Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı Haziran Tüketici Fiyat Endeksi'ne göre (TÜFE) Haziran ayı enflasyonu bir önceki aya göre 1,13, bir önceki yıla göre ise yüzde 12,62 oranında artış gösterdi. Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyeleri yaptıkları açıklamalarla enflasyon rakamlarına dönük tepkilerini gösterdi. Sendika Basın Yayın Sekreteri Bahadır Berdicioğlu, 'Uzun yıllardır kamu emekçilerine yapılan temmuz zamları, kamu emekçileri yılın ikinci yarısında yüzde 15'lik gelir vergisi diliminden yüzde 20'lik dilime geçtikleri için, kamu emekçilerine yapılan zamlar vergi mekanizması kullanılarak geri alınmaktadır. Emekçilerin vergi soygununa ve sipariş usulü ile hazırlanan enflasyon rakamlarına tahammülü kalmamıştır' diye konuştu.

'PANDEMİ EKONOMİK KRİZ YARATTI'

Yapılan açıklama şu başlıklar altında toplandı: '2018 yılının ikinci yarısında döviz piyasalarında ortaya çıkan dalgalanmaya paralel yaşanan ekonomik krizin etkileri 2019 yılında devam etmiş kriz döneminde yapılan toplu sözleşme ve bütçe ile 2020 yılına giren Türkiye, 2020 Mart ayı ile beraber pandemi sürecinin yarattığı ekonomik krizle karşı karşıya kalmıştır. Olağanüstü süreçlerin olağan yöntemlerle atlatılamayacağı ortadadır, bütçe bir ülke ekonomisinin yönetimini elinde bulunduran siyaset mekanizmasının, temel sınıfsal yönelimlerini, milli gelirden kimlerin ne kadar pay alacağının, hangi alanlara ne kadar pay aktarılacağının önceden belirlendiği, siyasi iktidarın sınıfsal tercihlerini en açık ve somut şekilde yansıtan bir belgedir. Kamu adına yapılacak harcamaların hangi alanlara yapılacağının ve finansmanının nasıl sağlanacağı bütçe ile belirlenir.

'YENİ BÜTÇE HAZIRLANMALIDIR'

Pandemi sürecinin ekonomide yarattığı tahribatın, gerçekliği yansıtmayan önlem paketleriyle aşılamayacağını yaşayarak görüyoruz. 2020 yılı bütçesinde başta askeri harcamalar olmak üzere, iç güvenliğe, diyanete ve kamu özel ortaklığı projelerine taahhüt karşılığı olarak devasa bütçeler ayrılmıştır. Bütçe revize edilerek bu kaynakların başta sağlık olmak üzere sosyal güvenlik ve sosyal yardımlara aktarılması dönemsel bir ihtiyaçtır. Genel olarak siyasi iktidarın yapması gereken 2020 yılı bütçesini revize ederek pandemi sürecinden olumsuz etkilenen kesimleri önceleyen bir yaklaşımla yeni bir bütçe hazırlamak, bütçenin finansmanı için başta servet vergisi olmak üzere gerçekçi adımlar atmaktır. Aksi takdirde açıklanan paketlerde ifade edilen rakamların gerçekliği tartışılmaya devam edecektir.

'14 MİLYON 822 BİN KİŞİLİK BİR İŞSİZLİK TABLOSU VAR'

Pandemi sürecine ilişkin açıklanan destek paketleri 100 milyarla başlamış sonrasında 200 milyar derken çarpan etkisi ile 600 milyar liraya kadar çıktığı bizzat Hazine ve Maliye Bakanı Beraat Albayrak tarafından ifade edilmektedir. Borç ertelemeleri ve kredi imkanları ile sağlanan destek yardım olarak ifade edilerek destek paketleri suni olarak şişirilmektedir. Sonuçta ertelenen borç da alınan kredi de ödenecektir. Açıklanan paketlerde tek bir gerçek vardır o da korona kalkanı destek paketi kapsamında herhangi bir geliri olmayan 4 milyon 411 bin aileye yapılan bir defaya mahsus bin lira ödemektir. Üç milyon aile daha bu ödeneği alma hakkı kazanmış olup ödemeleri halen devam etmektedir. Bu tablo işsizlik ve yoksullukta içinde bulunduğumuz gerçekliği tescil etmektedir. Her hanede iki işsiz olduğu varsayımı ile hareket etsek bile 14 milyon 822 bin kişilik bir işsizlik tablosu karşımıza çıkmaktadır. Bu tablodan utanması gereken siyasi iktidar yaptığı bir defaya mahsus bin liralık yardımla övünmektedir.

