin geliştirilmesi, inovasyon ekosisteminin büyütülmesi ve daha iyi bir fiziksel altyapı için yeterli ve sürdürülebilir finansman kaynaklarına ihtiyaç duyuluyor. Önümüzdeki süreçte, eylem planında yer alan, ülkemizde karbon fiyatlandırılması yapılması, döngüsel ekonominin geliştirilmesine yönelik adımlar, yeşil dönüşüme sadece uyum sağlayan değil, öncü olan sektörlerimiz olması için Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi ve ürünlerimizin AB pazarında rekabetçiliğinin devamı amacıyla yeni düzenlemelere entegrasyonumuza yönelik eylemlerin hayata geçirilmesi önem teşkil etmektedir.'

Editör: Haber Merkezi