'YENİ BİR TOPLU SÖZLEŞMEYE YAPILMALI'

TÜİK verilerine göre 2020 Mart döneminde işsiz sayısının 573 bin kişi azalarak 3 milyon 971 kişiye düştüğü ifade edilmektedir. Kısa çalışma ödeneği alan 3,5 milyon kişi, işsizlik ödeneği alan 1 milyon kişi, işsiz sayılmadığından gerçek işsiz sayısının daha da yüksek olduğu ortadadır. Siyasi iktidar tarafından açıklanan veriler bir biri ile çelişmekte, TÜİK her zaman olduğu gibi gerçekçi olmayan veriler ile manipülasyona devam etmektedir. Geçen yıl yapılan toplu sözleşme sürecinde kamu emekçileri ve emekliler için belirlenen 2020 yılı için yüzde 4+yüzde 4, 2021 yılı için yüzde 3+yüzde 3 zam oranları son gelişmeler de göz önüne alındığında trajikomik oranlardır. Siyasi iktidar ekonomik verilerle ilgili hedeflerinin birçoğunun revize ederken maaş zamlarının aynı kalması milyonlarca kamu emekçisi ve emeklileri mağdur etmeye devam edecektir. Yıllardır başta enflasyon olmak üzere hükümetin ekonomik hedefleri temel alınarak Memur-Sen'le kol kola imzalanan satış sözleşmelerinin hiçbirisinde hedeflere ulaşılamadığından sürekli olarak enflasyon farkı oluşmuş, enflasyon farkının maaş artışından fazla olduğu dönemler bile yaşanmıştır. Fiilen yapılan son toplu sözleşme hükmünü yitirmiştir. Acilen yeni bir toplu sözleşmeye ihtiyaç vardır. Siyasi iktidar tarafları bir araya getirerek yeni bir toplu sözleşme süreci başlatmalıdır.

'ENFLASYON FARKI AÇILDI'

2018 Eylül ayı tüketici enflasyonu yüzde 6.30, üretici enflasyonu yüzde 10.88 çıkınca Hazine ve Maliye Bakanı Beraat Albayrak açıklanan rakamların beklentilerin üzerinde olduğunu ifade ederek, enflasyonla mücadeleye TÜİK Genel Başkan Yardımcısını görevden alarak başlamıştı. 5 Haziran tarihinde Bakan Albayrak ekonomi muhabirleri ile yaptığı toplantıda, Mayıs ayı enflasyon oranının yüksek çıkmasının sorulması üzerine, 'Yıl ortasından sonra, Haziran'dan sonra enflasyonda ciddi bir değişim söz konusu' cevabını vermiş, 9 Haziran'da TÜİK Bölge Müdürlerinin tamamını görevden almıştır. Bakan Albayrak'ın söylem ve pratikleri Haziran ayı enflasyon oranı için işaret fişeği olmuştur. Bugün açıklanan yüzde 1,13 Haziran ayı enflasyon bu sürecin bir ürünüdür. Yıllık enflasyon TÜFE'de yüzde 12,62 olarak gerçekleşirken, kamu emekçileri ve emekliler açışından yüzde 1.75 enflasyon farkı oluştu.

'VERİLERLE OYNANIYOR'

Özellikle kamu bankaları aracılığı ile başta konut olmak üzere, otomobil, seyahat, konaklama ve beyaz eşyada açıklanan düşük faizli kredi paketleri sonucunda artan talep nedeniyle fiyat artışları ortaya çıkmıştır. Tüketimi zorunlu mal ve hizmetlerden başta gıda olmak üzere yüksek seyreden fiyat artışları son yıllarda yukarı yönlü hareket etmeye devam etmektedir. Açıklanan enflasyon rakamlarının gerçekliği yansıtmadığı ortadadır. Bugün muhtemelen yandaş basın yayın kuruluşları 'Memura Müjde' başlıklı haberler yaparak yüzde 1,75 enflasyon farkını zam olarak öne çıkaracaktır. Buradan bir kez daha ifade ediyoruz enflasyon farkı zam olmadığı gibi reel kayıplarımızı karşılamaktan oldukça uzaktır. 2020 ilk çeyreğinde yüzde 4,5 büyüme ile övünen siyasi iktidar makroekonomik verileri TÜİK'e verdiği talimatlarla istediği gibi belirlemektedir. İşsizlik ülke tarihinin en yüksek oranına ulaşmışken işsizlik oranını düşük gösteren siyasi iktidar, bugün enflasyon rakamlarını da düşük göstermiştir. Taleplerimizin takipçisi olacağımızı, bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz.'

Editör: Haber Merkezi